Sürekli bir sonraki bildirimi, bir sonraki beğeniyi veya anlık hazzı kovalarken zihinsel olarak yorulduğunuzu hissediyor musunuz? Modern dünyanın arzu ve haz döngümüzü nasıl "hack'lediğini" ve bu dopamin tuzağından nasıl kurtulabileceğimizi konuşuyoruz. Sosyal medya bağımlılığı, alışveriş çılgınlığı ve bitmeyen yorgunluğun ardındaki mekanizmayı anlatan bu bölümde, gerçek huzurun formülünü beklenmedik bir yerde bulacaksınız: Sevdiklerinize "hayır" deme cesaretinde.
Instagram : @orhankarci_Hayatınızda her şey yolunda gibi görünürken bile bir şeylerin eksik olduğunu hissettiğiniz oluyor mu? Bu bölüm, o "eksik" parçayı bulmakla ilgili. Kendi hayatını bir inşaat gibi yeniden ele alan birinin samimi yolculuğuna tanık olacaksınız. Sabah rutinleri oluşturmaktan, yazmanın gücüyle odaklanmaya, tek başına yürümenin iyileştirici etkisinden, pili bitik bir oyuncağın öğrettiği o büyük derse... Bu bölümde, bilmek ile "farkında olmak" arasındaki derin uçurumu keşfedecek, kendi hayatınızdaki küçük detayların ne kadar büyük anlamlar taşıdığını göreceksiniz. Eğer siz de kendinize daha şefkatli yaklaşmak, içsel gürültüyü susturmak ve çabanın hazzını yaşamak istiyorsanız, bu yolculuk tam size göre.
Bir anlık odak kaybı nasıl saatlerce ertelemeye dönüşür? Neden en iyi niyetlerle başladığımız bir gün, kendimizi kötü hissederek son bulur?
Bu bölümde, irade gücümüz tükendiğinde sığındığımız eski alışkanlıkları ve beynimizin "kolay ödül" arayışını masaya yatırıyoruz. Eğer siz de plansızlık yüzünden karar yorgunluğu yaşıyor ve gün sonunda kendinizi suçlu hissediyorsanız, bu bölümdeki basit ama etkili bir yöntemi kaçırmayın: Yazmak.
Gelin, dağılan bir günü toparlamanın ve zihinsel netlik kazanmanın en samimi yolunu birlikte konuşalım.
Yeni bir yola girmeye karar verdiğinizde zihniniz size "Boş ver, artık çok geç. Atı alan Üsküdar'ı geçti" mi fısıldıyor? Yalnız değilsiniz. Bu bölümde, erteleme ve yetersizlik hissinin arkasındaki en büyük zihin tuzağını, yani kıyaslama alışkanlığını masaya yatırıyoruz.
Bu podcast'i dinledikten sonra:
Kendinizi başkalarıyla kıyaslamayı bir ilham pusulasına dönüştüreceksiniz.
Sonuç odaklılıktan sıyrılıp, sürece odaklanmanın getirdiği huzuru keşfedeceksiniz.
Carol Dweck'in "Gelişim Zihniyeti" (Growth Mindset) kavramını hayatınıza nasıl entegre edeceğinizi öğreneceksiniz.
"Ne oldum?" endişesinden "Ne olacağım?" heyecanına geçiş yapacaksınız.
Kendini geliştirme yolculuğunda zihninin oyunlarına karşı uyanık olmak ve o ilk adımı atmak için motivasyon arıyorsan, bu bölüm tam sana göre.
Spor salonunda hangi kasının zayıf olduğunu bilirsin. Peki ya zihninin? Bu bölümde, hayatımızın direksiyonundaki görünmez kasları konuşuyoruz. Zihinsel dağınıklık, odaklanma sorunu ve sürekli geçmişle gelecek arasında gidip gelmekten yorulduysan, bu bölüm zihinsel spor salonuna ilk adımın olabilir. Bir sporcu gibi acı çekerek ama sonunda güçlenerek an'da kalma kasını nasıl geliştirebileceğimizi, dijital minimalizm ile hayatımızda nasıl yer açacağımızı ve en değerli kaynağımız olan dikkatimizi nasıl koruyacağımızı samimi bir yolculukla keşfediyoruz. Eğer sen de iç huzur arıyor ve zihnini dağınıklıktan arındırmak istiyorsan, bu bölüm tam sana göre.
