Home
Categories
EXPLORE
True Crime
Comedy
Society & Culture
Business
Sports
Health & Fitness
Technology
About Us
Contact Us
Copyright
© 2024 PodJoint
00:00 / 00:00
Podjoint Logo
US
Sign in

or

Don't have an account?
Sign up
Forgot password
https://is1-ssl.mzstatic.com/image/thumb/Podcasts221/v4/63/e6/fb/63e6fb4a-13ab-9395-da8c-a1201c51b399/mza_7468990702668883073.jpg/600x600bb.jpg
Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
Pirlanta Dinle
22 episodes
1 week ago
Bugün Müslümanların temel problemi, inandığı değerlerle bütünleşememeleri, onları tabiatlarının bir yanı, bir derinliği hâline getirememeleridir. Bunun çaresi ilk önce imanî ve insanî değerlerimizin vicdanlarda kendi resmini çizmesi ve vicdan eksenli bir oluşum meydana getirmesi ve sonra da bu iç resmin insanın her türlü tavır ve davranışında ibadetten-muamelata ondan kültür ve sanat faaliyetlerine kadar kendi derinliğini ve rengini soluklamasıdır.
Show more...
Books
Arts
RSS
All content for Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2) is the property of Pirlanta Dinle and is served directly from their servers with no modification, redirects, or rehosting. The podcast is not affiliated with or endorsed by Podjoint in any way.
Bugün Müslümanların temel problemi, inandığı değerlerle bütünleşememeleri, onları tabiatlarının bir yanı, bir derinliği hâline getirememeleridir. Bunun çaresi ilk önce imanî ve insanî değerlerimizin vicdanlarda kendi resmini çizmesi ve vicdan eksenli bir oluşum meydana getirmesi ve sonra da bu iç resmin insanın her türlü tavır ve davranışında ibadetten-muamelata ondan kültür ve sanat faaliyetlerine kadar kendi derinliğini ve rengini soluklamasıdır.
Show more...
Books
Arts
Episodes (20/22)
Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
22. Fesat ve Fitneye Yenik Yıllar - Kendi Dünyamıza Doğru

Bir toplum ve ülke için fitnenin tahribatı, haricî düşmanların o ülkeyi işgal edip o toplumu esir almalarından daha tehlikelidir. Milletler, yabancı müstevlîler karşısında her zaman derlenip toparlanmış, bir cephe oluşturmuş ve onları ülkelerinden sürüp çıkarmışlardır ama, kendi içlerindeki fitne ve fesadı aşmada o kadar başarılı olamamışlardır.. ve hele bu fitne, yabancı ideolojilerin güdümünde, değişik kesimlerin birbirlerine karşı kinleri, nefretleri, kıskançlıkları körüklemesine dayanıyorsa.. evet, böyle bir fitneyi aşmak hiç de kolay olmasa gerek. Her şeyden evvel öfke, nefret, hazımsızlık ve ilhad düşüncesi çok defa fazilet hislerini baskı altına alır; toplum fertleri arasında evrensel insanî değerleri yok eder ve fertleri insan bozması birer canavar hâline getirir. Her yanda ihtilâf ve iftirak hırıltıları duyulmaya başlar; zayıf karakterler teröre sürüklenir. Bazen de her şey öylesine şirazeden çıkar ki, mesele korkunç bir hercümercin her tarafı sarmasıyla kalmaz, anarşi dalgaları pek çok kimsenin iman ve ümidini de alır götürür.

Show more...
5 months ago
19 minutes 18 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
21. Taassup - Kendi Dünyamıza Doğru

