"Kazanıyorum ama yaşayamıyorum." Eğer bu cümle size de tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz.
"İsyanım Var"ın bu bölümünde, Türkiye'deki eğitimli genç profesyonellerin ve beyaz yakalıların ortak çığlığını masaya yatırıyoruz. "Oku, iyi bir işin olsun, rahat et" vaadiyle yola çıkıp kendini ekonomik bir cenderede bulan, emeğinin karşılığını alamadığını hisseden ve gelecek kaygısıyla boğuşan bir kuşağın hikayesi bu.
Peki, bu sıkışmışlık hissine karşı ne yapıyoruz? Bu bölümde, bir yol ayrımında duran gençliğin iki temel "isyan" stratejisini derinlemesine inceliyoruz:
🧠 BEYİN GÖÇÜ (Dışarıdaki İsyan): Huzur, adalet ve öngörülebilir bir gelecek arayışıyla oyun sahasını terk etmek. Peki ya "altın kafes sendromu" ve "expat yalnızlığı" gibi bedelleri? Gitmenin ardında bıraktığı gerçekler neler?
🔥 FIRE HAREKETİ (İçerideki İsyan): Finansal Bağımsızlık ve Erken Emeklilik felsefesiyle sistemin içinde bir özgürlük kalesi inşa etmek. Türkiye'nin yüksek enflasyonlu gerçeğinde bu mümkün mü? Bu yol, bir emeklilik planı mı, yoksa modern bir hayatta kalma sanatı mı?
Rakamlarla ekonomik tabloyu, tükenmişlik sendromu gibi psikolojik etkileri ve her iki yolun da görünmeyen zorluklarını konuşuyoruz. Bu iki farklı arayışın temelinde yatan ortak payda ne? Kaybettiğimiz kontrolü, özgürlüğü ve anlamı geri alma mücadelesini çözümlüyoruz.
Siz bu yol ayrımının neresindesiniz? Kendi isyan stratejiniz ne? Düşüncelerinizi bizimle paylaşın.
Etiketler/Keywords:
#isyanımvar #podcast #beyingöçü #firehareketi #ekonomi #gençlik #beyazyaka #gelecekkaygısı #tükenmişliksendromu #finansalözgürlük #kariyer #türkiye #ykuşağı #zkuşağı
Hiç yüzlerce "seçenek" arasında bu kadar "yalnız" hissettiniz mi? Modern flört uygulamaları bize "mükemmel eşleşmeyi" bulma vaadiyle geldi, ancak bizi tarihte hiç olmadığı kadar izole, değersiz ve "vazgeçilebilir" hissettiren bir kültürün mimarı oldu. Yalnızlığımıza çare olması gereken teknoloji, nasıl oldu da yalnızlığımızın ana kaynağına dönüştü?
"İsyanım Var!" podcast'inin bu sarsıcı bölümünde, Promateus ile dijital aşkın karanlık yüzüne dalıyoruz. Aşkı bir "optimizasyon" problemine indirgeyen bu sisteme isyan ediyor ve şu soruların peşine düşüyoruz:
Beynimiz Nasıl Tinder-laştı?: "Kaydırma" mekaniği, beynimizi bir kumarhanedeki slot makinesi gibi nasıl programlıyor? "Eşleşme" anının anlık dopamin hazzı, gerçek bir bağ kurma sabrımızı nasıl öldürüyor?
"Neredeyse" Çağı: Neden hepimiz adı konulmamış, belirsiz "situationship"lerin (ilişki-msi durumların) içinde sıkışıp kalıyoruz? Bir insanın hayatından aniden yok olmanın, yani "ghosting"in acımasızlığı nasıl bu kadar normalleşti?
Algoritmanın Gizli Gündemi: Bu uygulamaların asıl amacı gerçekten bizim mutluluğumuz mu, yoksa bizi "neredeyse tatmin olmuş" ama "sürekli arayışta" tutarak kâr eden birer ticari tuzak mı? Yalnızlığımız üzerinden dönen bu devasa ekonominin arkasında ne var?
