Bu bölümde, çoğumuzun adını bildiği ama belki de üzerinde klişeler dışında pek düşünmediği bir karakterden bahsediyorum: Robinson Crusoe.
Bir adada yalnız kalan bir adamın hikâyesiyle, metropolde yaşayan yüz binlerce insanın görünmez yalnızlığı arasında nasıl bir bağ olabilir? Robinson ile modern kentli yalnızlığı arasında bir bağlantı var mı? Yalnız olmakla yalnız hissetmek aynı şey mi? Robinson’un ıssız adadaki sessizliğiyle bizim kentte yaşadığımız gürültülü izolasyonun farkı ne?
Bu bölümde yalnızlığın dönüştürücü ve yıkıcı yüzlerini karşılaştırarak, biraz da kentli bireyin kendi sesini duyma korkusunu konuşuyorum. Günlük tutmanın zamanla zihinsel bir pusulaya dönüşmesi, nesnelerle kurduğumuz bağların değer üretimiyle ilişkisi, ilişkilerin sayısı arttıkça içeriğinin nasıl yüzeyselleştiği üzerine atıp tutuyorum.
Bahsi Geçenler:
📚 Daniel Defoe – Robinson Crusoe
🎨 Edvard Hopper – Nighthawks
📖 Georg Simmel – Metropol ve Zihinsel Yaşam
🇯🇵 Hikikomori kavramı
📚 Italo Calvino – Bir Kış Gecesi Eğer Bir Yolcu
#türkçepodcast
📌 Ben Feyza. Bana yazabilirsiniz:
Bu podcast bölümünde Julia Cameron’ın Sanatçının Yolu (The Artist's Way) kitabını ve yaratıcılık geliştirme yöntemlerini konuşuyorum. Sabah sayfaları nedir, nasıl uygulanır? Sanatçı buluşması ne demektir ve gerçekten işe yarar mı? Mükemmeliyetçilik, üretkenlik, acıyla ve başarısızlıkla baş etme, yaratıcı tıkanıklık… Nedir bunlar?
Yaratıcı olmanın sadece sanatçılara ait olmadığını; yazmak, çizmek, düşünmek, üretmek isteyen herkes için uygulanabilir bir süreç olduğunu biliyor musunuz? Gölge sanatçı nedir, neden çoğumuz kendi potansiyelimizden kaçarız ve bunu nasıl dönüştürebiliriz? Üretmek; bazen bir podcast kaydetmek, bazen deftere düşüncelerini yazmak, bazen de yalnız başına sahilde yürümekle başlıyor.
Sanatçının Yolu kitabından alıntılar, kişisel deneyimlerim ve yaratıcı süreçte yaşanan gerçek problemler üzerine dürüst ve pratik bir sohbet. Yaratıcı üretim, sabah sayfaları, üretkenlik ve yaratıcı disiplin üzerine düşünen herkes için.
#türkçepodcast
📌 Ben Feyza. Bana yazabilirsiniz:
Bahsi Geçenler:
Sanatçının Yolu – Julia Cameron
Ikigai – Francesc Miralles & Héctor García
Koşmasaydım Yazamazdım – Haruki Murakami
Gece Yarısı Kütüphanesi – Matt Haig
And Just Like That – HBO Dizisi
"Happy place" namı diğer "mutlu yer" nedir? Mutlu yer diye bir şey gerçekten var mı? Kendimizi bazı yerlerde neden daha iyi hissederiz? Mutlu yer dediğimiz şey gerçekten bir mekân mı, yoksa bir zaman dilimi mi? Bizi iyileştiren bir dış dünya mı, yoksa içimizde bulduğumuz bir yankı mı? Bu bölümde mekan bağlanması (place attachment) ve mutlu yer kavramı üzerine konuşuyor, Turunç tatili deneyiminden Küçükyalı balıkçısına, nostaljiden kaçış isteğine uzanan aidiyet, kimlik ve yer ilişkisi üzerine sesli düşünüyorum.
Senin “mutlu yerin” neresi?
#türkçepodcast
📌 Ben Feyza. Bana yazabilirsiniz:
Bahsi Geçenler:
- Place attachment (mekan bağlanması) teorisi
- Tezer Özlü, Kalanlar, YKY, s. 29
Bu bölümde, çoğumuzun ismini ilk kez duyduğu ama hissini yıllardır tanıdığı bir kavramdan bahsediyorum: liminal mekânlar. Ne tam olarak başladığımız yerdeyiz, ne de vardığımız yerde. Bir duraktan diğerine geçerken yaşadığımız o belirsiz, silik ve geçici hisler… Geçmişle gelecek arasına sıkışmış bir zaman dilimi gibi; havaalanları, metro istasyonları, otel koridorları, boş sınıflar, alışveriş merkezleri… Hepsi hafızamızın bir köşesinde yer etmiş, tanıdık ama tuhaf hisler uyandıran bu “geçiş” alanları.
