Biraz yaşayacaktık, biraz da gülecektik
Sonra ölüp gideceğiz zaten
Neden bu kadar ağır yaralar açıldı ki
Ruhumuzda?
Neden bu kadar kırgınlık birikti ki kalbimizde
Anlamadım, anlayamadım…
Keşke sen ben olsan; seni sevmenin
Ne kadar zor olduğun anlasan,
Keşke ben sen olsam; bu kadar
Sevilmenin tadını çıkarsam
Kendime aldığım küçük notlardan
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum..
Biraz kırgın..
Biraz da kirletti sensizlik beni!
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
“İyiyimler” yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni..
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
Benim derdim yeter bana banane!
Alıştım mı yokluğuna?
Vaz mı geçiyorum, varlığından?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem?
İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem..
Can Dündar'ın beni derinden etkileyen bence muhteşem "Keşke" adlı yazısını ufak tefek değişikliklerle, kendimce seslendirmeye çalıştım.
Bir GünApansız uyanırsan gecenin bir yerinde Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa Bil ki seni düşünüyorum Bir vapur yanaşırsa rıhtımına bin, acil Örtün karanlıkları masmavi denizlerde Ve dinle kalbimi bak nasıl çarpıyor nasıl O bütün özlemlerin koyulaştığı yerde Bil ki seni bekliyorum Bir sabah gün doğarken aç perdelerini, bak Sevinçle balkonuna konuyorsa martılar Kendini tadılmamış derin bir hazza bırak Dökülsün dudağından en umutlu şarkılar Bil ki seni istiyorum Gecelerden bir gece uyanırsan apansız Uzaklarda elemli, garip bir kuş öterse Bir ceylan ağlıyorsa dağlarda yapayalnız Ve bir gün kabrimde bir kara gül biterse Bil ki SENİ SEVİYORUM
Dışarıya yağmur
Yüreğime hasret
Fikrime sen
Nasıl yağıyorsunuz
Üçünüz birden bir bilsen
Yağmurdan kaçanlar ve yağmura koşanlar
Tam ortasında bu çelişkinin ben!
Gözyaşlarım yağmura karışıp düşer bir fidanın toprağına
Sonra boy verir sevdamın darağacına
Dışarıda çıldırasıya yağan yağmur
Islatamıyor caddeyi
Hasretinin yüreğimi
Fikrinin aklımı ıslattığı kadar
Bir yıldız tutarım gecenin karanlığında
Ne sen bunu bilirsin nede yıldızlar
Yıldızlar kadar uzak olsan da bana
Gökyüzü kadar büyüktür sevdam
Bu sevdanın mağdur kalacağını bilsem de
Ki Mağdur kalan sadece sevdam değil yüreğimde!
Yine de yüreğimde eksilmez umudun
Gökyüzü güneş yangını bir hisle sarsa da bedenimi
Hükümsüz bir sevdanın sanığıyım ben
Ama bilemezdim ki gözlerinde müebbet yiyeceğimi…
Hükümsüz sevdam, bırakma beni hasretinin kıyısında
Ya al götür beni derinliklerine ya da vurma dalgalarını üzerime
Artık anla ve dinle yüreğimi
Gitme benden uzağa
Uzadıkça hasretin
Buz tutar şu zavallı yüreğim .
Bazı sözler yüzyılların süzgeçinden geçerek gelip girmiştir hayatımıza. Her kelimesinde bir yaşanmışlık ve deneyimin izleri vardır. Başkalarının bu deneyimi bizi çoğu zaman hata yapmaktan kurtarır.
Baştan belliydi sonumuz ama
Ben seni yaşamak istedim
İnsan bir kere birine geç kalır
Ve bir daha kimse için acele etmez
50. Yaşıma özel olarak okuduğum, Türk edebiyatının sevilen isimlerinden biri olan Ümit Yaşar Oğuzcan'ın 50 Yaş şiirinin son 3 kıtası.
Dönüp gerilere bakıyorum, bir de kendime
Elli yıl geçmiş, ha gün, ha yarın derken
Değişen birşey yok, bir şaşkın benden başka
İşte aynı yol, aynı kapı, aynı merdiven..
Hani nerdeler? Kimi yitmiş, kimi gitmiş dostların
Bir ak saçlı anam kalmış yolumu bekleyen
Sabah-öğle-akşam . . . Hep o tekdüze yaşam
Ve kırılmış bir kalple yorulmuş bir beden..
İşte böyle geçti yıllar. bozbulanık
Ben sevdim, ben ağladım, başkalarıydı gülen
Ne zaman uzattıysam ellerimi, parçalandı
Mutluluk serseri bir mayındı denizlerimde yüzen...
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kâr sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...
Can YÜCEL
Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bir arkadaşımın postunda gördüğüm yazıyı seslendirdim.
Bunca zaman bana anlatmaya çalistigini,
Kendimi buldugumda anladim.
Herkesin mutlu olmak için baska bir yolu varmis
Kendi yolumu çizdigimde anladim..
Bir tek yasanarak ögrenilirmis; hayat, okuyarak,dinleyerek
degil.. Bildiklerini bana neden anlatmadigini, anladim..
Yüreginde ask olmadan geçen hergün kayipmis
Ask pesinden neden yalinayak kostugunu anladim..
Aci doruga ulastiginda gözyasi; gelmezmis gözlerden,
Neden hiç aglamadigini anladim..
Aglayani güldürebilmek, aglayanla aglamaktan daha degerliymis,
Gözyasimi kahkaya çevirdiginde anladim..
Bir insani herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdigi
acitabilirmis, Çok acittiginda anladim..
Fakat, hakedermis; sevilen onun için dökülen her damla
gözyasini, Gözyaslariyla birlikte sevinçler terkettiginde anladim..
Yalan söylememek degil, gerçegi gizlememekmis marifet,
Yüregini elime koydugunda anladim..
''Sana ihtiyacim var, gel!'' diyebilmekmis güçlü olmak,
Sana ''git'' dedigimde anladim..
Biri sana ''git'' dediginde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmis sevmek,
Git dediklerinde gittigimde anladim..
Sana sevgim simarik bir çocukmus, her düstügünde ziril ziril aglayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarildiginda anladim..
Özür dilemek degil, ''affet beni'' diye haykirmak istemekmis pisman olmak,
Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş
Sevgi dolu yüreklerde gurur olmazmış
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..
Ölürcesine isteyen beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi,
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..
Sevgi emekmiş;
Emek ise vazgeçemeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar
Sevmekmiş...
Evde sevdiğim şiirleri seslendirmeye çalışıyorum
Kendimce evde şiir denemeleri yapmaya çalışıyorum.