Akrabalık, soy-sop yakınlığı gütmek, din, ahlâk, namus, vatan ve diğer değerlere karşı hep saygı hissiyle hareket etmek demek olan taassup, yukarıdaki konular türünden akla-nakle uygun şeylerde, ifrata girmeme şartıyla tabiî, mâkul ve yerinde bir davranış; akla uymayan ve dinin ruhuna da ters düşen konularda ise gayri mâkul, zararlı ve mahzurludur. Evet, bir insanın kendi geçmişinden tevarüs ettiği dinî ve millî değerlere olağanüstü bir bağlılık göstermesi “asabiyet-i cahiliye”ye kaymamak kaydıyla, onun kendi olarak kalması adına çok önemli ve şâyân-ı takdir bir histir. Bu his sayesinde fert veya toplum, dinine, diyanetine, ruh ve mânâ köklerine herhangi bir saldırı olduğunda, onları mevcut kanun ve kurallar çerçevesinde müdafaaya koşar; inandığı ve yürekten bağlı bulunduğu bu değerlerin herkes tarafından tanınıp bilinmesi için gayret gösterir; yerinde “hikmet” ve “mev’ize-i hasene” ile, yerinde temsil mükemmeliyetinin vaad ettikleriyle onları bütün cihana duyurur ve herkesin gönlünde bu değerlere karşı alâka uyarmaya çalışır. İşte bu, her fertte mâkul bir asabiyet ve kendi değerlerine karşı da makbul bir taraftarlık hissidir. Aksine, bu ölçüde kıymet-i harbiyesi olmayan konularda taassup göstermek, hatta daha da ileri giderek kendi anlayışına ters gördüğü her düşünce ve sisteme cephe almak apaçık bir ifrat ve bağnazlıktır.

Show more...
5 months ago
21 minutes 33 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
20. Kur’ân-ı Kerim ve Meali Üzerine - Kendi Dünyamıza Doğru

Başlangıçta Kur’ân-ı Kerim yine Kur’ân’la, ikinci derecede de Sünnet’le tefsir ediliyordu. Onun yorumlanmasında, Efendimiz’in her konuyla alâkalı açıklamaları, her zaman müracaat edilecek en güvenilir kaynaklardı ve ashab-ı kiram efendilerimiz de bu “menhelü’l-azbi’l-mevrûd”u çok iyi değerlendiriyorlardı. Aslında onlar büyük çoğunluğu itibarıyla kendi dillerinin inceliklerini iyi biliyorlardı ve takıldıkları çok fazla şey de olmuyordu. Açıklanmasına gerek duyulan şeylerin çoğu da ya vahy-i metlüvle beraber Sahib-i Şeriat tarafından ifade buyuruluyor veya onların sorularına cevap sadedinde yine ondan şerefsudur oluyordu.

Zamanla, bu mevzuda vârid olan bütün beyanlar, tavzihler, tefsirler bir araya getirilerek geniş geniş müdevvenler oluşturuldu ki, böyle bir gayretin esası ta bazı sahabe efendilerimize gidip dayanmaktadır. Tâbiûn döneminde bu tür faaliyetler daha da genişleyerek sürdürüldü ve sonraki asırlara oldukça ciddî bir miras intikal etti. Milâdî onuncu asırdan sonra Muhammed İbn Cerir et-Taberî gibi muhakkikîn tarafından bu miras çok iyi değerlendirildi ve koca koca müdevvenler meydana getirildi. İşte, Efendimiz’den (sallallahu aleyhi ve sellem) rivayet edilenlerin yanında, sahabe ve tâbiûndan hatta tebe-i tâbiînden nakledilen hadis ve eserlerin mecmuundan meydana gelmiş bu tür külliyat daha sonrakiler için hep sağlam bir kaynak teşkil etmiştir.

Show more...
5 months ago
29 minutes 24 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
19. Adalet ve Zulüm - Kendi Dünyamıza Doğru

Adalet mülkün temeli, zulüm, bu temele yerleştirilmiş bir dinamit; adalet, Hakk’ı ve halkı hoşnut etmenin en emin yolu, zulüm, bu yolda yürekleri hoplatacak bir gulyabâni; adalet hakkın sesi ve soluğu, zulüm bir nefsânîlik hırıltısı; adalet, dünya ve âhiretin biricik emniyet vesilesi, zulüm bir gadr ü cevr dumanı, sisi; adalet, ubûdiyet de dediğimiz hakikatin Kur’ân’daki adı, zulüm hakikî insanî değerlere karşı saygısızlığın bir unvanı; adalet evrensel barışın en sağlam köprüsü, zulüm insanî ufku kirleten bayağılığın en denîsi...