Liminal mekânlar sadece fiziksel olmayabilir; bazen bir karar veremeyişin, bir yerleşemeyişin, bir aidiyet eksikliğinin mekânıdırlar. Hayatın olağan akışı içinde, fark etmeden defalarca geçtiğimiz bu boşlukları konuşmak istedim. Belki de çoğumuzun ruh hâliyle iç içe geçmiş bu "arada kalmışlık" hissi, aslında sessiz ortaklığımızdır.
Bu bölümde liminal mekânlar nedir, neden bu kadar tanıdık gelir, neden bazı mekânlar bizde tuhaf bir nostalji duygusu yaratır, tüm bunları kendi deneyimlerim ve çağrışımlarım eşliğinde anlatıyorum. Bir yere ait olamamanın, yönsüzlüğün, ama aynı zamanda yeniden başlama ihtimalinin iç içe geçtiği bu kavram üzerine birlikte düşünelim.
📌 Ben Feyza. Bana yazabilirsiniz:
Bahsi Geçenler:
Filmler:
Kitaplar:
Diğer:
#liminalmekanlar #liminal #türkçepodcast #kültürsanat
Bu bölümde "daha adil bir ülkede yaşama isteği" üzerine konuşuyorum. Hepimizin aklında zaman zaman beliren o soru: “Gitmeli miyim?” Peki neden çoğu zaman sadece düşünüyor ama harekete geçemiyoruz? Köklerimiz, korkularımız, alışkanlıklarımız ve bir de baskıcı düzenin içimize işleyen sessizliği, çaresizliği...
Göç fikrinin ağırlığıyla beraber, bir yere ait olma arzusu arasında kalmış duygular üzerine düşünürken; Agota Kristof’un mülteci olmanın ağırlığını anlatan satırlarına, Olivia Ruiz’in “Renkli Çekmeceli Şifonyer” kitabındaki göç hikâyesine uğruyoruz. “Okumaz Yazmaz” üzerinden aidiyetsizlikle yüzleşiyoruz.
#türkçepodcast
📌 Ben Feyza. Bana yazabilirsiniz:
Bahsi Geçenler:
Agota Kristof, Okumaz Yazmaz, Can Yayınları.
Olivia Ruiz, Renkli Çekmeceli Şifonyer (La commode aux tiroirs de couleurs), Pasaj Yayınları.
Nuri Bilge Ceylan, Kış Uykusu (2014).
Chiharu Shiota, “Dünyalar Arasında”, İstanbul Modern
Dizi: The Time It Takes (Netflix)
Bu bölümde nostaljinin modern hayatımızdaki yerini, Marcel Proust'un "Kayıp Zamanın İzinde" eserindeki madlen kurabiyesinden yola çıkarak, Feriköy Antika Pazarı'ndan edinilen el işi örtüye uzanan bir yolculukla inceliyoruz. Neden plaklar, polaroid fotoğraf makineleri yeniden popülerleşiyor? Hız çağında yaşayan modern insanın geçmişe özlemi ve nostalji ekonomisinin yükselişi hakkında ileri geri konuşuyoruz.
Her bölümde olduğu gibi, bu yolculukta da sizinle birlikte düşünmek, hatırlamak ve hayatı biraz anlamlandırmak için buradayım.
Ben Feyza. Bana yazabilirsiniz:
Bahsi Geçenler
Referanslar:
- Nostalgia - Past, Present, and Future.- https://www.researchgate.net/publication/313213209_Nostalgia_past_present_and_future
The Comfort of Childhood Media During Lockdown
Why We Reach for Nostalgia in Times of Crisis
Başarı ve başarısızlık… Gerçekten bizim düşündüğümüz kadar keskin çizgilere mi sahip? Bu bölümde, başarı algımızı sorguluyor, yaşadıklarımızı hangi gözle değerlendirdiğimizi konuşuyoruz. Kendimize haksızlık mı ediyoruz, yoksa gerçekten yeterince iyi değil miyiz?