Eğer siz de bu dijital yorgunluktan payınızı aldıysanız, bu bölüm tam size göre. Aşkın bir verimlilik problemine, insanın bir profile ve sevginin kâr getiren bir pazara dönüştürülmesine karşı bir isyan manifestosu.
#İsyanımVar #Podcast #FlörtUygulamaları #Tinder #Hinge #Bumble #ModernAşk #Yalnızlık #Psikoloji #Sosyoloji #TeknolojiEleştirisi #Situationship #Ghosting
Başarı tamamen size mi ait? Yoksa sadece şanslı bir piyangonun kazananı mısınız?
Yeni bölümde, "kendi kendini yaratan insan" mitine isyan ediyor ve Malcolm Gladwell'in efsane kitabı "Outliers" (Çizginin Dışındakiler) ile başarının gizli formülünü deşifre ediyoruz.
Bize dayatılan "çok çalışırsan başarırsın" formülünün eksik parçaları neler?
10.000 saat kuralı bir yetenek ölçütü mü, yoksa bir fırsat meselesi mi?
Neden en iyi hokey oyuncuları hep yılın ilk aylarında doğar? (Matta Etkisi)
Bill Gates'i Bill Gates yapan şey sadece zekası mıydı, yoksa 1968'de bir lise öğrencisiyken sahip olduğu o bilgisayar erişimi mi?
Kültürel mirasımız, başarıya giden yolda ayağımıza takılan bir pranga mı, yoksa bizi ileri iten gizli bir güç mü?
Bu bölüm, "her şeyi tek başıma başardım" narsizmine ve başarıyı sadece kişisel bir irade meselesi olarak pazarlayanlara karşı bir İSYAN!
Başarıya giden yolda görünmeyen faktörleri, adil olmayan avantajları ve sistemin bize "unutturduğu" şans faktörünü konuşmak için kulaklıklarınızı takın.
#isyanımvar #outliers #çizginindışındakiler #başarı #adilolmayanavantajlar #10000saatkuralı #malcolmgladwell #kariyer #fırsat #mattaetkisi #türkçepodcast #podcast
"İyi hisset" baskısı altında ezildiğini ve kendi üzüntünden utandığını hiç hissettin mi? Sürekli gülümsemek zorunda kalmaktan yoruldun mu?
Bu bölümde, modern dünyanın en sinsi dayatmalarından birini, TOKSİK POZİTİFLİĞİ mercek altına alıyoruz. İyi niyetli gibi görünen "Takma kafana", "Bardağın dolu tarafına bak" gibi telkinlerin aslında ruh sağlığımızı nasıl yavaş yavaş zehirlediğini, bizi nasıl daha yalnız ve kaygılı bireylere dönüştürdüğünü konuşuyoruz.
Bu isyanda bize katılın ve şu soruların cevaplarını birlikte arayalım:
* Duygusal bastırmanın psikolojik ve fiziksel bedelleri nelerdir?
* Milyarlarca dolarlık "Mutluluk Endüstrisi" ve sosyal medyanın yarattığı sahte mutluluk tiyatrosu bu baskıyı nasıl körüklüyor?
* Bu küresel salgına karşı kendi kültürümüzün derinliklerinde yatan güçlü bir panzehir var mı? "Hüzün" kavramının birleştirici bilgeliğini yeniden keşfediyoruz.
Eğer sen de duygularının tamamına sahip çıkmak ve sahte bir pozitiflik yerine anlamlı bir bütünlüğü kucaklamak istiyorsan, bu bölüm tam sana göre.
Siyah beyaz filtreler, şiirsel alıntılar ve "keşke benim de acım bu kadar güzel görünse" diyen yorumlar... Sosyal medyada "hüzünlü kız" estetiği her yeri sarmış durumda. Peki, acı çekmek ne zamandan beri havalı bir kimlik beyanına dönüştü?
