
Bizim mânevî hayatımızın temeli, dinî düşünce ve dinî tasavvurlara dayanır. Bugüne kadar varlığımızı onlarla sürdürdüğümüz gibi, hamlelerimizi de onlara dayanarak gerçekleştirmişizdir. Onlardan tecrit edildiğimiz zaman kendimizi bin sene gerilerde buluruz. Gayesi, insanı ve kâinatı mânâlandırma, insanî ruha ve öze açık olma, dünyaları aşan arzuları gerçekleştirme, vicdandaki ebed duygusunu cevaplama... gibi hususlardan ibaret olan din, sadece ibadetlerden ibaret değildir; o, ferdî, içtimaî bütün hayatı kucaklar.. aklî, ruhî, kalbî her şeyimize karışır.. ve niyetlerimize göre her davranışımıza boyasını çalar ve her şeyi kendi rengiyle bürür.