Bu bölümde kendi iç sesimize biraz daha yakından bakıyoruz. 🎙️ Ayrıca konuyla bağlantılı olarak 8. bölüme bakabilirsiniz #türkçepodcast
📌 Ben Feyza. Bana yazabilirsiniz:
Bahsi Geçenler:
Hayat belirsizliklerle dolu. Kaygılar, belirsizlikler ve korkular bizi geri çekmeye çalışırken, bazı insanlar tutkularını kullanarak bunlara meydan okuyor. Edith Piaf, müziğini sadece bir sanat aracı olarak değil, aynı zamanda hayatta kalmanın bir yolu olarak gördü. Acıları ve kayıpları, şarkılarında yankılanan bir güce dönüştü.
Bu bölümde, Edith Piaf’ın hayatı, tutkusu ve mücadelesi üzerinden kaygının insan üzerindeki etkisini konuşuyoruz. Acıyı sanata dönüştürmek, sanatın iyileştirici gücü ve tutkunun kaygıyı nasıl yendiği üzerine düşünüyoruz. Piaf’ın hikayesi, hayatı anlamlandırmak ve kendini yeniden yaratmak üzerine bize çok şey söylüyor. Kendi hayatımızda korkularımızın sesini kısmak ve tutkularımıza yer açmak mümkün mü?
Ben Feyza. Bana yazabilirsiniz:
Bahsi Geçenler:
İnsanın Anlam Arayışı, Viktor Emil Frankl
Rahatlama Kitabı, Matt Haig
La vie en rose filmi (Original title: La Môme)
Kaynakça:
https://magazine.columbia.edu/article/book-review-no-regrets-life-edith-piaf
Bu bölümde yazma eyleminden, günlükler, ajandalar tutmaktan ve bunların iyileştirici gücünden bahsediyoruz. Neden yazarız? Bu basit bir iç dökme midir? Hayatta bir iz bırakma çabası mı?
Band of Brothers dizisinden, Anne Frank'ın hatıra defterine, Kafka'nın günlüklerinin izinsiz yayımlanmasından, Orhan Pamuk'a yazma eyleminin farklı boyutlarından konuşalım.
Ben Feyza. Bana yazabilirsiniz:
Ben Feyza. İnsanları izlemek ve hayatlarını hayal etmek en büyük hobilerimden biridir. Ben böyle uzaktan bakıp, insanlar hakkında hikayeler uydururken, herkesin birbiri hakkında bir yargısı olduğu gerçeğini düşündüm.
İnsanların bizim hakkımızda ne düşündüğünü neden önemsiyoruz? Oysa hepsi böyle anlık hikayelerdir belki de. İki güne hatta birkaç dakikaya unutulacak şeylerdir.
Bahsettiğim yazı:
https://hbr.org/2019/05/how-to-stop-worrying-about-what-other-people-think-of-you
Bahsettiğim Kitaplar:
Olanı Biteni Kaçırma Keyfi, Svend Brinkmann.
Iza’nın Şarkısı, Magda Szabo.
Dorian Gray’in Portresi, Oscar Wilde.
Great Gatsby, F. Scott Fitzgerald.
Film: Black Swan
Kendi ilgi alanımla ilgilenen insanlarla bir araya geldikçe kendimi daha iyi hissettiğimi fark ettim. Sonra şunu sordum, insan neden bir gruba ait olmak istiyor, neden böyle bir arzumuz var, neden bir grubun bir parçası olduğumuzda kendimizi daha iyi hissediyoruz?
Bu bölümde ait olma hissi, ihtiyacı ve topluluklar üzerine konuşuyoruz.
Neden kendimizi belirli grupların içinde daha huzurlu hissederiz?
İnsan, "Ben oldum, yerimi buldum," diyebilir mi?
Ait olma arayışı bir sonuca ulaşır mı, yoksa sonsuz bir döngü müdür?
TED KONUŞMALARI:
Bugün, değişimden bahsedeceğiz. Değişimden neden korkuyoruz? Kendi kendimizi sabote ediyor olabilir miyiz?
Ben Feyza. Bana yazarsanız çok mutlu olurum.
Bahsi Geçenler:
Merhaba! Hayatın Olağan Akışı'nın beşinci bölümünde, tüketim toplumunu ve seçimlerimizin gerçekten ne kadar "bize ait" olduğunu sorguluyoruz. Alışveriş alışkanlıklarımızdan Netflix önerilerine, sosyal medya algoritmalarından bilinçli tüketim kampanyalarına kadar geniş bir perspektifte, hem bireysel hem de toplumsal tüketim dinamiklerini ele alıyoruz.
