Acıyı bastırmak yerine dönüştürmek mümkün mü? Bu bölümde, duygusal acının nasıl üretime, sanata, yaratıcılığa dönüşebileceğini anlattım biraz. Freud’un "sublimasyon"undan Jung’un "gölge"sine, Frankl’ın "anlam arayışı"na kadar... Çünkü bazen iyileşmek, bir şey yapmaya cesaret etmekle başlar.
Instragram: @rutinlerdenhikayelerepodcast
8 yaşındaki Diley'in bugün 35 yaşındaki Diley'e sızışı ve hayatında büyük boşluklarla büyümek zorunda kalmış tüm çocuklara sarıldığım bir bölüm.
Canım kızım Misto'ya...
"Ne Zaman Geçecek?" İyileşmek düz bir çizgi değil ki; inişleri, durakları, sessiz anları var. Zihnin “geçti” derken kalbinin neden hâlâ “henüz değil” dediğini konuştuğum ve kendini toparlayamadığı için kendine yük olduğunu düşünen herkese sarıldığım bir bölüm.
Bölüm özetini şu cümleyle yapmak isterim: “Zaman, doğru insanı getirmekle meşgul; biz de o insanla karşılaştığımızda hazır olmakla.” Yani biraz söz konusu kişiden ziyade, bu süreçte kendi payımıza düşenlerden bahsettiğim bir bölüm.
Instagram: @rutinlerdenhikayelerepodcast
İçimizdeki sabotajcıyı besleyen eylemlerimiz, "alarmı ertelemekten" çok daha fazlası bence. 20 yıldır her konuda kendini sabote etmiş biri olarak, 14 dakikada neden-sonuç-çözüm ilişkisini anlattığıma inandığım bölüm.
Eckhart Tolle’nin "Şimdi’nin Gücü" kitabından aldığım ilhamla, huzuru neden bulamadığımızı, sürekli geleceğe koşarken şimdiyi nasıl kaçırdığımızı ve teslimiyetin aslında pasiflik değil, bilgelik olduğuna dair içsel bir monolog.
Beni Instagram'dan takip edin: @rutinlerdenhikayelerepodcast
Bu bölüm biraz ağır ama en gerçek sorulardan birini sordum: Son gününü kiminle geçirmek isterdin? Kaçırdığımız anlar, ertelenen sarılmalar, suskunlukların bedeli… Ve belki de bugünden itibaren değiştirebileceğimiz şeyler üzerine...
Hep aynı döngüleri yaşıyormuş gibi hissedenler için aydınlatıcı bir bölüm. Bu bölümde kurban, kurtarıcı ve zorba rollerinin hayatımızda nasıl tekrarlandığını, ilişkilerde bizi nasıl sıkıştırdığını ve bu oyundan nasıl çıkabileceğimiz üzerine biraz bir şeyler anlattım.
Klişe jestlerin ötesine gecip, gerçek sevginin nasıl anlaşılacağı üzerine bir bölüm.
Gerçek iyileşme nedir, modern dünyanın sahte iyileşme trendleri ve bunların neden bu kadar cazip olduğu üzerine bir bölüm...
İyi insan imajı çizen ama eylemde tutarlı olmayan kişilerin davranışlarının arkasındaki bazı psikolojik örüntüler, güven travması ve her şeye rağmen kalbini sevgiye açmak üzerine oldukça sert bir bölüm!
Hepimizin çevresinde her şeyin üstesinden gelen biri vardır. En zor zamanlarda bile ayakta kalan. Herkes dağılırken “hallederiz” diyen. O kişi bazen bizizdir. Bazen de kendimizi öyle olmaya mecbur hissederiz. Çünkü güçlü olmak çok yüceltilmiş bir rol günümüzde...
Aşk acısını tarif etmek çok zor. Ne diyebilirim, kalbinin orta yerinde bir yara. Aşk acısı sadece bir duygusal travma değil, bir sinir sistemi çöküşüdür. Ama bölümün özeti: aşk acısı... geçer.
Bugün bir şeyi tamamen bırakmasan da… belki ilk kez onun seni ne kadar yorduğunu kabul edersin. Ve belki ilk kez, kendine “hak ettiğim şey bu değil” dersin. İşte o zaman değişim başlar.
Bu bölümde, değişen kimliklerimizi, artık bize uymayan rollerimizi ve içten içe şekillenmeye çalışan “yeni beni” konuşuyoruz. Kendini kaybettiğini düşünen, ama aslında dönüşen herkese bir hatırlatma: Belki de kim olduğunu unutmadın, sadece yeniden tanımlıyorsun.
Hiçbir şey yapamama hâli... Tembellik mi, tükenmişlik mi?
Bu bölümde modern hayatın görünmeyen yüklerini, üretkenlik baskısını ve harekete geçemediğimiz günlerin ardındaki gerçek nedenlerden bahsettim.
Üzerine çok da konuşmaya gerek olmayan bir bölüm...
Rutin nedir? Ritüel ne değildir? Rutin neden güvende hissettirir? Rutinler ne zaman boğar? Ritüellerin hafızası... Hayatımızı yöneten ama çoğu zaman görmediğimiz küçük tekrarların bizi nasıl şekillendirdiği üzerine bir bölüm.
"Her şeyin hızlandığı bir çağda, yavaşlamak devrimdir. "
Hoş geldin. Burası Rutinlerden Hikayelere. Bu bölümde, neden yavaşlamak bir cesaret işi biraz bundan bahsettim.