Zihniniz sürekli meşgul mü? Dikkatinizin bir elmas gibi çalındığını mı hissediyorsunuz? Modern dünya, odağımızı kaybetmemiz için tasarlandı. Peki bu oyunu tersine çevirebilir miyiz?
Sıradan Bir Hayat'ın bu bölümünde, hayatı sıfırlamanın ve zihinsel gücü geri kazanmanın somut adımlarını konuşuyoruz. Anlamsız sosyal medya gezintilerini ve kaygı dolu düşünceleri bırakıp, bu zamanı ve enerjiyi geleceğinizi inşa etmek için nasıl kullanabileceğinizi (örneğin yazılım öğrenerek) anlatıyorum.
Bölümün öne çıkanları:
Bırakmak vs. Bıraktırılmak: Hayat size sert bir ders vermeden fısıltıyı nasıl dinlersiniz?
Pratik Adımlar: Kendine karşı dürüstlük, sürece şükretmek ve meditasyonun dönüştürücü gücü.
21 Dakikada Gelen Aydınlanma: Sadece oturarak zihinsel esnekliği nasıl artırabileceğinizi ve en güçlü kasınızın zihniniz olduğunu nasıl keşfedeceğinizi öğrenin.
Hayatınızda gerçek bir değişim için ilk adımı atmaya ve zihinsel dağınıklıktan kurtulmaya hazırsanız, hemen dinleyin.
Sınırsız seçeneklerin sunduğu bir tatilde, açık büfedeki israfla yüzleşmek hayatıma nasıl ayna tuttu? Bu bölümde, tüketim toplumunun bize dayattığı "daha fazlası" arzusundan sıyrılıp, kendi iç huzurumuzu nasıl bulabileceğimizi konuşuyoruz. Sosyal medya detoksu, beklentisiz yaşama sanatı ve kendimize karşı dürüst olmanın iyileştirici gücünü keşfedin. Eğer siz de ihtiyaç duymadığınız şeylerin peşinde koşmaktan yorulduysanız, bu sesli günlük size yoldaşlık edecek.
Bu bitmeyen koşuşturmacanın, bu modern dünyanın gürültüsünün içinde kendinize ait bir sığınağınız var mı? Bu bölümde, stres, yorgunluk ve anksiyete anlarında bize nefes aldıracak kişisel mabetlerimizi nasıl inşa edeceğimizi konuşuyoruz. Kişisel gelişim yolculuğunuzda size rehberlik edecek bu sohbette, iç huzuru bulmak için niyetin ve maneviyatın gücünü keşfedeceğiz.
Bu bölümde neler var?
Yoğun tempoda kendine zaman ayırmanın önemi.
Yoga ve meditasyonun stres yönetimine katkısı.
Bir ebeveyn olarak karşılaşılan zorluklar ve tükenmişlik hissiyle başa çıkma.
Duanın sadece bir istek değil, bir niyet beyanı olarak gücü.
Başkasına yardım ederken aslında kendine nasıl şifa verdiğin (Vermek için almak döngüsü).
Eğer siz de kendinizi kaybolmuş hissediyor ve hayatın hızına yetişemiyorsanız, bu bölüm ruhunuza ilaç gibi gelecek. Oynat tuşuna basın ve kendi sığınağınıza doğru bir adım atın.
ilişkinizin ayakta kalmak için sürekli dışarıdan müdahaleye, yeni kurallara, "şunu yaparsak düzelir" gibi reçetelere mi ihtiyacı var? İşte ben bunlara "ilaçlı ilişkiler" diyorum.
Bu bölümde, doğallığını yitirmiş ve suni teneffüsle yaşatılan birliktelikleri masaya yatırıyoruz. Neden birini sözle değiştiremeyiz? Gerçek ve kalıcı değişim nasıl başlar? Bir ilişkinin en sağlam harcı nedir? Kendi hayatımdan çok kişisel örneklerle, sigarayı bırakışımdan oyun alışkanlığıma kadar her şeyi dürüstçe paylaşıyorum.