Bu bölümde tam olarak buna isyan ediyorum. Mental sağlığı konuşmanın normalleşmesi harika bir gelişme olsa da, bu durum tehlikeli bir şekilde evrildi. Artık depresyon, anksiyete gibi ciddi durumlar, birer "estetik" veya "ilginç" bir kişilik özelliği olarak pazarlanıyor.
Bu bölümde masaya yatırdıklarımız:
• Tarihin Tekerrürü: 19. yüzyıldaki "verem şıklığı" ile günümüzün "depresyon estetiği" arasındaki ürkütücü bağ ne? Acıyı romantikleştirme huyumuz ne kadar eskiye dayanıyor?
• Rakamlarla Türkiye: Nüfusun %38'i mental bir rahatsızlıktan muzdaripken, %36'sı neden kendine internetten teşhis koyuyor? Bu bir trend mi, yoksa çaresizlik mi? [1]
• Etiket Arayışı: Acımıza bir isim koyma ihtiyacının ardındaki psikolojik nedenler ve "kendin yap" teşhislerin ölümcül tehlikeleri neler?
• Gerçek İyileşme vs. Sahte Parıltı: Acıyı bir aksesuar gibi taşımak, gerçek iyileşmenin önündeki en büyük engel mi?
Gelin, bu sahte parıltının ardındaki gerçek acıyı ve acıyı bir "trend" olmaktan çıkarıp iyileşme yolculuğuna dönüştürmenin yollarını konuşalım.
Kalabalığın ortasında hiç kendini görünmez hissettin mi? Yüzlerce "arkadaşın" varken, aslında dertleşecek kimsenin olmadığını fark ettiğin o an... Bu, modern dünyanın en büyük paradoksu ve bizim kuşağın sessiz salgını: Kalabalık Yalnızlık.
Bu bölümde, bu salgının röntgenini çekiyoruz. Bu sadece bir "his" değil, bilimsel bir gerçek. Araştırmalar, kronik yalnızlığın sağlık üzerindeki riskinin günde 15 sigara içmekle eşdeğer olduğunu gösteriyor. Peki, bu sessiz katilin mimarları kim? Bizi beton kentlerde anonimliğe, ekranlarda ise "like"larla ölçülen sahte bağlantılara mahkûm eden bu sisteme karşı ne yapacağız?
Bu bölüm, bir şikayetname değil, bir isyan manifestosu.
• Türkiye'deki gençlerin Avrupa'daki akranlarından neden 3 kat daha yalnız hissettiğini rakamlarla yüzünüze vuracağız.
• Yusuf Atılgan'ın "Aylak Adam"ından Oğuz Atay'ın "Tutunamayanlar"ına, edebiyatın yalnız ruhlarının izini süreceğiz.
• Ve en önemlisi, Bilişsel Davranışçı Terapi'nin kanıtlanmış yöntemleri ve Mindfulness'ın gücüyle bu döngüyü nasıl kıracağımızı, o boşluğu nasıl bir güce çevireceğimizi konuşacağız.
Eğer sen de "anlaşılmadığını" hissediyorsan, bu isyanda yalnız değilsin. Bu bölüm, senin için.
Durmak ne zamandan beri bir suç, dinlenmek ise bir lüks oldu? CV'nizi doldururken ruhunuzu boşalttığınızı, "kendinizi geliştirirken" aslında tükendiğinizi hiç hissettiniz mi?
Eğer alarmı on dakika ertelediğinizde suçluluk duyuyor, boş kaldığınız her anı "verimli" bir görevle doldurma ihtiyacı hissediyor ve sosyal medyadaki başarı hikayeleri karşısında kendinizi sürekli yetersiz buluyorsanız, bu bölüm sizin için.
