Postmoderniteyi hiç böyle güzel eleştirmemiştim. Biraz hızlı bir bölüm. Bu yapısal tercihin sebebi postmodernitenin hızına yetişebilmek. O açıdan bakarsak bölümün kendisi karşısında durduğu şeyin bir ürünü. Çünkü asıl karşısında durduğu bu olmayabilir.
Teorilerin yitimi bizi nereye götürür alternatif başlığımdı. Ama parçalanmış bilgilere gönderimde bulunan bir başlık daha çok içime sindi.
Bölüm 3.5 bölümden oluşuyor:
1) Filozofların kaypaklığı.
2) Tutarlı düşünce biçimleri.
3) Bütünselliğin yitimi ve demokrasi.
3.5) Modern batı ruhsalcılığı.
Çünkü filozoflar kaypak olmasaydı modern batı ruhsalcılığı popülerleşemezdi.
Afiyet.
Kader ve özgür irade hakkında bir bölüm. "Not mutually exclusive" de olabilirdi adı ama bu başlığı daha çok sevdim.
Biraz Kurt Vonnegut ve Douglas Adams etkisinde düşündüğüm şeyleri bu bölümde biraz romantik anlatasım tutmuş.
Bölümleri uzatacağım, bölümleri uzatacağım, bölümleri uzatacağım.
Afiyet olsun.
Sadece sesli dinleyenlere özel bölüm. Hani patreon özel yaparlar ya. Öyle gibi. Tek farkı bu kadar güzel bir içeriği yapmam için bana harçlık vermiyorsunuz. Hiç şey diyen de olmadı daha: “Aaa abi inanılmaz içerik gel de sana bi çay ısmarlayayım. “ Neyse, Hegel’in bile “Ben n’alaka” dediği bölüm afiyet.
Bu bölümde toplumsal hafızamızın derinlerine iniyoruz. Felsefenin en işlevsel olduğu yere, metaforun gücüne sığınıyoruz. Olanı, olmuşu, olacağı konuşuyoruz.
Afiyetle.
Tüm bir varoluşçuluk felsefesini günümüz çatışmalarıyla afiyetle dinlerken Kierkegaard, Nietzsche ve Camus’a selam vermeyi unutmayın. Bir de pazarlama temelli varoluşçuluk teorisini yazarsanız haber verin.
Zygmunt Bauman'ın sıvı kimlik teorisi üzerinden çağımızın nevrotik kişiliğine bakarken kendimle konuştuğum bu bölümde kişisel gelişim ve motivasyon anlatılarına saldırmanın haklı gururunu yaşıyorum.
Afiyet olsun.
Mutluluğu antik yunandan bugüne taşıdığım bir yolculuk yaptık. Platonlar, Epikürcüler, Aritotelesler, Kantlar yargılandı. Nietzsche ve Camus sentezlendi. Kişot kahraman ilan edildi. Olaysız dağılındı.
Afiyetle dinleyin.
Felsefe yenebilir mi? Platon'un mağarası ile Matrix aynı mı? Neo Sokrates mi? Yoksa Platon mu? Morpheus yeterince abartılmıyor. Kahin kim? Hegel ne alaka? Taksiden inemiyorum.
Afiyet olsun.
Neden bu kadar optimize? Neden bu kadar üretken? Neden bu kadar mindful? Neden bu kadar meal prep? Neden bu kadar felsefe?
Çağdaş özenin başka bir parodoksal sahnelenmesi ile yepyeni bir bölümden merhaba!
"Ben değişimden yanayım, ama sen değişme sevgilim."
Keyifli dinlemeler.
Stoacılık felsefenin dünya genelinde en popüler konusuymuş. Ben de böyle otuz saniyede falan onu anlattım popüler bir felsefeci olmak için. Geri kalan dakikalarda da güldüm. Streaming platformlarında tanıdığınız varsa benim senaryoyu satın size %15 komisyon vereyim. Dedem komisyoncuydu. Kimse burayı okumuyor dimi?
Bölümde cevap verilemeyen sorular:
- Adalet var mı?
- İyilik nedir?
- Evrensel ahlak yasasından sözedilebilir mi?
- Aristoteles olsa ne yapardı?
- Bir doktor işine geç kalsa da doktor olmaya devam edebilir mi?
Okuma önerileri:
Seneca, Öfke Üzerine, Biblos Yayınları
Immanuel Kant, Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi, Türkiye Felsefe Kurumu Yayınları
Çalışmanın anlamı ev almak, hayatın anlamı kutucukları doldurmak. Anksiyete loop'unda deney faresi gibi dönen herkes ve kimseye seslenirken Sokrates'in final sözlerini okumam gerekirdi.