Amacımız, suçu birine atmak değil, sorumluluğu paylaşarak birlikte daha huzurlu bir ilişki inşa etmenin formülünü bulmak. Eğer siz de "ilişkimiz eskisi gibi değil" diyor ve o samimiyeti yeniden yakalamak istiyorsanız, bu bölümdeki düşünceler size ışık tutabilir.
Bir babanın en büyük korkusu nedir? Bu bölümde, doğum günümde yaşadığım bir salıncak kazası üzerinden ebeveynlik, sorumluluk ve kontrol kavramlarını sorguluyoruz. Saniyeler içinde yaşanan bir kaza, bir ebeveynin hissettiği o mutlak korku, utanç ve vicdan azabını nasıl tetikler? Peki, beynimizin kriz anında verdiği "amigdala kaçırması" tepkisinden nasıl çıkılır? Bu bölümde, panik anında sakin kalmak için pratik nefes tekniklerinden, Stoacı felsefeyle proaktif sorumluluk almaya uzanan hayat kurtaran dersleri paylaşıyorum. Eğer siz de kendini affetmek, hatalarla yüzleşmek ve sevdikleriniz için daha bilinçli adımlar atmak istiyorsanız, bu bölüm tam size göre. Bu, bir kazadan çok daha fazlası; bu, bir babanın kendini yeniden inşa etme hikayesi.
Hayatınızda kestirme yollarla elde ettiğiniz anlık hazlar mı, yoksa emek verip yorulduğunuz uzun vadeli kazanımlar mı daha çok iz bıraktı?
Sıradan Bir Hayat'ın bu yeni bölümünde, 15 yıl boyunca felsefi bir inatla kutlamayı reddettiğim doğum günlerimi ve bugün neden bir "hatırlatıcı" olarak kucakladığımı anlatıyorum. Üniversitedeki bir hocanın sözünden, babalıkla birlikte bir çift güvercinin kanat çırpışında bulduğum anlama uzanan bu yolculukta, bir yaşın muhasebesini birlikte yapıyoruz.
Bu bölümde konuşulanlar:
• Modern dünyanın tuzakları: Algoritmalar için üretmek ruhu nasıl yorar?
• Dağınıklığa veda: Zihinsel ve fiziksel fazlalıklardan arınma pratiği.
• Merakı korumak: Hayata bir çocuğun gözleriyle bakabilmek neden önemli?
• En büyük zenginlik: Olaylar karşısında tavrını ve tutumunu seçebilme gücü.
Yeni yaşına girerken kendine notlar bırakmak, hayatına daha bilinçli devam etmek ve yavaşlamanın erdemini yeniden keşfetmek isteyen herkes için.
Sürekli çalan bildirimler, bitmeyen ekranlar ve kaybolan odağınız... Bu dijital gürültüden yorulduysanız, yalnız değilsiniz. Bu bölümde, bir babanın farkındalık yolculuğuna tanık olacak ve dikkat dağınıklığından kurtulmanın pratik yollarını keşfedeceksiniz.
Hayatın hızına yetişmeye çalışırken kendimizi ve anı kaçırdığımızı fark ettiğimiz anlar vardır. Benim için o an, oğlumun bir köpeği taklit etmesiyle geldi. Bu bölümde sizinle şunları paylaşıyorum:
Zihinsel Gürültüyü Azaltmak: Odağımızı geri kazanmak için atılabilecek küçük ama etkili adımlar.
Bir Bebeğin Gözünden Dünya: Yargısız merakın ve "an"da olmanın ne kadar değerli olduğunu yeniden hatırlamak.
Duyguları İsimlendirmek: Hem kendimizin hem de çocuklarımızın duygularıyla sağlıklı bir bağ nasıl kurarız?
Amaçsızca Yavaşlamanın Gücü: Verimlilik baskısından kurtulup zihninizi dinlendirmenin yolları.