Dinlediğiniz ve desteklediğiniz için teşekkürler! Yorumlarınızı ve önerilerinizi bana yazabilirsiniz:
• hayatinolaganakisipodcast@gmail.com
• Instagram : hayatinolaganakisipodcast
Bahsi Geçen Kitaplar & Kaynaklar:
1. Jean Baudrillard - Tüketim Toplumu
2. Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
3. Alain de Botton - Statü Endişesi
4. Jean-Jacques Rousseau - Toplum Sözleşmesi & Eşitsizliğin Kökeni
5. Aysel ERSÖZ, “Kuramdan Distopik Topluma Tüketim Olgusu: Cesur Yeni Dünya Romanının Düşündürdükleri” Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi 27/2: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2141930
6. Cognitive Liberation (Bilişsel Özgürlük) hakkında bkz. https://www.researchgate.net/publication/319338717_Cognitive_Liberation#:~:text=...-,Cognitive%20liberation%20is%20the%20notion%20that%20when%20people%20feel%20as,collective%20action%20will%20not%20occur.
7. Inside the Netflix Algorithm: AI’s Role in Personalizing User Experience : https://stratoflow.com/how-netflix-recommendation-system-works/
8. Bölüm sonu kısa öyküsü: Ferit EDGÜ - Yolda.
Farkındalık Kampanyaları ve Eğitim Programları:
- Minimalizm Hareketi: https://www.theminimalists.com (Ayrıca Netflix’te belgeseli mevcut)
- Love Food Hate Waste: Gıda israfını azaltmayı hedefleyen bir kampanya. https://www.lovefoodhatewaste.com
- Buy Nothing Day: Bir gün boyunca hiçbir şey satın almama hareketi. https://www.adbusters.org
- Foodwise programı: https://www.foodwise.com.au
"Ne çok şey geçti başımdan. Üzüldüm, mutlu oldum, aşık oldum, gezdim, haksızlığa uğradım, işimi iyi yapmanın verdiği tatmini yaşadım, kalbim kırıldı, bazı günler çok büyük bir hayal kırıklığıydı bazı günler ise akşamına kutlamaya değer bir şeyler vardı. Hayat inişleri çıkışlarıyla bizim hayatımız o yüzden bence hayatı bize zehir eden de hayatı bize verilmiş bir hediye olarak hissettiren şey de küçük ayrıntılarda gizli. Şimdi size birazcık küçük şeylerin hayatı ne kadar çok etkilediğinden bahsetmek istiyorum. Ben Feyza. Burası hayatın olağan akışı. Hadi başlayalım."
Bu bölümde küçük şeylerin hayatımızı nasılm etkilediğinden bahsediyorum. Yer yer küçük şeyleden zevk almayı, yer yer küçük şeylerin bizi olumsuz etkilemesinden kaçınmayı konuşacağız.
Bana yazabilirsiniz:
Bu bölümde en sevdiğim dizilerden biri olan Mad Men’den bahsediyoruz. Peki ama Mad Men gerçekten feminist bir dizi mi? Gelin birlikte düşünelim, Mad Men'in kadınlara dar gelen dünyasına tekrar bakalım.
Bana yazabilirsiniz:
Beni hasta eden kitaplar listesine üst sıralardan giriş yapan Sevgili Arsız Ölüm ve 20 yaşındayken okuduğum Yüzyıllık Yalnızlık'tan bana kalanlarla biraz haddimi aştığım bir bölüm.
Evet. Ben Feyza.
Bahsi geçen yüksek lisans tezi için tıklayın.
Sevgili Arsız Ölüm’ün tiyatro oluşu röportaj için tıklayın.
Bana yazabilirsiniz:
Merhaba, ben Feyza.
Hayatımın olağan akışı dışında bir şey yapmaya karar verdim. Yaşadıklarımdan, izlediklerimden, okuduklarımdan, yolda karşılaştığım uçan kuştan yola çıkıp hayatı anlamlandırmaya çalışıyorum. Burada bazen düşünce akışımı paylaşacağım, bazen okuduğum bir kitaptan, izlediğim bir oyundan bahsedececeğim. Bu podcast, hayatı parçalara ayırıp her köşesini birlikte keşfedeceğimiz bir yolculuk olsun istiyorum. Birlikte hayatın akışında kaybolmamaya çalışacağız.
Hazırsanız, "Hayatın Olağan Akışı" başlıyor!
Bana yazabilirsiniz: