Mutluluk gerçekten yaşadığımız anda mı saklı, yoksa sadece hatırladığımızda mı var oluyor? Bu bölümde “deneyimleyen ben” ile “hatırlayan ben” arasındaki görünmez çatışmayı inceliyoruz. Beynimizin bize sunduğu sahte dengeyi, mutluluk ekonomisinin nasıl yönettiğini ve anı yaşarken bile neden çoğu zaman tatmin olamadığımızı konuşuyoruz. Bilim, psikoloji ve biraz da felsefeyle: sahte mutluluk döngüsünden çıkmanın yollarını arıyoruz.
Kendi mutluluk ekonomini yönetmeye hazır mısın?
Instagram: @podcastinyenidelisi
Antik uygarlıklardan bugünün dijital dünyasına kadar, “göz” sembolü hep hayatımızın merkezindeydi. Mısır’ın Ra Gözünden, Anadolu’nun nazar boncuğuna; koruyan bir simge mi, yoksa gözetleyen bir güç mü? Bu bölümde, tanrıların gözünden insanların korkularına uzanan sembolik bir yolculuğa çıkıyoruz.
Instagram: @podcastinyenidelisi
Sevilmediğini düşünmek, çoğu zaman hayatın bize oynadığı bir oyun değil; zihnimizin kendi kendine kurduğu bir tuzaktır. Çocuklukta yaşanan eleştiriler, ihmal ya da görülmeme duygusu; yetişkinlikte “ben değersizim” inancına dönüşebilir. İşte bu yüzden sürekli seçilme arzusu duyar, onay bekler, ilişkilerimizde şüphe ve güvensizlikle boğuşuruz.
Bu bölümde, sevilmezlik inancının köklerine iniyor, aidiyet ihtiyacımızı ve seçilme arzusunun psikolojik yanlarını konuşuyoruz. Ve en önemlisi: Zihnin kurduğu bu oyundan nasıl özgürleşebileceğimizi tartışıyoruz.
Instagram: @podcastinyenidelisi
Leonardo da Vinci’nin Vitruvius Adamı, sadece insan bedeninin ölçülerini değil, evrenin düzenini de anlatıyor. Peki kare ve çemberin bu ezoterik uyumu, tasavvufun insan anlayışıyla nasıl buluşuyor? Bu bölümde Batı’nın çizgileriyle Doğu’nun nefesini yan yana getiriyor, insanın kozmosla kurduğu kadim bağa farklı bir çerçeveden bakıyoruz!
Instagram: @podcastinyenidelisi
Her gün aynı şeyleri yapıyor gibi hissediyor musun? Çabalıyoruz, uğraşıyoruz, bazen her şey yeniden başa dönüyor… Peki bu kısır döngünün içinde gerçekten boşuna mı yaşıyoruz? Bu bölümde Sisifos’un mitinden ve Camus’nün ‘Sisifos’u mutlu hayal etmek gerekir’ sözünden yola çıkarak, kendi hayatımızdaki bitmeyen döngülere bakıyoruz. Belki de cevabı taşı yokuş yukarı iterken bulacağız.
Instagram: @podcastinyenidelisi
Daha önce Gılgamış Destanı’nı anlatırken Tufan efsanesine değinmiştik. Ama bu kez, bildiklerimizin ötesine geçiyoruz. Nuh’un Gemisi ya da Mezopotamya anlatıları değil; bu defa Türk mitolojisinin derinliklerindeki Tufan hikâyelerini keşfe çıkıyoruz. Tengri’nin öfkesiyle gelen büyük sular, yok oluş ve yeniden doğuş… Atalarımızın unutulmuş tufan efsaneleri bize hangi sırları fısıldıyor?
Instagram: @podcastinyenidelisi
Hepimizin adını bildiği bir roman var: Don Kişot. Ama çok azımız şunu biliyoruz: Onun yazarı Cervantes, bir dönem Türk korsanlarının elinde esirdi. Evet, yanlış duymadınız. 1500’lerin sonunda Akdeniz’de dolaşırken Osmanlı topraklarında korsanlar tarafından yakalanıyor ve tam beş yıl, ilk başta Cezayir'de, sonrasında ise İstanbul'da tutsak edildiği rivayet ediliyor.
Peki bu yıllar onda ne bıraktı dersiniz? Belki de Don Kişot’un o inatçı hayalleri, imkânsıza koşan o çılgın ruhu, Cervantes’in esaret günlerinde filizlendi. Düşünün, zincirler içindeyken bile kafanızda özgür bir şövalye yaratıyorsunuz. İşte bu yüzden Don Kişot sadece bir roman kahramanı değil, aynı zamanda bir direniş sembolü.
Instagram: @podcastinyenidelisi
Binlerce yıldır farklı kültürlerde, farklı isimlerle karşımıza çıkan Hayat Ağacı, sadece mitolojik bir sembol değil; aynı zamanda insanın varoluşunu, evrenle bağını ve sonsuzluk arayışını anlatan kadim bir şifre. Bu bölümde Mezopotamya’dan İskandinav mitlerine, Orta Asya şamanlarından kutsal kitaplara uzanan bir yolculuğa çıkıyor, Hayat Ağacı’nın gizemli köklerini ve dallarını araştırıyoruz.
Instagram: @podcastinyenidelisi
Bazen zihnimizde beliren düşünceler, davetsiz misafirler gibi hayatımıza girer. Kimi zaman korkutucu, kimi zaman rahatsız edici bu düşünceler aslında biz değil, yalnızca zihnimizin oyunlarıdır. Peki bu karanlık misafirlerle nasıl yüzleşir, onlara nasıl kapı gösteririz? Bu bölümde zihnimizin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkıyor, istilacı düşüncelerle baş etmenin yollarını arıyoruz.
