Kırık bağlamam, garip sazım elimde .
Atam Süleyman oğlu yaşar dilimde.
Neden daha evvel atlatmadım deyince?
Sözüm yetmez anlatmaya, efendiler…
Mart ayının , 68 kışında .
Kayseri ,Sarız kazasının,
Damızlık , dağının başında .
Sultan , Süleyman oğludur efendiler .
Yirmi dört oğuzun , güçlü soyundan ,
Bozokların , Yıldızhan oğlundan
Avşarların torun kolundan .
Açtı gözünü bey babam , efendiler.
Sekiz gardaşdan , üçüncüsü,
Dördü sesiz , dördü söylerdi.
Kim bilirdi, atam, beyim
Var olacak efendiler…
Köyün meydan yerinde ,
Yokluğun tam göbeğinde .
Ömrünün baharında ,
Peygamber işi , çobandır efendiler.
Erken yaşta , durmamış.
Gurbet yolunu boylamış.
Çok uğraşıp ,çabalamış .
Atam beyim , Efendiler..
Yörüklük var kanında .
Durmamış hiç yerinde .
Orta Asya’dan bu yana
Göç eylemiş efendiler.
Köy, İstanbul, Yeşilhisar.
Kâh durmuş , kâh gezer.
Nerde zulüm görse kızar .
Korkmadan hakkı söyler efendiler.
Şeyh bedirden , Çolak hocaya.
Yolu düşmüş nice kocaya
Anadolu irfanıyla kandilnce .
Geçmiş ömrü efendiler.
Gözü toktur ,gönlü bol sözü hoş.
Kapısı ,sofrası hep açık durmuş.
Çünkü atasından böyle görmüş .
Emin oğlu Süleymandan efendiler…
Dedem sülayman ,
Ebem ,Sultan garıdan .
Razı olsun yüce yaradan .
Beş dilsizin halinden .
Anlamışlar efendiler.
Yollar uzun , dağlar soğuk,
Dertler çok, vakit zor imiş,
Sekiz gardaş , iki yoldaş
El ele vermiş efendiler
Darlık gelip gurbet görününce.
Babam Çakırın kahvesine varınca .
Gardaşlarıda yanında olunca .
Güçlüler Elhamdülillah efendiler.
Genç yaşta , ağaları ,paşaları .
Gördü türlü türlü yaşamları .
Sevmez haddi aşanları.
Dönüp bakmadı efendiler .
Mersin’den , Hataydan
Nice nice diyardan.
Geçti kervan gibi ömrü , ağırdan.
Yapmadığı iş kalmadan .
Yaşadı hayatını efendiler.
Dayısı Hacı rahmetli.
Uğurladı genç askerini.
Orada öğrendi , bu meziyetini.
Güzel yemek yapar efendiler.
Yaşı geldi birgün yirmi beşe.
Sevdalandı valideme düşünde.
Doksan altının yazında.
Evlendiler efendim …
Ben yakışıklı ve iki çirkin çoçuk.
Hanesine huzur olduk.
Gayreti biz ondan gördük.
İyi ki babam efendiler…
Dik başlı Erciyes dağından ,
İyi anlar bitkilerin dilinden.
Gül yetiştirir külünden.
Benim canım babam efendiler .
Daim gider düğüne ve ölüye .
Dost biriktirir gönül denen heybeye.
Bir selam gönderince.
Açmazları , açar efendiler.
Dostu da çoktur , düşmanıda .
Dönüp bakmaz ağyarın yoluna
Sözü hemen dilinde .
Çekmez lafını efendiler…
Sözü tatlı , dinleyeni çok.
Karnı açtır , gözü tok.
Çok yiyemez zaten çok
Çabuk açıkır efendiler …
Anlatmayla bitmez bey babam.
Sultan , Süleyman oğlu.
Şiirleri aşar , destan olur .
Bunları duyunca , elbet beni bulur
Yardım edin efendiler …
Yetmez sözüm , onu anlatmaya ,
Üç beş şiire sığdırmaya .
Seçme hakkım olsaydı var ya ,
Yine onu seçerdim efendiler.
Bir destandır , Yaşar Payas .
Beni çok sever , diğerlerini az.
Muzip oğlunu , bir kenara yaz.
Hayır dua isterim efendiler.
Ne gölgesi eksik olsun.
Nede duası , çok sever garib anamı .
Hayırlı bir ömrün tamamını
Yaşadılar beraber efendiler.
Anam , Hazretim,Perihan.
Başına taç ,evine Sultan.
Ayrılmaz bir an yanından.
Huzurları daim olsun efendiler.
Bacım Sultan, dünyaya kara gelmiş.
Babam bir tane yeter demiş.
Gönül bahçesine ekmiş.
Güldür oda efendiler .
Karındaşım Muhammed Ali
İsminle müsemma olasın emi.
Uzun bir aradan sonra geldi geleli.
Sevindik hepimiz efendiler …
İlyas bu destan kolay bitmez.
Anlatmaya kitaplar yetmez
Sözlerim , hakiki pekmez .
Buyrun yiyelim efendiler…
Show more...