Dr. Gülcan Özer’in konuk olduğu bu bölümde ilişkileri, cinselliği ve yaşamı tüm açıklığıyla konuşuyoruz.

Son dönemde kendi deyimiyle “ilişkici başı” ilan edilen psikiyatrist Dr. Gülcan Özer ile ilişkileri farklı yönleriyle ele aldığımız bu samimi sohbette; nezaketi, sadakati, seksi, flörtleşmeyi, emeği ve oyunun önemini masaya yatırıyoruz.

Henüz denk gelmediyseniz, kendisinin yakın zamanda yayımlanan Bu İlişkiyi Konuşmalıyız adlı kitabına da mutlaka göz atmanızı öneririm.

Süreçle ilgili soru ve paylaşımlarınız için bize psikolojik.meseleler@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Keyifli dinlemeler.

Hayat her zaman kafamızdaki gibi gitmez. Ve dünya, bizi mutlu etmek zorunda değildir. Kafamızdaki kurguların yıkılması bizi oldukça depresif bir pozisyona düşürebilir ve büyüme belik de ancak buradan gerçekleşir.

Üçlemenin son bölümü olan bölümde Melanie Klein’ın “depresif pozisyon” adını verdiği bu içsel eşiği ele alıyoruz. Birbiriyle çatışan hislerin var olabildiği, bireyi ruhsal büyümeye zorlayan o alanı konuşuyoruz.

Keyifli dinlemeler.

Sevgiliniz yanınıızdan gittiğinde içten içe bir terk edilme kaygısı ile onu kontrol etme dürtüsü yaşıyorsanız bu meselenin kökü çok derinlerde olabilir. 

Bu bölümde, hep birlikte kıskançlık duygusunun derinliklerine iniyoruz. Özellikle borderline tepkiler, bağlanma stillerive nesne sürekliliği ekseni etrafında kıskançlığın ilişkilerde nasıl göründüğünü inceliyoruz.

Psikanalitik kuramdan Melanie Klein, Otto Kernberg, Mary Ainsworth ve Bowlby gibi isimlere başvuruyor; bu kuramsal çerçeveyi Gestalt bakış açısı ile harmanlıyoruz.

Ayrıca, “bir baharat meselesi” içeren gerçek bir vaka örneğini de teori ile birlikte inceliyoruz.

Üçlemenin ikinci bölümü olan bu bölümde detaylı olarak ilişkilere bakıyoruz.

Keyifli dinlemeler olsun.

Yaşamda hiçbir olgu kutbun tek tarafı ile var olmuyor. Melanie Klein'ın "İyi meme, kötü meme" kavramı da hayatın zıtlıkları birlikte barındırabildiğine ilişkin önemli bir kapı açıyor.

Bu bölümde Klein ve Kernberg'e bol bol değinirek ilişkilerdeki borderline tepkilere ve bunlara dair neler yapabileceğimize bakıyoruz.

Ayrıca bu bölüm bir üçlemenin ilk bölümü:

1. İyi meme, kötü meme ve borderline meselesi
2. Nesne sürekliliği ve kıskançlık meselesi
3. Depresif poziyon ve büyüme meselesi.

Keyifli dinlemeler.

23 Nisan 2025 İstanbul depreminin ardından yaşanan kaygılar, uyku problemleri ve diğer zorlanmalara dair bir bölüm.

Bu bölümde birkaç tane günlük egzersiz ve pratik önerisi de bulunuyor.

Umarım herkes güvenlik içindedir.

Eskiler, biri hastalanınca “şifayı kapmışsın” der.

Onlar, hastalanmayı şifalanmanın başlangıcı olarak görürmüş. Anadolu topraklarındaki eski halk inanışlarına göre hastalık, bedenin kendini arındırma süreci olarak kabul edilirmiş. Yani hastalanmak aynı zamanda bir temizlenmenin, yenilenmenin ve dönüşümün fırsatıymış.

Hatta Orta Doğu’daki inanışları biraz daha araştırınca şunu gördüm, bedende olan tepkiyi yalnızca fiziksel bir ifade değil, ruhsal boyutta gerçekleşenlerin ifadesi olarak da görürlermiş. Kişinin ruhsal olarak yaşadığı süreci, zorlanmayı, birikmişliği beden ortaya koymaya ve şifalandırmaya çalışırmış.

Beden, bütünde olan bitene ses çıkarırmış. Onu susturmaya çalışırsa organizma içten tahrip olmaya ve kendini yok etmeye geçermiş. O yüzden hastalanmak aslında şifalanmanın, dönüşümün başlangıcıymış.

Zorlanma olmadan gelişim olmaz. Çocuklara bakım ve güvenlik verirken her ihtiyacını karşılamaya çalışmak onların gelişimini engelleyebilir. Her birimizin gelişmek için zorlanmaya ihtiyacı var.

Bu bölümde zorlanma olmadan gelişimin olmamasını ele alıyoruz.

Keyifli dinlemeler.

Bu bölümde kuantum konuşuyoruz! Çift Yarık Deneyi'ni ve yaşamımızdaki gerçek bildiğiimiz illüzyonları ele alıyoruz.

Gerçekliğine inandığımız, kontrolde olduğumuzu sandığımız anlarda küçücük bir yerde sıkışıp kalmış olabiliriz. Bütünümüzden uzaklaştıkça kendimizi nesneleştiriyor ve bu koskocaman evrenin içinde varoluşumuzu keşfetme fırsatlarını elimizin tersiyle itiyor olabiliriz.

Peki yaşam bizim inandığımız gerçeklikten ibaret değilse?

