Hiçbir işe odaklanamıyor, sürekli erteleyip kaygılanıyor musunuz? Belki de bu sadece tembellik değil, DEHB olabilir. Bu bölümde yetişkinlerde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğunu (DEHB) ele alıyor, dikkat dağınıklığı, unutkanlık, erteleme, iş hayatındaki zorluklar ve ilişkilerde yaşanan sorunları konuşuyoruz. Tüm bunları güncel bilimsel araştırmalar ışığında, samimi ve anlaşılır bir dille açıklıyoruz. DEHB’nin belirtilerini, hayatımıza etkilerini ve başa çıkma yöntemlerini paylaşarak merak ettiğiniz sorulara yanıt veriyoruz. Kısa ama dolu dolu bu bölümde hem bilimsel bilgiyi hem de pratik önerileri bulacaksınız. Eğer siz de ‘Acaba bende de mi var?’ diye düşündüyseniz, kulaklığınızı takın ve bu yolculukta kendinizi yalnız hissetmeyin.
Bilinç, insan zihninin en gizemli alanlarından biri olarak hem felsefenin hem de bilimin en zorlu sorularını karşımıza çıkarıyor; bir başkasının zihninde olmak nasıl bir şeydir, kırmızıyı hepimiz aynı mı görüyoruz, özgür irade sandığımız şey gerçekten bize mi ait yoksa beynimiz kararları bizden önce mi veriyor? Bu bölümde, çocuklukta kurduğumuz basit sorulardan Oliver Sacks’ın görsel agnozi vakasına, William James’in “bilinç ırmağı” metaforundan Chopin’in melodilerinde akan deneyimlere, Benjamin Libet’in özgür irade tartışmalarına uzanan geniş bir yolculuğa çıkıyoruz. Bilincin özünü oluşturan öznellik, qualia dediğimiz aktarılması imkânsız yaşantılar, gördüğümüz her şeyin anlam kazanma süreci ve karar alma mekanizmalarının sınırları bu yolculuğun merkezinde. “Biz Seni Anlıyoruz” podcast kanalında sizleri bekleyen bu bölüm, kendi zihninize bakarken aslında ne kadar büyük bir sırla yaşadığınızı hissettirecek.
Toplumsal cinsiyet, gündelik hayatımızın görünmez kurallarını sahneye çıkaran bir mercek. Çocuklukta verilen oyuncaklardan iş yerindeki terfilere, evdeki planlamadan liderlik beklentilerine uzanan izleri takip ediyoruz. West ve Zimmerman “yapılan cinsiyet” fikriyle rolleri açıyor; Eagly ve Wood toplumsal yapının iş bölümüne nasıl yön verdiğini anlatıyor; Buss evrimsel arka planı hatırlatıyor; Lorber eşitsizlik üretim mekanizmalarını gösteriyor; Glick ve Fiske düşmanca ve koruyucu cinsiyetçiliğin nasıl el ele yürüdüğünü açıklıyor. Kısa anlar ve somut sorularla ilerliyoruz: Evde görünmez emeği kim üstleniyor? Kararları kim veriyor? Övgü hangi davranışa, sıradanlık hangi sorumluluğa yazılıyor? 🎧 Biz Seni Anlıyoruz — Uzm. Klinik Psikolog İrem Koçak.
“Kötülük nerede başlar?” Günlük hayatta “aman canım” dediğimiz küçük ihlallerden, göz göre göre yapılan ağır haksızlıklara uzanan çizgiyi konuşuyoruz. Neden bazen görmezden geliriz? Kalabalıkta “nasıl olsa biri müdahale eder” diye niye susarız? Otoriteye boyun eğme, grup baskısı, empatiyi kaybetme gibi süreçler “sıradan insanı” nasıl değiştirir; planlı ve hesaplı “sıradışı kötülük” hangi kişilik örüntülerinden beslenir, örneklerle anlatıyorum. Beyin tarafında da basitçe şuna bakıyoruz: alarmı çalan sistemler (amigdala), frene basan kontrol mekanizmaları (ön beyin), ve “ödül–ceza” devreleri bu davranışları nasıl etkiliyor? Sonunda da günlük hayatta işe yarayan uyarı işaretlerini ve “seyirci kalmamak” için küçük ama etkili adımları paylaşıyorum.
İyi bir baba nasıl olur? Çocuklar babalarını hangi gözle görür? Baba, dünyayı tanıtan bir pencere midir yoksa ilk yasa, ilk sığınak mı? Bu bölümde babalık temasını psikanaliz ekseninde; geçmişten bugüne, antropolojik kökenlerinden günümüz aile dinamiklerine kadar iz sürerek ele alıyorum. Çocuklukta baba imgesinin nasıl kurulduğunu, “iyi baba” mitinin nereden beslendiğini ve modern babalığın dönüşen rollerini; anlaşılır, gündelik dile tercüme ederek anlatıyorum.
Ayrıca kabile toplumlarında baba kavramının nasıl ortaya çıktığını ve hangi değerlerle örüldüğünü, Totem ve Tabu gibi eserlerin sunduğu çerçeve eşliğinde tartışıyorum. Tüm bölüm, Bağlam Yayınları’nın Baharlık dizisindeki 48 baba temalı kitaptan altını çizdiğim notlar üzerine kurulu; kavramları teoriye boğmadan, doğrudan hayatın içinden örneklerle açıklıyorum.
Babalığı yalnızca bir otorite ya da rol değil; bağ kurma kapasitesi, sınır koyma becerisi ve dünyaya güvenli bir bakış kazandırma işlevi olarak yeniden düşünmek için davetlisiniz.
— Uzm. Klinik Psikolog İrem Koçak
Merhaba, ben İrem Koçak, klinik psikolog ve nörobilim uzmanıyım. Akademide ilerliyorum; günümün bir kısmı makale okumak, veri çözümlemek ve ders çalışmakla geçiyor. Kalanında ise bunları insanların günlük hayatına dokunacak şekilde anlatmaya çalışıyorum. Multidisipliner düşünüyorum: psikoloji, nörobilim, felsefe, sanat ve kültür… Hepsi aynı masada. Amacım, laboratuvardan ve kütüphaneden çıkan bilgiyi sade, sıcak ve işe yarar bir dille sana ulaştırmak.
Empati’nin bu ilk bölümü, heyecanını ve ufak kusurlarını saklamıyor. Seni de aramıza davet ediyorum.
Eğer bu bölüm sana iyi geldiyse, daha fazlası için takip etmeyi unutma. Yorum, soru ve önerilerini okumak beni gerçekten mutlu ediyor: Instagram’da @uzm.klinik.psikolog.irem_kocak hesabından bana yazabilir ve takip edebilirsin.
Birlikte öğrenelim, birlikte güçlenelim.
Biz Seni Anlıyoruz. Bilimin ışığıyla, insan sıcaklığıyla. Empati’ye hoş geldin.