Show more...
5 months ago
39 minutes 43 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
18. Dar Bir Çerçevede Din ve Vicdan Hürriyeti - Kendi Dünyamıza Doğru

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) tâ baştan itibaren değişik din mensuplarına fevkalâde bir müsamaha ile yaklaşmış, bu hususta olabildiğine yumuşak davranmış, arkasındakileri o istikamette sürekli motive etmiş ve onları ümmet-i vasat (örnek millet) olmanın hakkını edâ etmeye çağırmıştı. Müslümanlar her zaman bu çağrıya uymuş, bazı dönemlerdeki bir kısım dar görüş ve dar vicdanların sert ve bağnazca tutumları istisna edilecek olursa, hep hoşgörülü davranmış, başkalarının farklı inanç ve felsefelerine saygılı olmuş ve kat’iyen düşünce, inanç ve diyanetlerinden ötürü kimseye baskıda bulunmamışlardı; bulunamazlardı da, zira, Kur’ân onlara “Dinde zorlama yoktur; hak, bâtıl birbirinden ayrılmış ve gerçek bütün vuzûhuyla ortaya çıkmıştır.” diyerek nasıl davranmaları gerektiğini apaçık belirtmiş, şu veya bu şekilde inhirafa düşmelerine hiç mi hiç meydan vermemişti.

Show more...
5 months ago
25 minutes 2 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
17. Hak Kelimesi ve Ötesi - Kendi Dünyamıza Doğru

Aslında İslâmî terminolojide bütün haklar, temelde Allah’ın iradesinden gelen ve O’nun tarafından insanoğluna emanet edilen cebrî-lütfî birer ihsandır. Armağan türünden bu emanetler, daha insanın ilk yaratılışıyla ona bahşedilmiş, alınıp satılmaz, azaltılıp çoğaltılmaz, tebdil edilmez, bir mal karşılığı bedel olarak ödenmez, tayin ve takdiri hâkim güçlerin belirlemesine bırakılmaz ve kat’iyen emtia muamelesi görmez/göremez bir hususiyeti haizdir. Bunun en sağlam teminatı da toplumu teşkil eden fertlerin ve hususiyle bugüne kadar onlar arasındaki muteber ve karakterli yetkililerin bu hususu içlerine sindirerek tabiatlarının bir yanı hâline getirip canları gibi aziz bilmeleri ve koruyup kollama cehtleridir.

Show more...
5 months ago
28 minutes 48 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
16. İslâm'a İcmali Bir Bakış - Kendi Dünyamıza Doğru

Bu din, Yarattıklarını Bilen’in vaz’ u teklifi olması itibarıyla her zaman hayrı gösterir, hayra sevk eder, hüsn-ü akıbet vaadiyle gönülleri şahlandırır ve belli ölçüde onlarda sû-i akıbet endişesi uyarmakla da onları temkinli olmaya çağırır. Onun bu çerçevedeki emir ve tavsiyeleri hep kalıcı, değişmez ve tazedir. Zira bu emir ve tavsiyeler ezel edalı ve ebed endamlıdırlar. Bütün nizamların, sistemlerin eskiyip partallaşmasına karşılık onlar –ön yargılı olmayanlar nazarında– hemen her zaman yeni ve imrendiricidirler.. şöyle ki; insan düşüncesinin ürünü ne kadar hayır, saadet ve mutluluk vesilesi ya da yolu varsa bunların hemen hepsi muvakkat ve eskimeye mahkûmdur. Bu kabil yol ve vesileler, her zaman insandan insana, toplumdan topluma değişip duran; zamanla deformasyona uğrayan; sürekli yanılma ve tashih ameliyeleriyle aşınan, nisbî, izafî, konjonktürel hayırlar vaad eden, hatta vaad ediyor görünen bir kısım sistemciklerdir ve insanoğlunun beklentilerini kat’iyen verememişlerdir ve veremezler de.