Gerçek Bağlantı: Sevdiklerimizle "paylaşılan dikkat" anları yaratarak ilişkimizi nasıl güçlendiririz?
Eğer kişisel gelişim yolculuğunuzda size ilham verecek samimi bir sohbet arıyorsanız, bu bölüm tam size göre.
Eskiden severek kitap okurdunuz ama şimdi elinize bile alamıyor musunuz? Odaklanmakta zorlanıyor, zihninizi sürekli telefon ekranları ve kısa videolarla mı dolduruyorsunuz? Yalnız değilsiniz.
Bu bölümde, kitap okuma alışkanlığımı nasıl kaybettiğimi, babalık ve modern hayatın getirdiği zihinsel yorgunluğun beni nasıl etkilediğini tüm samimiyetimle itiraf ediyorum. Anlık dopamin tuzağına düşüp kendimizi nasıl kandırdığımızı ve bu kısır döngüden çıkmak için neler yapabileceğimizi konuşuyoruz.
Eğer siz de;
Okuma alışkanlığı kazanmak,
Odaklanma sorunu ile başa çıkmak,
Telefon bağımlılığı ve ekran süresini azaltmak,
Stres yönetimi için basit ama etkili bir yol bulmak,
Hayatınıza sadelik ve huzur katmak istiyorsanız, bu bölüm tam size göre.
Gelin, o daldan dala atlayan "maymun zihni" susturup basitliğe dönme yolculuğuna birlikte çıkalım.
Her gün birbirinin aynısı gibi mi geliyor? Kendi hayatınızın o size özel mozaiğini görmekte zorlanıyor musunuz? Cevap, büyük olaylarda değil, en sıradan anlarda saklı.
Bu bölümde, gündelik hayatın koşturmacası içinde durup anı gözlemlemenin, şükretmenin ve empati kurmanın, hayatımızı nasıl eşsiz bir deneyime dönüştürdüğünü konuşuyoruz.
Kendi kusurlarımızı fark etmekten, başkalarının hayatına saygı duymaya uzanan bu samimi sohbette, hayatınızdaki pırıltıları yeniden keşfetmek için ilham bulacaksınız. Unutmayın, herkesin yolu kendine varır.
Şu an sahip olduğun hayat, bir zamanlar ulaşmak için can attığın o hayal olabilir mi? Peki neden hala bir şeyler eksikmiş gibi hissediyoruz? Beynimizin "Olumsuzluk Yanlılığı" (Negativity Bias) prensibi, bizi sürekli sahip olmadıklarımıza odaklarken, elde ettiklerimizi ne kadar çabuk unuttuğumuzu hiç fark ettiniz mi? Bu bölümde, Sokrates'ten Marcus Aurelius'a uzanan Stoacı bilgelik ve modern psikolojinin "Akış" (Flow) teorisi ışığında, özlediklerimiz ve unuttuklarımız arasındaki o ince çizgide yürüyoruz. Hayatın, "acı ve can sıkıntısı arasında sallanan bir sarkaç" olmaktan çıkıp nasıl anlamlı bir deneyime dönüşebileceğini, Doğan Cüceloğlu'nun değerli bakış açısıyla birlikte keşfedelim. Belki de panzehir, sadece hatırlama sanatında gizlidir.
Oğlumla çıktığım sıradan bir sabah yürüyüşü, modern hayatın en büyük ikilemiyle yüzleşmemi sağladı: Anda kalma çabamız ve telefonlarımızın yarattığı dikkat dağınıklığı.
Bu bölümde, Karşıyaka'nın ara sokaklarında yaptığımız "mindful" bir yürüyüşün, telefon ekranına saniyeler içinde nasıl kurban gittiğini kişisel bir deneyimle anlatıyorum. O "büyülü anları" bölen dikkat kalıntısı (attention residue) nedir? Beynimizin değişken ödül (variable reward) sistemini tetikleyen bildirimler ve sosyal medya akışı, odağımızı nasıl paramparça ediyor? FOMO (bir şeyleri kaçırma korkusu), görev değiştirme maliyeti (task switching cost) ve alışkanlık döngüleri gibi kavramlar üzerinden teknolojiyle olan ilişkimizi masaya yatırıyoruz.
