Her bölüm bir sorudan doğar, bazen cevabını bulur, bazen de cevapsız kalmanın huzurunu…
Çünkü belki de Tanrı gerçekten susmaz belki sadece biz çok gürültü yapıyoruzdur.
instagram.com/t.sustuktansonrapodcast
İnanmak, bizi yaşamak için yücelten tek sebep midir? Neden ve neye inandığımızın hayatımızı nasıl şekillendirdiğini konuşuyoruz. Podcast'in bu bölümünde, inancın bir bilgelik kapısı mı, yoksa bizi daraltan bir labirent mi olduğunu tartışıyoruz.
Anahtar Kelimeler:
Yaşamak için inanmak
İnancın anlamı
İnanç ve yaşam
İnancın amacı
İnanmak ve iyi yaşamakİnanç ve bilgelik
İyinin bilgisi
Merhamet ve hoşgörü
Din ve felsefe
Varoluşun anlamı
“Ölüm, hayatın sonu değil; anlamın aynasıdır. Bu bölümde, ölümlülüğün insana kattığı korku, huzur ve ölümsüzlük arzusunu; Yusuf’un hikâyesi eşliğinde konuşuyoruz.”
Anahtar Kelimeler:
ölüm bilinci
ölümsüzlük arzusu
ölüm ve yaşam
sonsuzluk arayışı
ölüm korkusu
varoluş felsefesi
mezar taşı hikayesi
ölüm ve iman
şüphe ve inanç
ölümden sonra yaşam
ölüm üzerine düşünceler
Seneca sözleri
felsefi sohbet
teolojik bakış
hayatın anlamı
Bu bölümde evrenin yaratılış tarihine mitolojik öykülerle göz atıyoruz. Mitolojiler insanlık tarihinin yazılmış en güzel öyküleridir desem abartmış olmam diye düşünüyorum. Keyifle dinleyeceğinizi umut ediyorum.
Yararlandığım kaynak:
Mahir Şanlı - Evren, Yaratılış ve Köken Mitleri
Anahtar Kelimeler:
Mitoloji
Tanrı / Tanrılar
Yaratılış
Kozmogoni (evrenin doğuşu)
Teogoni (tanrıların doğuşu)
Kahramanlık
Ritüel
Kurban
Kutsal – Profan
Mit – Logos
Arketip
Öteki
Kaos – Kozmos
Destan
Tanrısal düzen
İnsan – Tanrı ilişkisi
Mitin işlevi
Efsane – Masal – Mit ayrımı
Ölümsüzlük
Doğaüstü
Sembol
İnanç sistemi
Kolektif bilinç
Ruh / Tin
Kader
Evrenin sessizliği… Bir boşluk mu, yoksa anlamını bizden saklayan bir düzen mi? Bu bölümde, insanın yüzyıllardır peşinde koştuğu sorulara gaye, nizam ve inayet kavramlarıyla yaklaşıyoruz. Dinler tarihi, felsefe ve varoluş düşüncesi ışığında, kaos ve düzenin nerede buluştuğunu, anlam arayışının neden vazgeçilmez olduğunu tartışıyoruz. Belki kesin cevaplar bulamayacağız, ama arayışın kendisi zaten yolculuğun en değerli kısmı…
Anahtar kelimeler: evren, felsefe, dinler tarihi, gaye, nizam, inayet, kaos, düzen, anlam arayışı, varoluş, metafizik
Bu bölümde “Din eğitimi zorunlu olmalı mı?” sorusunu masaya yatırıyoruz. Fıtrat kavramından insanın doğuştan getirdiği inanç potansiyeline, fenomenolojik din eğitiminden dinler arası anlayışa kadar pek çok yaklaşımı tartışıyoruz. Almanya, Fransa, İngiltere, Türkiye, İran ve Hindistan’dan örneklerle farklı ülkelerin din eğitimi modellerini inceliyor; zorunluluk ile özgürlük, inandırmak ile anlamak arasındaki gerilimi irdeliyoruz.
Bölümde sözünü ettiğim makaleler:
1-) Çelik, M. (2006). Almanya’da din eğitimi. Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 11(1), 107–126.
2-)Bilgin, N. (2019). Bazı Avrupa ülkelerinde din eğitimi uygulamaları ve Türkiye ile karşılaştırılması. Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 5(1), 127–142.
Bu bölümde, dinî çoğulculuk kavramı teolojik, felsefi ve sosyolojik yönleriyle ele alınıyor. John Hick’in yaklaşımından gelenekselci yorumlara, anonim Hristiyanlık’tan İslam düşüncesindeki Gazâlî modeline kadar farklı perspektiflerle “kurtuluş” anlayışı tartışılıyor. Dinî çoğulculuk ile dinî çeşitlilik arasındaki farklar açıklanıyor; hakikatin birden fazla tezahürü olabilir mi sorusu etrafında düşünsel bir yolculuğa çıkılıyor.
✍️ Bahsi geçen makale:
-Aslan, A. (1997). Dinler ve mutlak hakikat kavramı: John Hick ve Seyyid Hüseyin Nasr'la bir mülakat. İslam Araştırmaları Dergisi, (1), 175–188.
#dinlertarihi #din #toplum #kültür
Semavi dinlerin tarihsel serüveninde "öteki" nasıl tanımlandı? Dışlamak mı, kapsamak mı, yoksa birlikte yürümek mi? Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam'ın ötekiye dair yaklaşımını tarihsel, teolojik ve etik bağlamda incelediğimiz bu bölümde, dinler arası ilişkilerde dönüşen anlamlara ve bugünün dünyasında birlikte yaşamanın imkânlarına odaklanıyoruz.
“Öteki kim?” diye sorduğumuzda, aslında “Ben kimim?” diye fısıldar içimizden bir ses.
Bu bölümde, birlikte yaşamanın, farklılıklarla bir arada durmanın teolojik temellerini sorguluyorum. Öteki dediğimiz kim? Neden korkarız ondan? Ya da gerçekten korkmamız gereken şey öteki mi, yoksa onunla yüzleştiğimizde aynada gördüğümüz kendi suretimiz mi?
Kendimizi dünyanın merkezi sandığımız çocukluk günlerinden, Levinas’tan Mevlana’ya uzanan bir yolculuk bu. Dinlerin, kültürlerin ve inançların ötekiyle kurduğu ilişkiyi konuşuyoruz. Kimi zaman kurban edilen, kimi zaman kabul gören “öteki” ile bir arada yaşamanın mümkün olup olmadığını tartışıyoruz.
Hazırsan, kendi ötekine dürüstçe bakabileceğin bir bölüme davetlisin.
Bazen sorulan sorular o sorulara verilebilecek cevaplardan daha kıymetlidir. Bu podcast, cevapları bulmanın değil soruları aramanın daha kıymetli olduğu inancı ve anlayışıyla, kendi iç dünyamdan siz kıymetli dinleyicilere naçizane bir sesleniş olacaktır.