🔥 İsyanım Var'ın bu bölümünde, modern dünyanın bize taktığı görünmez prangayı kırıyoruz: Bitmek bilmeyen "boş durmama" baskısı ve verimlilik esareti. Bize "gelişim" diye sunulan bu sınırsız koşturmacanın, bu "hustle culture" çılgınlığının kökenlerine iniyor ve ruhumuz üzerindeki yıkıcı etkilerini kanıtlarıyla ortaya koyuyoruz.
Bu bölümde masaya yatırdığımız konulardan bazıları:
* "Hustle Culture" Nedir? Bu "yırtınma kültürü" bizi nasıl zehirliyor ve neden bu kadar çekici geliyor?
* Görünmez Kafes: Gelecek kaygısı ve dijital "elalem" baskısı bizi nasıl bir hamster tekerleğinde koşmaya zorluyor?
* Tükenmişlik (Burnout): Sadece bir yorgunluk mu, yoksa sistemin bizi sistematik olarak hasta etme şekli mi?
* Durma Sanatı: "Hiçbir şey yapmamanın" bilimsel faydaları, yaratıcılıkla ilişkisi ve beynimizin gizli gücü.
* İsyanın Kendisi: Bu esaretten kurtulmak ve kendi anlamlı gelişim yolumuzu çizmek için atabileceğimiz somut adımlar.
Bu tekerlekten birlikte inmeye, dinlenmeyi bir suç değil bir hak olarak görmeye ve kendi değerimizi ürettiklerimizle değil, varoluşumuzla ölçmeye hazırsan, kulaklığını tak ve isyana katıl. ✊
Bizi Takip Edin:
Deneyimlerinizi ve isyanınızı bizimle Instagram'da paylaşın: @isyanimvarpodcast
O istenmeyen tavsiyeler, o "ben bilirim"ci tavırlar, o "yapamazsın" diyen fısıltılar... Tanıdık geldi mi?
Hayatınızın her alanına dair sizden daha iyi bir fikri olduğunu düşünen, fikrinizi sormadan hayatınıza yönetmenlik yapan ve sizin hayallerinize kendi korkularıyla set çeken insanlar... Bu bölümde, o istenmeyen seslerin sesini kısıyoruz.
Lisede itfaiyecilik okurken bambaşka bir bölümün hayalini kurduğumda karşıma dikilen "yapamazsın" duvarından yola çıkarak, "her şeyi bilen" ve sürekli eleştiren insanların psikolojisine dalıyoruz. O parlak zırhların altındaki kırılgan egoları (Narsisizm), cahil cesaretinin ardındaki bilimsel gerçeği (Dunning-Kruger Etkisi) ve aslında bir madalyonun iki yüzü olan aşağılık ve üstünlük komplekslerini masaya yatırıyoruz.
Bu bölüm, o eleştiri oklarının aslında sizinle ilgili olmadığını anlamak ve o sahte taçların ağırlığı altında ezilmeden kendi yolunuzda yürümek için bir rehber. Sınır koymanın ve en önemlisi kendi iç sesinize güvenmenin yollarını konuşuyoruz.
Eğer sen de hayatının yönetmen koltuğunu geri almak istiyorsan, bu bölüm tam sana göre.
Sohbetimize katılmak ve isyanına ortak olmak için Instagram'da buluşalım: @isyanimvarpodcast
Sürekli yorgun, zihinsel olarak dağınık ve yaptığınız işe karşı giderek daha alaycı mı hissediyorsunuz? Pazar akşamları göğsünüze oturan o tanıdık sıkıntıyla mı boğuşuyorsunuz? Yalnız değilsiniz. Bu hissettiğiniz şey basit bir "yorgunluk" değil, modern çalışma hayatının sessiz salgını: Tükenmişlik Sendromu.
"İsyanım Var"ın bu bölümünde, bize "normal" diye dayatılan bu bitmişlik halinin köklerine iniyoruz.
* Teşhis: Tükenmişlik tam olarak nedir? Psikolog Christina Maslach'ın meşhur üç boyutlu modelini (Duygusal Tükenme, Duyarsızlaşma, Düşük Kişisel Başarı Hissi) herkesin anlayacağı bir dille deşifre ediyoruz.
