897’de Roma’da ölü bir papa yargılandı. Ama asıl soru şu: İnsan aklı mı, yoksa iktidarın deliliği mi cezalandırıldı? Tarihin en tuhaf mahkemesine ve günümüzün dijital “yargı salonlarına” bakıyoruz.
Abartılı düğünlerden, tüketim çılgınlıklarına kadar hayat büyük bir sahne. Absürt tiyatro devam ediyor; meşguliyet, gösteriş ve kabulleniş. Peki biz gerçekten kendi rolümüzü seçiyor muyuz? Yoksa sadece başkasının yazdığı oyunda figüranlığa devam mı ediyoruz?
Sosyal medyada gördüğümüz o kusursuz profiller, filtreli mutluluklar ve her anı "story" olan hayatlar... Gerçek mi, kurgu mu?
Bu bölümde, dijital kimliğimiz ile gerçek benliğimiz arasındaki uçurumu masaya yatırıyoruz. Paylaşma baskısı, beğeni bağımlılığı ve sürekli bir kıyaslama döngüsünün ruh sağlığımızı nasıl etkilediğini konuşacağız. Sosyal medyanın perdesini aralayıp, profilin arkasındaki gerçek insanı, gerçek duyguları ve gerçek bağlantıları aramaya çıkıyoruz.
Gerçekten "bağlı" mıyız, yoksa sadece "online" mı?
Dinle ve kendi dijital alışkanlıklarını sorgula.
Yazı Tura’nın ilk bölümünde, zihnin akışına kapılıp en temel felsefi sorulardan birini masaya yatırıyoruz: Özgür irade gerçek mi, yoksa beynimizin bize oynadığı büyük bir illüzyon mu?
Bir seçim yaparken gerçekten kontrol bizde mi, yoksa kader dediğimiz şey bilimsel bir determinizmden mi ibaret? Karar verme anlarını, küçük tercihlerden hayati değişikliklere yol açan dönüm noktalarına kadar sorguluyoruz.
Biz bu konuda net bir cevap vermiyoruz; sadece aklımızdaki tüm soruları ortaya koyuyoruz.
Peki sen ne düşünüyorsun? Yorumlarda bizimle paylaş!”