Show more...
5 months ago
43 minutes 22 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
15. O Bir İman ve Aksiyon Abidesiydi - Kendi Dünyamıza Doğru

Ey hep yükseklerde uçan kutlu Nebi! Sen bizim canlarımızın canı, mesajın da kronik dertlerimizin dermanıdır. Ne olur bir kere daha gel ve bizi cansız bırakma.! Son bir kez daha konuş, bendelerini dertlerle kıvrandırma! Yürüdüğümüz yollarda bir sürü kundakçı, bir sürü de fitne ateşi var; sisi-dumanı ufkumuzu karartıyor. Her şeye rağmen düşe-kalka yürümeye çalışıyoruz. Yürüdüğümüz yolları maiyyetinle işaretle ve gönüllerimize rehberliğinin itminanını duyur. Şimdiye kadar bu yollarda binler-yüz binler mugaylanlar arasında yürüdü, ekstradan güller derdi; yer yer yorgunluk yaşadı ve zaman zaman sarsıldılar ama hep harıl harıl koşanlar gibi mükâfat gördüler. Bu sürprizler yolunun başında da, sonunda da Sen varsın; her zaman gözlere görünmesen de gönüllerimizde nazlı nazlı oturan Sensin. Bizler, eğer şimdilerde az da olsa bir hayat emâresi gösterebiliyorsak bu Senin ruhlarımıza içirdiğin iksirdendir. Sinelerimizi hâlâ Sana açık tutabiliyorsak bu da sunduğun mesajın büyüsündendir. Sen gönül tepelerinden bize seslenmezsen, biz de ruh ufkumuzdan Senin dirilten soluklarını duyamazsak hazan yemiş yapraklar gibi sararır-solar ve ufkunda hüzün esintilerine sebebiyet veririz. Hazanla savrulmamayı ve Sana hüzün vesilesi olmamayı ne kadar arzu ederdik, heyhat ki heyhat..!

Show more...
5 months ago
36 minutes 13 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
14. ...Ve Gaybın Son Habercisi - Kendi Dünyamıza Doğru

Allah, kâinat ve insan konusunda son sözü, varlık ağacının çekirdeği, kâinat kitabının ille-i gâiyesi ve Hakk’a davetin en gür sesi olan Hazreti Muhammed (sallallâhu aleyhi ve sellem) söylemiştir. “Gayb” ve “Gaybü’l-gayb”ın son habercisi O, eşya ve hâdiselerin yanıltmayan yorumcusu O, insan ve Yaratıcı münasebetini hem de herhangi bir iltibasa meydan vermeyecek şekilde ortaya koyan O ve böyle bir münasebetin gereklerini açık-seçik belirleyen de O’dur. O, bir yönüyle ilk ve Hakk’a en yakın, diğer yönüyle de son, fakat en emin bir kurbet rehberidir.

Show more...
5 months ago
24 minutes 52 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
13. Allah-Kainat-İnsan ve Nübüvvet - Kendi Dünyamıza Doğru

İlk insan ve ilk nebiden itibaren her nübüvvet hareketi temel konularda müşterek bir yol takip etmiş: sürekli, tevhid, haşr ü neşir, peygamberlik, kulluk ve adalet gibi esasları nazara vermiş; füruata ait meselelerde de zaman, umumî şartlar ve insanlığın ulaşabildiği seviyeye bağlı irşad, tembih ve değişik ikazlar televvünüyle yoluna devam etmiş; etmiş ve müntesiplerine hep yüksek hedefler göstermiştir. Böylece her zaman dinî hayatta temel konular açısından hep aynı çizgi takip edilmiş, onlara nispeten teferruat sayılan mevzularda ise, belli ölçüde bir kısım farklılıklar yaşanagelmiştir ki, aslında bunun böyle olmasında da zaruret vardır.

Show more...
5 months ago
19 minutes 58 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
12. Nübüvvetin Çehresinde Okuduklarımız - Kendi Dünyamıza Doğru