Eğer siz de bebekli hayatın veya gündelik koşuşturmanın ortasında odağınızı kaybettiğinizi hissediyor, dijital minimalizm ve gerçek farkındalık için bir çıkış yolu arıyorsanız, bu samimi sohbeti kaçırmayın.
Bir babalık itirafıyla başlayan ve "prenses erkek" etiketiyle derinleşen bir yolculuğa hazır mısınız? Bu bölümde, sosyal medyanın parlak vitrinlerine bakıp kendi hayatımızdan utandığımız o zehirli sarmaşığı, yani kıyaslama alışkanlığını masaya yatırıyoruz.
Psikolojideki Sosyal Kıyaslama Teorisi'nden Marcus Aurelius'un bilgeliğine, tasavvuftaki ayna metaforundan yoganın Santoşa ilkesine uzanan bir keşfe çıkıyoruz. Başkalarının haritasına bakmaktan yorulup kendi yolunu bulmak isteyenler için kıyaslamanın panzehirini konuşuyoruz: bedeni dinlemek, kalbin nabzını tutmak ve zihnin bahçesini yeşertmek.
Eğer siz de etiketlerden, sürekli birilerini referans almaktan sıkıldıysanız ve kendi hayatınızın mimarı olmanın özgürlüğünü tatmak istiyorsanız, bu bölüm tam size göre.
En son ne zaman bildiğiniz en güvenli yoldan değil de, bambaşka bir yoldan yürüdünüz?
Bu bölümde, sıradan bir sabah yürüyüşünün nasıl hayatı sorgulatan bir farkındalığa dönüştüğünü konuşuyoruz. Hep aynı yollardan yürümenin, aynı içerikleri tüketmenin ruhumuzu ve beynimizi nasıl bir konfor alanı kafesine hapsettiğini keşfediyoruz. Sosyal medya algoritmalarının görünmez tuzağından, "aşinalık prensibine" ve beynimizi yeniden yapılandıran "nöroplastisite" kavramına uzanan bu yolculukta, kendi hayatınızdaki "aynı ara sokağı" fark etmeye hazır olun.
Bu bölümde konuşulanlar:
Konfor Alanı ve Aşinalık Prensibi
Sosyal Medya Algoritmalarının Psikolojimiz Üzerindeki Etkileri
Rutinleri Kırmanın Nörolojik Faydaları (Nöroplastisite)
Mevlana, Kierkegaard ve Yoga Felsefesi ile Otantik Yaşam
Hayatınızın direksiyonuna yeniden geçmek için küçük bir adım.
Uzmanlık ve tecrübe, zamanla etrafımıza ördüğümüz bir hapishaneye dönüşebilir. Peki bu duvarları nasıl yıkarız? Cevap, Zen Budizmi'ndeki "Shoshin" yani "Başlangıç Zihni" kavramında saklı.
Bu bölümde, "tecrübeli bir baba"nın kibrini bir kenara bırakıp, 11 aylık oğlunun peşinden korktuğu dalgalara atlayışını ve bu sayede yaşadığı aydınlanmayı dinleyeceksiniz. Sizin hayatınızdaki "rüzgarlı hava kuralları" neler? Bu hafta, o kurallardan birini esnetip sadece "ayaklarınızı suya sokmaya" ne dersiniz? Belki de aradığınız o unutulmaz an, tam da o korktuğunuz yerde sizi bekliyordur.
Hayatın temposu, uzaktan çalışma, ebeveynlik... Kendinizi hiç bunalmış, tükenmiş ve dört duvar arasına sıkışmış hissettiniz mi? Bu bölümde, 1 yaşındaki oğlum Sufi Deniz'in bana öğrettiği basit ama devrim niteliğindeki çözümü paylaşıyorum: Dışarı çıkmak!
Bu sadece bir yürüyüş tavsiyesi değil. Bu bölümde, stres yönetimi ve zihinsel sağlık için kapının hemen ardında bekleyen o sihirli gücü keşfedeceğiz.