* Rakamların İsyanı: Türkiye, uzaktan çalışanların en çok tükendiği ikinci ülke. Neden bu topraklarda doktorlardan öğretmenlere, beyaz yakalılardan genç profesyonellere herkes bu kadar yorgun? Ekonomik güvencesizlik, bitmek bilmeyen mesailer ve zehirli "koşturma kültürü"nün payı ne? Güncel istatistikler ve akademik araştırmalarla Türkiye'nin tükenmişlik haritasını çıkarıyoruz.
* İsyan Reçetesi: Peki, bu insan öğüten sisteme karşı ne yapacağız? Bu bölümde size somut bir başkaldırı yol haritası sunuyoruz. Sınırları geri almanın ve suçluluk duymadan "Hayır" diyebilmenin devrimci gücünü, en zor anlarda kendimize "Öz Şefkat" göstermenin iyileştirici etkisini ve kaybolan "anlamı" nasıl geri kazanacağımızı konuşuyoruz.
Eğer siz de kariyer basamakları diye sunulan bu modern angarya sistemine, üretkenliği insan olmanın önüne koyan bu kültüre "İsyanım Var!" diyorsanız, bu bölüm tam size göre.
Kulaklığınızı takın, isyan başlıyor.
Bize dizilerde anlatılan o masalsı aşklar nerede, bizim yaşadığımız dijital kaos nerede?
"İsyanım Var"ın ilk bölümünde, 20'li yaşlarda aşkı ve ilişkileri masaya yatırıyoruz. Ghosting'e uğramak, love bombing'e maruz kalmak ve "görüldü" atılan mesajların yarattığı anksiyete... Modern aşkın bu yeni ve acımasız alfabesini çözmeye çalışıyoruz.
Sosyal medyanın yarattığı sahte mükemmellik baskısı ve ekonomik belirsizlikler arasında gerçek bir bağ kurmak neden bu kadar zor? Bu bölümde sadece şikayet etmiyor, psikolojinin ışığında kök nedenlere iniyoruz: Çocuklukta oluşan bağlanma stillerimiz bugünkü partner seçimlerimizi nasıl etkiliyor? Sternberg'in Üçgen Aşk Kuramı'na göre aradığımız "mükemmel aşk" gerçekten var mı? Ve "kendini sev" baskısına karşı en güçlü isyanımız neden öz-şefkat olabilir?
Bu, pes etmek yerine anlamak ve kendi yolumuzu çizmek için bir rehber. Masalları bir kenara bırakıp, kendi gerçekliğimize uygun, daha dürüst ve şefkatli bir sevgi modelini inşa etmeye yönelik bir isyan.
Hazırsanız, isyan başlıyor.
Instagram : https://www.instagram.com/isyanimvarpodcast/
Başarı, insanlık tarihinin en kalıcı arayışlarından biri olmasına rağmen, tanımı en kaygan kavramlardan biridir. Peki, bugün peşinden koştuğumuz başarı tanımı bizi gerçekten tatmin ediyor mu, yoksa bizi mutsuz eden bir tuzağın parçası mı?
"Yanlış Zirveye mi Tırmanıyoruz?", bu can alıcı sorunun izini süren kapsamlı bir soruşturmadır. Analiz, Antik Yunan'daki erdem (arete) ve 'iyi yaşam' (eudaimonia) anlayışından başlayarak, Sanayi Devrimi'nin materyalist kodlarına ve günümüz Türkiye'sinin neoliberal başarı algısına uzanan tarihsel bir yolculuk sunuyor. Tüketim kültürü ve sosyal medyanın yarattığı "performans baskısını" ele alırken, Türkiye özelindeki verilerle çarpıcı bir "başarı paradoksunu" gözler önüne seriyor: Objektif kalkınma metriklerimiz yükselirken, mutluluk seviyemiz neden artmıyor?