Evet, hemen her nebi, insanları dünya ve ukbâ saadetine ulaştıran yollarda emin bir rehber; gönülleri ilâhî güzelliklere uyarmada gürül gürül bir nâsih; muhataplarının ruhlarına girmede kusursuz bir mürşid; ele aldıkları kimselerin duygularını, düşüncelerini yontup şekillendirmede, şekillendirip yaratılış gayesine bağlamada bir insan sarrafı; kötü huy, fena âdet, kirlenmiş tabiatları söküp atmada ve onların yerlerine yüksek insanî değerleri ikame etmede mükemmel bir terbiyeci.. imanları kavî, Hakk’a güvenleri metin, sundukları mesajların hakkaniyetinden emin; her zaman tereddütsüz ve itminanla konuşabilen; en ifritten hâdiseler karşısında dahi fütursuz, pervasız, fakat mutlaka dirayet ve fetanetle hareket eden; fevkalâde ciddî, olabildiğine kararlı bir halaskârdır. Öyle bir halaskârdır ki, O, arkasına düşenleri asla aldatıp yanıltmamış, arkasına düşenler de böyle bir ittibadan ötürü kat’iyen pişmanlık duymamışlardır. Bu böyledir; zira onlar, duygu ve düşüncelerimizin mantık ve muhakemelerimizin bize kazandırdığı/kazandıracağı müktesebatın çok çok üstünde, en sağlam, en duru lâhûtî natürel bilgilerin en zengin hazinedarları; iman, mârifet, muhabbet, aşk u şevk ve zevk-i ruhanî yolunun en emin rehberleri ve insanları Hakk’a ulaştırmanın da en güvenilir kılavuzlarıdırlar. Hakk’a uyananlar onların âvazıyla uyanmış, mârifet mırıldananların dilleri onların sunduğu kevserlerle çözülmüş, Hak rızasını arayanlar, aradıklarını onların atmosferinde bulmuş, kâinat kitabının esrarını merak edenler, onların ortaya koydukları donelerle bu sırlı kitabı doğru okuyabilmişlerdir.

Show more...
5 months ago
28 minutes 12 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
11. Allah ve Hadiseler Karşısında Peygamberane Duruş - Kendi Dünyamıza Doğru

Bu seçkin kimselerin himmetleri öylesine yüksektir ki, ne elde ettikleriyle yetinirler ne de kaçırdıkları fırsatlarla ye’se düşer ve paniğe kapılırlar. Başarılarını Allah’tan bilir, falsolarını nefislerine verir, her zaman düz durur ve devrilmemeye çalışırlar. Ezkaza bir sarsılma söz konusu olursa, hemen doğrulur ve yollarına devam ederler. Ne dünyevî imkânlardan kazandıklarıyla aşırı sevinip çılgınlığa girer ne de kaçırdıkları imkânlardan ötürü tasa ve keder yaşarlar. Bütün mazhariyetlerini Hak’tan bilir ve bir yandan imtihan ediliyor olabilecekleri mülâhazasıyla tir tir titrerken, diğer yandan da bütün iyilikleri, güzellikleri O’na bağlayarak, O’nun huzur-u mehabetinde her zaman saygıyla iki büklüm bulunurlar. Onların bu sağlam duruşları karşısında da Allah, bu seçkinlerden seçkin kimseleri asla yalnız bırakmaz; onları dünyada nusretiyle teyit ederek “Yeryüzü Mirasçıları” olmakla şereflendirir; ahirette de, “Cennetü’l-Firdevs”in vârisleri kılar. İşte şahidi: “Şu bir gerçektir ki Biz, zikirden (Tevrat) sonra Zebur’da da: “Dünyaya salih kullarım vâris olacak.” (ve dünya onların rengine boyanacaktır şeklinde) yazdık.”; “İşte gerçek mirasçılar bunlardır.. ve bunlar Firdevs cennetlerinde ebedî kalacak olanlardır.”

Show more...
5 months ago
17 minutes 59 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
10. Dar Bir Zaviyeden Düşünce Sistemimiz - Kendi Dünyamıza Doğru

