
Bazı doğrular, bizi hayatta tutar ama yaşatmaz.
Bazen “doğru” dediğimiz şey, sadece başkalarının korkularının bize mirasıdır.
Biz de o korkuların içinde “güvende” kalmaya çalışırken, aslında yavaş yavaş kendimizden uzaklaşırız.
Bu bölümde; değişimden neden korktuğumuzu,
neden bazen kendi doğrularımızla bile kavga ettiğimizi konuşuyoruz.
Çünkü bazen büyümek, doğru bildiklerini yeniden yazmakla başlar.
Antalya’ya taşınma hikâyemden yola çıkarak,
“yapma, olmaz” diyen seslerle yüzleşiyoruz —
ve belki de fark ediyoruz:
gerçek değişim, sessiz bir cesaretle başlar.