Hiç sadece var olmayı denedin mi?
Koşmadan, üretmeden, bir şey başarmaya çalışmadan…
Sadece kendinle kalmayı?
Bu bölümde meditasyonun aslında ne olduğunu konuşuyoruz:
Dışarıdaki gürültüyü kısmak, içteki sesi duymak, zihnin ötesine geçmek ve teslim olmak.
Zorlayıcı mı? Evet.
Ama gerçek özgürlük, kaçmadan o sessizlikte kalınca geliyor.
Eğer “kendime dönemiyorum” diyorsan, bu bölüm sana unutulan bir gerçeği hatırlatacak:
Sakinlik çabayla değil, bırakışla gelir.
Hazırsan başlıyoruz ..
Zaman gerçekten var mı, yoksa biz mi yaratıyoruz?
“Yetişemiyorum” derken aslında neye geç kalıyoruz?
Bu bölümde zamanı yönetmeyi değil,
zamanın içinde uyanık kalmayı konuşuyoruz.
Einstein’dan Teoman’a,
nefes ve meditasyon deneyimleriyle zamanın ötesine geçiyoruz.
Bu bölümde “mindfulness / bilinçli farkındalık” kavramını günlük yaşamın merkezine alıyoruz.
Zihnin geçmiş-gelecek salınımını, egonun akışa direnişini ve anda kalmanın neden basit ama kolay olmayan bir pratik olduğunu konuşuyoruz.
Meditasyonun ötesinde, gündelik eylemler içinde farkındalığı nasıl canlı tutabileceğimizi ve “çaba” ile “bilinçli eylem” arasındaki farkı keşfediyoruz.
Hazırsan başlıyoruz ..
Bu bölümde “bilinç” kavramını en derin haliyle ele alıyoruz. Bilinç nedir? Nasıl işler? Hayatımıza nasıl yön verir? Bireysel farkındalık yolculuğumuzda bilincin nasıl katman katman açıldığını, düşüncelerimizin nasıl hikâyeler yarattığını ve bu hikâyelerin ötesine geçmenin ne anlama geldiğini konuşuyoruz.
Her şeyin bir bütün olduğunu fark ettiğimiz o birlik bilincine doğru bir yolculuk başlatıyoruz.
Sen de bu bölümde kendi bilincine bir adım daha yaklaşacaksın.
Bu bölümde kendi hayatlarımızdaki değişim ve dönüşüm üzerinden sorumluluk, denge ve potansiyel kavramlarını ele alıyoruz.
Yaşamın aslında zihnimizin bir yansıması olduğunu fark ettiğimizde, dış dünyayı suçlamayı bırakıp kendi gücümüzle buluşmanın potansiyelimizi nasıl görünür kıldığını konuşuyoruz.
Bu bölümümüzde içsel bütünlüğü konuşuyoruz. Düşüncelerimiz, duygularımız ve davranışlarımız arasında kurduğumuz dengeyi; gölgemizi ve ışığımızı kucakladığımızda nasıl daha özgür ve sahici bir versiyonumuza yaklaştığımızı ele alıyoruz.
Bu bölümümüzde iç ve dış seslerin hayatımızdaki yerini konuşuyoruz. Toplumdan ve aileden gelen yargıların bizi nasıl zorladığını, hangi anlarda büyüttüğünü ve kendi yolumuzu bulma sürecinde nasıl dönüştürücü bir rol üstlendiğini tartışıyoruz.
Bu bölümümüzde yargıları ele alıyoruz. Yargının zihnimizi nasıl işlediğini , daha adım atmadan yolumuzu nasıl daralttığını ve gerçeği nasıl bulanıklaştırdığını konuşuyoruz. Ve belki de zihni bir kas gibi uyandırmanın, farkındalığın kapılarını açmanın ilk adımı, bu yargıların varlığını kabul etmektir...
Bu bölümümüzde, göçmenlik deneyiminin sadece coğrafi bir değişim olmadığını, aynı zamanda insanı özüne doğru götüren bir içsel yolculuk olduğunu konuşuyoruz. Dışarıdaki tüm etiketler kaybolduğunda geriye ne kalıyor?
Belki de en gerçek soru: Kimim ben?
Ruhumuz neden hep daha fazlasını ister? Neden konfor alanında uzun süre kalamıyoruz da içten içe huzursuzluk başlıyor? Bu bölümde ‘ruhun büyüme arzusu’nu konuşuyoruz. Huzursuzluk, tatminsizlik, merak… Belki de hepsi büyümenin işaretleri. Kendi deneyimlerimizden yola çıkarak bu içsel çağrının bize nasıl yol gösterdiğini paylaşıyoruz.
Bu bölümde acının aslında bize neyi anlatmaya çalıştığını keşfediyoruz... Kendi deneyimlerimizden yola çıkarak, acının içindeki saklı bilgeliğe nasıl ulaşabileceğimizi paylaşıyoruz .
Hayatın tekrar eden döngülerinde kendini buluyor musun? Biz de aynı yollardan geçtik… Bilinç Günlüğü Podcast’in ilk bölümünde “Acı Döngüler” üzerine konuşuyoruz. Kendi bilinç sıçramalarımızı, farkındalıklarımızı ve dönüşüm yolculuğumuzu paylaşıyoruz. Belki senin yolculuğuna da ışık tutar.