Bizim düşünce sistemimizde; akıl, fikir, kalb, insan hissiyâtı ve bütün semereleriyle vahiy.. gibi hususların hemen hepsi fevkalâde önemlidirler ve bir vahidin farklı yüzleri gibidirler. Oturduğu alanın genişliği açısından bu sistemin, başkalarına nisbeten daha bir engin olduğu her zaman söylenebilir. Zaten İslâmiyet, insanlığa sunduğu mesajlarında hep bu açıklık ve vüs’ati gözetegelmiştir: O, muhatap ve müntesipleriyle münasebete geçerken, aklın referansı çerçevesinde, düşünce buutlu, hissiyat televvünlü, vahiy dayanaklı ve ilham enginlikli bir diyalog yolu takip etmiş ve hükümlerini, insan, varlık ve Yaratıcı arasında kurduğu çok sağlam, Kur’ânî muhkemâta uygun, mâkul ve mantıkî esaslara bağlamıştır. Kur’ân’ın ışığında İslâm’ın tesis ettiği bu münasebet o kadar güçlü ve insanoğlunun his, düşünce ve muhakemesine o kadar uygundur ki, ne ondan evvel ne de ondan sonra bu ölçüde akıl, kalb ve ruh arasında dengelerin gözetildiği bir başka sistem göstermek mümkün değildir.

Show more...
6 months ago
13 minutes 42 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
9. İslam Ruhu - Kendi Dünyamıza Doğru

Yaratıcı’ya yönelen, gerçek kıblesini bulup Hakk’a kullukla çeşit çeşit kulluklardan kurtulan; arzulara kulluk, kuvvete kulluk, şehvete kulluk, şöhrete kulluk gibi, insanı sefilleştiren bayağılıklardan sıyrılmış o insanlar bizim köklerimizdi.. onlar bizlerdik.. bizler, onların hâlihazırdaki temessülleri; onlar bizim aslımız, arkadan gelecekler de bizim faslımız olacaktır. Biz, İslâm’ı evlerimizde hep bir ninni diye dinlemiş, beşiklerimizin gıcırtılarında onu duymuş, analarımızın göğsünde onunla beslenmiş; atmosferimizde onu soluklamış İslâm’ın çocuklarıyız. İslâm, bizim içimizdeydi ve o, hiçbir zaman bize yabancı olmadı.

Show more...
6 months ago
18 minutes 13 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
8. Kültür Mirasımızın Temel Kaynakları - Kendi Dünyamıza Doğru

...Ancak her türlü mazmunu, mefhumu, düşünce tarzını, yorumu ve telakkîyi onlara bağlı olarak götürme mecburiyetinde olduğumuz bir de temel esaslar vardır ki, kültür, bütün renkleriyle bu esaslar etrafında daireler çizer durur.. onlarla beslenir, gelişir ve derken, onlarla zaman-mekân üstü bir hâl alır. Bu esasları, başta Kitap ve Sünnet olmak üzere, bu iki önemli umdenin –daha sonra bu esasları birer işaret nevinden de olsa hatırlatmayı düşünüyoruz– referansı çerçevesinde Tefsir, Hadîs, Usûl-ü Tefsir, Usûl-ü Hadîs, Fıkıh ve Usûl-ü Fıkıh.. ana başlıklarıyla özetleyebiliriz. Hususîyle Fıkıh ve Usûl-ü Fıkıh (Fıkıh Metodolojisi), hem ciddî bir mesainin ürünü olmaları, hem de insanlık tarihinde emsalsizlikleri itibarıyla o kadar engin ve zenginleşmeye açık kaynaklardır ki, bu kaynaklara sahip olan milletler en hayâtî şeylere sahip olmuş sayılırlar. Her medeniyetin iftihar ettiği, nev’i şahsına münhasır bazı değerler vardır. Fıkıh ve Usûl-ü Fıkıh da, bizim medeniyetimizin en belirgin değerlerindendir. Öyle ki, eğer geçmişimiz itibarıyla bizim medeniyetimize bir isim bulmak icap etseydi, ona “Fıkıh” veya “Usûl-ü Fıkıh” medeniyeti demek uygun olurdu; kapıları ardına kadar düşünceye, hikmete, felsefeye açık Fıkıh ve Usûl-ü Fıkıh medeniyeti.. Yunan (ve Grek) medeniyetleri birer felsefe medeniyeti, Babil ve Harran medeniyetleri birer irfan (Gnostisizm) medeniyeti, bugünkü Avrupa bir “bilim ve teknoloji medeniyeti” olmasına mukabil, asırlardır devam edegelen bizim medeniyetimiz, düşünce, akıl, mantık ve muhakeme yörüngesiyle herkese açık bir Fıkıh ve Usûl-ü Fıkıh medeniyetidir. Çok düşünürle beraber, Seyyid Bey ve Muhammed Hamidullah Hocanın da ifade ettikleri gibi, bizdeki Fıkıh Metodolojisi çalışmaları, en mükemmel bir hukuk sisteminin, en kusursuz bir kanun ilminin inşâsı, gelişmesi ve her asrı kucaklayabilecek şekilde açılması zaviyesinden, en ciddî bir ilk teşebbüstür. Hem de, epistemolojik olarak başka kültür ve medeniyetlere kaynak teşkil etmeye açık bir ilk teşebbüs.