İkigaiyi şablonlara sokanlar, bizi kendi zihnimize hapsedenler, özgürlüğün anlamıyla oynayanlar, tek çareciler, tek adamcılar, mutluluğu bir dağın üzerinde erişilmesi güç bir hazine gibi anlatanlar, hepsi aynı şeyi istiyor.
Verecek miyiz?
Not: Evet, 2.sezon görüntülü. Zor iş görüntü. Seste hayat daha rahat. Ama olsun, Mario gibi level atlayıp durmak bilincimizin bize bir latifesi neticede.
Bu bölüm bir sezon finali. Bir birinci kitabın sonu. Çağdaş özne bitti. Bay bay çağdaş özne. Çoğunluğun yüceltildiği bireyliğin övüldüğü özgürlüğün temsili olduğu bu yüzyılın başka konuları da var. Onlar kafamda birikirken olmuyor. Bakkalların deposu yoktur, marketlerin vardır.
Pavese’nin geçen alıntısı “Yaşama Uğraşı” isimli kitabından. Bendeki Can Yayınları baskısı. Sizdeki belki başkadır. Bu çevirisi güzel ama.
Demokrasinin kendisi hakkında düşünmek biraz tabu; biliyorum. Ama davet edildiniz bir kere, icabet etmemek de ayıp olur. Dimi?
Kokay gelsin.
Felsefenin en en en en en en sevilen konusu özgür irade ve onun yarattığı fetişizm üzerine ve taşınmak hakkında bir bölüm aynı anda olur muydu? Neden olmasındı. Ne de olsa ilkokul öğretmenimle yaptığım hayali konuşmada da dediğim gibi: "Evet."
Bu bölümde cevaplanamayan bazı sorular:
Özgür irade var mı?
İçe dönük olduğumuz için mi kararsızız yoksa istemek dışında hiçbir derdimiz olmadığı için mi?
İstemek ve olmak birbirine zıt mı?
İstemek ve ne istediğini bulmayı istemek işte bütün mesele bu mu?
Neden şımarığız?
Intro ve Outro müziği: *Ziv Grinberg: It's Fun Being a Cat
Sosyal medyayı eleştirmek bağnaz bir tutum mu? Kendimizi daha ne kadar kandıracağız? Dünya bir boğanın boynuzunda taşınan düz bir tepsi midir? Bunca soruyla yine sarmal bir döngüye girdiğimiz bu bölümde 2500 yıllık bir konuyu yeniden gündeme getirmedik. Çünkü ne yazık ki konu gündemden hiç düşmedi. Belki de öyle çok ilerlememişizdir he?
Bu bölümde cevaplanamayan bazı sorular:
Bu bölümde adı geçen filozoflar:
Konular ilginizi çektiyse, okunacak tek bir kitap var bu hafta:
Aforizmalar ve nasıl olunurlar çağında başlamak mümkün mü bilinmez ama Zenon'a göre ilerlemek pek de mümkün değil. Eğer siz de erteleyengillerdenseniz kendinize kendinizce bahaneler bulabileceğiniz yegane bir bölüm işte.
Bu bölümde sorulsaydı iyi olurdu bazı sorular:
- Neden başlayamıyoruz?
- Başlamakla bitirmenin ne alakası var?
- Aforizmalar başlamamızı engelliyor olabilir mi?
- Herkes her şeyin nasıl yapılacağını biliyor da biz niye bilmiyoruz?
- Albert Einstein da haksız çıkarsa biz ne yaparız?
- Nietzsche'nin babasının rahip olması felsefesini ne ölçüde etkilemiştir?
Bu bölümde adı geçen konular ve insanlar hakkında daha fazla fikir sahibi olmak isterseniz;
- F.Nietzsche, "Böyle Buyurdu Zerdüşt", Say Yayınları, 2023
- https://plato.stanford.edu/entries/paradox-zeno/
*Intro ve Outro şarkısı: "It's Fun Being a Cat - Ziv Grinberg"
Kahramanlar; süper ve süper olmayan kahramanlar. İzlediğim kahramanlar, okuduğum kahramanlar, yaşadığım kahramanlar. Onlar gibi olacağım derken kendime işkence ettiğim kahramanlar nasılsınız? Bu bölümde kendimizi idealize etmeye bırakmayı diledim. İnsan olmayı ve insan kalmayı; normal olmayı; çok da özel olmamayı diledim hepimiz adına. Mum da üfledim -hadi yine iyisiniz- .
