
Daha önce, icmâlen yeryüzü mirasçılarının vasıflarına işaret etmiştik. Şimdi o hususları biraz daha açarak netleştirmek istiyoruz.
1. Mirasçının birinci vasfı, kâmil imandır.
2. Mirasçının ikinci vasfı, yeniden dirilişin en önemli iksiri sayılan aşktır.
3. Mirasçının üçüncü vasfı; akıl, mantık ve şuur üçlüsüyle ilme yönelmek olacaktır.
4. Mirasçının dördüncü vasfı; onun, kâinat, insan ve hayat mülâhazalarını bir kere daha gözden geçirip yanlış ve doğrularını kritik etmesidir.
5. Mirasçının beşinci vasfı; onun hür düşünebilmesi ve düşünce hürriyetine saygılı olması şeklinde hulâsa edilebilir.
6. Vâkıa eskiden bu büyük işler ferdî dehâlarla temsil ediliyordu.. ne var ki, her şeyin olabildiğince teferruata açıldığı ve ferd-i ferîdlerin dahi altından kalkamayacağı bir hâl aldığı günümüzde, artık dehânın yerini de şahs-ı mânevî, meşveret ve kolektif şuur almıştır ki, bu da yeryüzü mirasçılarının altıncı adımının hulâsasıdır.
7. Mirasçının yedinci vasfı; riyâzî düşüncedir.
8. Şimdilerde muğlak ve israf-ı kelâm gibi görünen, fakat gelecekte büyük yankıları olacağına inandığım riyâzî düşüncenin de küçük bir hulâsasını verdikten sonra; sanat düşüncemizi sekizinci vasıf olarak hatırlatmak icap ederdi. Ancak şimdilik belli mülâhazalara binaen, Jülvern gibi: “Bir kısım çevreler bizim kriterlerimiz içinde henüz böyle bir yolculuğa hazır değiller.” deyip böylece bu mütalaamızı da noktalıyoruz.