İnstagram: @podcastinyenidelisi
Zamanın ötesinden gelen iki kahraman…
Biri Bizans sınırlarında bir efsane, diğeri Anadolu’nun kalbinde bir destan.
Peki bu iki farklı dünyayı birbirine bağlayan gizli köprü ne?
Digenis Akritas’tan Battal Gazi’ye uzanan bu anlatıda, tarihsel belleğin izini sürüyor, kahramanlığın evrimini sinema perdesine kadar taşıyoruz.
Destanların gölgesinde kaybolmaya hazır mısın?
İnstagram: @podcastinyenidelisi
İncil’in Vahiy kitabında geçen dört atlıdan sonuncusu… Rengi solgun, sessizliği ürpertici. Yanında cehennemle gelir. Ama bu sadece fiziksel bir ölümün sembolü mü, yoksa bir medeniyetin, bir anlamın, bir çağın çöküşünün habercisi mi? Bu bölümde, “Solgun Atlı” metaforu üzerinden ölüm, çürüme, anlam kaybı ve modern insanın ruhsal krizine bir yolculuk yapıyoruz deliler.
İnstagram: @podcastinyenidelisi
Tanrıların bile doğmadığı bir zaman vardı…
Evren henüz karanlık, zaman ise nefessizdi.
Mitolojinin Kaos’u ile bilimin tekilliği aynı yerde buluşuyordu: Sözsüz, zamansız, şekilsiz bir başlangıçta.
Bu bölümde sizi Olimpos'tan önceye, Kaos ve Kozmos’un birlikte dans ettiği o ilk ana götürüyorum deliler. Big Bang'den Gaia'ya, bilimden mitolojiye uzanan bu yolculukta, evrenin sıfır noktasını keşfetmeye hazır mısınız?
İnstagram: @podcastinyenidelisi
İnstagram: @podcastinyenidelisi
Tatmin duygusunu neden hep bir adım geride hissediyoruz? Daha fazlasını isterken neleri kaybediyoruz? Bu bölümde, hedonik adaptasyonun karanlık yüzüne ve içimizdeki siyah atlıya doğru samimi bir yolculuğa çıkıyoruz.
İnstagram: @podcastinyenidelisi
Her medeniyet ona baktı. Onu kutsal saydı, rehber bildi, bazen bir tanrı gibi andı. Peki Sirius neden bu kadar önemliydi? Mitlerle, kutsal metinlerle, kadim astronomiyle örülü bu yıldız, sadece bir gökcismi mi… yoksa bilinç kapımızın kozmik anahtarı mı? Gelin, tarihin en parlak yıldızına birlikte bakalım deliler!
İnstagram: @podcastinyenidelisi
Mahşerin dört atlısından ikincisi, kırmızı atlı… Sadece savaş meydanlarında değil, kalbimizin en derinlerinde de dolaşıyor. Bu bölümde, çatışmanın görünen ve görünmeyen yüzlerini konuşuyoruz. Bastırılmış öfkenin, incinmiş egoların ve susturulmuş duyguların bizi nasıl iç savaşlara sürüklediğini…
Psikolojik araştırmalar, tarihsel semboller ve içsel farkındalık pratikleriyle dolu bu bölümde, kırmızı atlıyla yüzleşmeye cesaretin var mı?
İnstagram: @podcastinyenidelisi
Bu bölümde, mitolojinin büyüleyici katmanlarını modern psikolojiyle buluşturuyoruz deliler!
Ariadne’nin ipliğini tutmak ne zaman sevgidir, ne zaman bir kaçışa dönüşür?
Bağlanmak ile bağımlı olmak arasındaki o ince çizgide, kendi ilişkilerimize dair hangi farkındalıklar saklı?
Derin bir nefes alın ve hadi bu yolculuğa katılın!
Çünkü belki de asıl mesele, ipliği kimin tuttuğu değil…
Neden tuttuğudur.
İnstagram: @podcastinyenidelisi
Kıyametin Dört Atlısı'ndan ilki olan Beyaz Atlı, çoğu zaman zaferle, liderlikle ya da kurtarıcı bir figürle özdeşleştirilir. Ama ya aslında bizi fark etmeden teslim olmaya zorlayan, içimize sinsice işleyen bir sistemin simgesiyse?
Bu bölümde; gücünü sessizlikten alan, bizi gönüllü olarak boyun eğmeye iten Beyaz Atlı’nın modern yansımalarını konuşuyoruz. Medyada, ilişkilerde, iş yaşamında ya da toplumsal baskılarda... Hangi fetihler aslında savaşsız kazanılıyor? Ve biz, ne zaman gerçekten teslim olduk?
Instagram: @podcastinyenidelisi
Tarihte bazı kitaplar sadece okunmadı, yakıldı.
İskenderiye Kütüphanesi'nin alevlerinden modern distopyalara uzanan bu bölümde, düşüncenin neden tehdit sayıldığını, hangi kitapların susturulmak istendiğini ve neden hâlâ bazı sayfaların korku yarattığını konuşuyoruz sevgili deliler.
Peki bir kitap neden yakılır?
Ve daha önemlisi… bir fikir gerçekten yok olabilir mi?
İnstagram: @podcastinyenidelisi
Kendini En Son Ne Zaman Gördün?
Bir aynaya baktığında gerçekten neyi görüyorsun? Yüzünü mü, yoksa yıllardır inandığın bir yansımanın yankısını mı? Bu bölümde, mitolojik Narcissus’un hikâyesinden yola çıkıyor, kendilik algımızın nasıl şekillendiğini, neden bazen kendimizden bile kaçtığımızı konuşuyoruz.
Gerçek benliğimizle karşılaşmak cesaret ister.
Peki ya sen…
Kendine bakmaya hazır mısın?
Instagram: @podcastinyenidelisi