
Instagram’a giriyorsun…
Herkes bir yerde: Kafede, düğünde, yurtdışında, sahilde…
Story’lerde öyle mutlu, öyle “tamamlanmış” duruyorlar ki,
ister istemez kendine dönüp diyorsun:
“Ben nereye geç kaldım?”
Belki de aslında hiçbir yere…
Belki sadece başkalarının sahte hızına bakıp, kendi yolunu küçümsüyorsun.
Belki bir şehri hakkıyla gezmek bile günler alırken,
koca bir hayatı birkaç fotoğrafla “bitirmiş” sanmak
en büyük yanılgımız.
Bu bölümde, geç kalmışlık hissini, hızlı hayatların boş hikâyelerini,
ve sosyal medyanın cilalı ama içi boş dünyasını konuşuyoruz.
Belki sonunda birlikte şunu fark ederiz:
Bazen yol alırken değil, durup soluklanırken büyür insan.
Sonraki bölümde görüşmek üzere.
Ben Ömer. Burası Rotasız Frekans.
İyi ki geldin.