Show more...
6 months ago
41 minutes 46 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
7. Aklın İki Yüzü ve Makuliyet - Kendi Dünyamıza Doğru

Bizim şimdilik kısaca üzerinde durmak istediğimiz husus, Risale-i Nur’daki akıl telakkisi ve aklın fonksiyonları çerçevesinde, vahiy, ilham ve vicdanla omuz omuza inşâ eden akıl (mükevvin akıl)la, tam bunun aksine, bütün bütün metafizik mülâhazaları kulak ardı ederek semavî alâkalardan sıyrılmış, dolayısıyla da manevra alanını sınırlandırmış dar akıldan bahsetmek istiyoruz. Bunu yaparken de, belli zaviyeden bazı münasebetler bulunsa da, Kantça bir yaklaşımla “nazarî akıl”, “amelî akıl” faraziyelerine ve Lalende’nin “inşâ eden akıl”, “inşâ olunan akıl” mülâhazalarına girmeyi düşünmüyoruz. Aslında, bu tür meselelerden her biri, birer kitaba konu teşkil edecek kadar geniş olduğundan ve pratikte de çok fazla bir şey ifade etmediğinden, biz de bu kadarcık bir hatırlatmada bulunup geçeceğiz.

Show more...
6 months ago
28 minutes 55 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
6. İslâm Düşüncesinin Ana Karakteristiği - Kendi Dünyamıza Doğru

İslâm; imandır, ibadettir, ahlâktır, insanî değerleri yükseltme sistemidir, düşüncedir, ilimdir ve sanattır. O, hayatı bir bütün olarak ele alır-yorumlar, kendi değerleriyle değerlendirir ve müntesiplerine eksiksiz bir semavî sofra takdim eder. O, her zaman hayatı realitelerle iç içe yorumlar ve kat’iyen hükümlerini hayata kapalı hayal koylarında haykırmayı düşünmez. Emirlerini, direktiflerini yaşanırlığa bağlar ve düşler âlemi üzerine hükümler bina etmez. İslâm, itikadî meselelerden, sanat ve kültür faaliyetlerine kadar her yerde hayatın içinde ve dinamiktir; böyle olması da, onun hem her zaman canlı kalmasının hem de evrenselliğinin en önemli emâresi ve esasıdır.

Show more...
6 months ago
25 minutes 19 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
5. Yaşatma İdeali - Kendi Dünyamıza Doğru

Bugün, dünyanın en güçlü devletlerinin değişik lobi faaliyetlerinden kendilerini tanıtmaya kadar milyarlar harcayarak halledemedikleri pek çok problemleri bu hasbîler kadrosu, bazen aç, bazen susuz; ama her zaman imanlı, ümitli, azimli ve yine ifadenin Âkifçesiyle; Allah’a dayanıp, sa’ye sarılıp, hikmete de râm olmalarıyla bir hamlede, bir nefhada halledebiliyorlar. İşte böyle harika bir oluşum, ne küçümsenmeli, ne tesadüflere verilmeli ne de gidilen ülkelerin azizliğinde aranmalıdır. Bu fevkalâde hareketteki sır, samimî gönüllerin Allah’a yönelmesinde ve azizliği tarihin derinliklerinden gelen bir millete, Cenâb-ı Hakk’ın ekstradan ihsanlarında aranmalıdır.. evet her başarıda olduğu gibi bunda da gayret, samimiyetle çarpan sinelerden; vefa, milletten; tevfik de Allah’tandır. Tarihin en güç dönemlerinde, çaresizliklere meydan okuyor gibi birdenbire fışkırıp ortaya çıkan ve onca yokluğa rağmen hep varlık cilveleriyle serpilip gelişen harika hamleler gibi, günümüzde de, pek çok tazyik, iftira, isnad ve insafsızca karalamalara rağmen, askerî birliklerin millî marşlarla güle-oynaya ölüme yürüdükleri gibi, bu vefalı milletin ona yakışır fedakâr evlatları da, ellerinde ilim, irfan meş’aleleri, geleceğin büyük ülkesi adına sürekli gurbete, hasrete, mahrumiyete yürüyorlar. Senelerden beri hiçbir fire vermeden, milletimiz ve ülkemiz hesabına çok önemli bir misyon edâ eden bu insanların, hiç bitmeyen güç kaynakları imanları, hiç sönmeyen aşk u heyecan menbâları da millî mefkûreleridir.