Bu bölümde sorulmayan bazı sorular:
Kahraman olacaksın da ne olacak?
Kahraman sosyal bir varlık mıdır?
Kahramanın ontolojik statüsü nedir?
Kahraman bilinebilir mi?
Kahraman yenir mi?
Yeterince kahraman dersek aklımıza İzmir'in bir ilçesi veya Türkiye'nin bir ili gelir mi?
Bu bölümü sevdiyseniz şu diziyi ve filmi sırasıyla arka arkaya izleyebirsiniz.
1- The Bear - Disney+
2- Perfect Days - MUBİ
*Intro ve Outro şarkısı: "It's Fun Being a Cat - Ziv Grinberg"
Birey olmak, bir bilince sahip olmak ile istemek arasında bir ilişki var mı? Kant’ın epistemolojisinden çağdaş öznenin aşkın istencine uzanan bir düşünce akışı olan bu bölümde çok da kitaplardan konuşmuyorum. Biraz kişisel bir bölüm oldu. 2024’ün son bölümü çünkü. Malum herkes vision board yapıyor falan.
İyi seneler.
Bu bölümde cevaplanamayan bazı sorular:
Hepimiz birbirimizin müşterisi miyiz?
Kendi varoluşumuzun özünü keşfetmek mümkün müdür?
Kant doğup büyüdüğü şehri neden hiç terk etmemiş?
Bu bölümü sevdiyseniz şu kitabı okumak isteyebilirsiniz:
John Fante, 1933 Berbat Bir Yıldı, Parantez Yayınları
Immanuel Kant, şaka şaka gidip saf aklın kritiğini okumaya çalışmayın.
Son not: Buraya kadar açıklama okuyan varsa şunu da bilmeye hakkı var: “Bölümü hazırlarken ne istediğimi keşfettim.”
*Intro ve Outro şarkısı: "It's Fun Being a Cat - Ziv Grinberg"
Fakir oluğumuz için daha fazla para harcıyor olabilir miyiz? Evsizlerin felsefeyle ilgilenmeye hakkı var mıdır? Her şey salt ekonomik midir? Marx’ın hayaleti hala üzerimizde dolaşıyor mu? Ev alamazsak ne yapacağız? Çağdaş felsefenin en önemli görevlerinden biri de insanların ekonomik kaygılarını ateşlemekse -ki bence çağdaş felsefe görevsizdir- alın size mis gibi ateş. Ne demiş Ezhel: “Sen o ateşi yak” Olur abi, yakarız. Bu arada en büyük çağdaş filozofların çoğu şu anda İstanbul’da sarı araçlar kullanıyor. Bazılarıyla tanıştım.
Bu bölümde cevaplanamayan bazı sorular:
Her şey ekonomik midir?
Dopamin eksikliğini yaratan şey nedir?
Gençler neden lüks tüketime yöneliyor?
Felsefe lüks müdür?
Bu bölümde adı geçen filozoflar:
- Taksici abi, Marx
Konular ilginizi çektiyse bu bölümde okuma listesi yok. Ama şu kitap çok güzel belki okursunuz:
Henry David Thoreau, Yürümek, Can Yayınları, 2021
*Intro ve Outro şarkısı: "It's Fun Being a Cat - Ziv Grinberg"
Kilo alıp vermekten Spinoza'nın conatus kavramına, zeytin çekirdeğinden Tanrı'ya, Star Wars'dan sitcom gülme efektlerine uzanan bu bölümde insanın yaşar kalması için ihtiyaç duyduğu yegane şeyleri konuşmaya yelteniyoruz.
Her şeyin üzerimize geldiği, kollektif olarak buhrana sürüklendiğimiz bu dönemde bir "acil çıkış" kapısı conatus. Çıkarsanız haber edin.
May the force be with us all.
Bu bölümde cevaplanamayan bazı sorular:
- Tanrı var mı?
- Conatus nedir?
- Yaşar yaşar mı yaşamaz mı?
- 17. yüzyılda Spinoza'dan daha iyi bir düşünür var mı?
- Nietzsche neden baş belasıdır?
- Descartes neden pişman?
- Evrenden nasıl istemeliyiz?
Bu bölümde adı geçen filozoflar:
- Descartes, Spinoza, Nietzsche
Konular ilginizi çektiyse diye okuma listesi:
- Benedictus Spinoza, Ethica, Alfa Yayınları, 2024
-Steven Nadler, Spinoza'nın Etika'sı - Bir Giriş, Say Yayınları, 2021,
- Laurent Bove, Conatus'un Stratejisi, Otonom Yayıncılık, 2023,