Show more...
6 months ago
26 minutes 1 second

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
4. Kültür Problemimiz Ya Da Kendimiz Olma - Kendi Dünyamıza Doğru

Kendi kültürümüzle yeniden dirilişimiz; imanla şahlanmış gönül erleri, düşünce ufkuyla yarınlarda dolaşan fikir mimarları, sanat telakkisiyle varlık ve hâdiseleri kucaklayan ve ince tahassüsleri, tefahhuslarıyla bize bulunduğumuz ufukların ötesinde yeni cevelângâhlar belirleyecek dehalar beklemekte. Güzellikte pek çok estetik hayranının yeni ufuklara açılması ve yeni yorumları; bediîyatta mâhir sanatkârlar ve gayretli çırakların takdire şâyan himmetleri; mûsıkîmizin ruhunu bulma çabalarıyla çırpınan seslerin ruhumuzdaki nağmelere dönüşen anlamlı besteleri ve zengin repertuarları; edebiyatın zevkini teşemmüm etmeye başlamış usta şairlerin ve dil aşığı nâsirlerin taklitleri aşma istikametindeki cehdleri bize kendimiz olma yolunda sadık bir fecrin emâreleri gibi geliyor. Gördüğümüz ışıklar yalancı birer fecir şuâsı olsa da, arkadan gelenin “fecr-i sâdık” olacağında şüphe edilmemelidir.

Show more...
6 months ago
29 minutes 19 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
3. Kendi Medeniyetimize Doğru - Kendi Dünyamıza Doğru

Bu itibarla da, şayet şu anda kendimiz olarak yeniden bir yapılanma düşünüyor ve medeniyet adına kendi üslûbumuzu arıyorsak, içimizde ruh ve mânâ köklerimizi tahribe programlanmış ne kadar yabancı düşünce ve anlayış varsa hepsinin işgaline son vererek mutlaka kendi millî hars kanaviçemiz üzerine kendi düşünce tarzımızı, kendi inanç sistemimizi ve kendi hayat felsefemizi işleyebileceğimiz bir yol takip etmeliyiz. Yeni antropolojik tahlillere gidilmese de, imkânlar elverdiği ölçüde, millî mefkûremize göre belirlenmiş bir yüce gayeye ulaşma adına, meşrû bütün vasıtaları değerlendirerek, içinde bulunduğumuz kaoslardan sıyrılabilmek için mutlaka bir kısım alternatif çözüm yolları bulmalıyız. Hem de coğrafî ve içtimâî konumumuzun gerektirdiği bütün hususları nazar-ı itibara alarak alternatif çözüm yolları bulmalıyız.

Show more...
6 months ago
21 minutes 18 seconds

Kendi Dünyamıza Doğru (Ruhumuzun Heykelini Dikerken-2)
Bugün Müslümanların temel problemi, inandığı değerlerle bütünleşememeleri, onları tabiatlarının bir yanı, bir derinliği hâline getirememeleridir. Bunun çaresi ilk önce imanî ve insanî değerlerimizin vicdanlarda kendi resmini çizmesi ve vicdan eksenli bir oluşum meydana getirmesi ve sonra da bu iç resmin insanın her türlü tavır ve davranışında ibadetten-muamelata ondan kültür ve sanat faaliyetlerine kadar kendi derinliğini ve rengini soluklamasıdır.