Keyifli dinlemeler.

Biz her zaman bir bağlamdan var oluyoruz. Bu var oluşu tek başına içsel veya dışsal olgular olarak ayıramıyoruz. Eğer yalnızca olgulara, duygulara, düşüncelere takılıp kalırsak bağlamdan kopup kendimizden uzaklaşıyoruz.

Peki bağlamı nasıl idrak edebilir, kendi bütünümüzle nasıl kökler salabiliriz? 

Keyifli dinlemeler olsun.

Bir yılı daha bitirirken döngüleri kapatmanın ve yeni bir döngü başlatmanın önemli olduğunu inanıyorum. 2024 yılının kapanışını yaparken geriye dönüp bu yıla dair biraz sohbet edelim, yeni yıla dair de niyetlerimizi zemine bırakalım istedim.

Keyifli dinlemeler.

Varoluşçu Psikoterapi denince Türkiye'de ilk akla gelen isimlerden olan Dr. Ferhat Jak İçöz ile tinsellik, bağ kurmak ve duygular üzerine oldukça keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Birçok Varoluşçu filozofun ismini andığımız, yaşama dokunan özel bir Psikolojik Meseleler bölümü oldu.

Keyifli dinlemeler.

Bu bölümde kendi yaşamımızın farklı boyutlarını deneyimleyebilmek için nasıl bir terbiye göstermek gerektiğinden bahesdiyoruz. Büyümelerin içindeki zorlanmaları ve zorlanmaların içindeki deneyimleri beynimizin esnekliği üzerinden değerlendiriyoruz. Nöroplastisite ve çok daha fazlasını bu bölümde duyabilirsiniz. 

Keyifli dinlemeler olsun.

Konuk: Hanna NITA Scherler.

Bu bölümde utanç konusunu Gestalt bakış açısından enine boyuna değerlendirirken kendi hayatlarımızdan da paylaşımlarla ilerliyoruz. Bölüm doğal akışında ilerleken ise sonlara doğru beklenmedik sürprizlerle kapanıyor.

Keyifli dinlemeler olsun.

Bugünkü konumuz "Being vs. Doing" meselesi. Bu hayatta yalnızca yaptıklarımız bizi tanımlamak zorunda değil. Kendi varoluşumuzun olduğu hale sahip çıktıkça, her deneyimin içinde anlam yarattıkça özgürleşebiliriz.

Albert Camus ve "Sisifos Söyleni" ile de pekişen bu bölümde kendi halimizi deneyimlemeye bir davet var.

Keyifli dinlemeler olsun.

Yalnızlığımıza sahip çıkmak, tek başınalığımızdan ayırmak ve kendimiz olmak üzerine bir bölüm.

Keyifli dinlemeler olsun.

Psikolojik Meseleler Deneyimsel Grup Buluşmaları'nın 2024-25 sezonu başlıyor.

Buluşmalar Kadıköy'deki ofiste yüz yüze gerçekleşecektir.

Grubumuz minimum 8, maksimum 12 kişiden oluşacaktır.Aşağıda oturum tarihlerini ve konu başlıklarını bulabilirsiniz:

Tarihler: 6 ve 27 Kasım, 18 Aralık, 8 ve 29 Ocak, 19 Şubat, 12 Mart, 2 ve 23 Nisan, 14 Mayıs
Saat: 19:15 - 22:15, Çarşamba akşamları

Konular:

1. Tanışma ve Gestalt'a Giriş
2. Varoluşçuluk Temelleri
3. Fenomenoloji
4. İhtiyaçlar
5. Kutuplar
6. Farkındalık ve Temas
7. Beden ve Psikosomatizasyon
8. Tamamlanmamış Meseleler
9. Rüyalar
10. Özet ve Kapanış

Bu program doğrudan bir terapi süreci olmamakla birlikte, katılımcıların kendi iç dünyalarını derinlemesine keşfetmeleri için tasarlanmış terapi tadında bir çalışma grubudur. Program sonunda herhangi bir sertifikasyon sunulmayacaktır; amaç kişisel gelişiminize katkı sağlamaktır.

Kayıt ve sorularınız için psikolojik.meseleler@gmail.com adresinden iletişime geçebilirsiniz. Mailinizde şu bilgileri paylaşmanızı rica ederim:

• Ad - Soyad
• Telefon Numarası
• Mail Adresi
• Öğrenim Durumu
• Programa katılma motivasyonunuzu kısaca anlatan bir paragraflık yazı (3-4 cümle yeterlidir).

Programa kesin kayıt yaptırdığınızda, grup dinamiği ve kişisel süreciniz açısından tüm oturumlara katılımınız beklenmektedir. Kayıt kesinleştikten sonra, her katılımcı on oturumun maddi yükümlülüğünü üstlenmiş sayılacaktır.

Şimididen hepimize keşif dolu bir yolculuk dilerim.

Bu yaz Yunanistan'da tatildeyken kaydettiğim bu bölümü aradan biraz zaman geçtikten sonra sizlerle paylaşmak istedim.

Daha önceki bölümlere bol göndermenin olduğu, özet tadında bir sohbet bölümü.

Keyifli dinlemeler olsun.

Bu bölümde Gestalt'ın Sabitleşmesi (Fixed Gestalt) kavramını konuşuyoruz.

Aynı meseleye sürekli olarak aynı tutumları göstererek, içinden çıkılamaz gibi gözükeb ızdıraplar yaratabiliyoruz. Bunları hayatta kalma maksadıyla bilinçaltından yapıyor olsak bile kendimizi keşfetmekten uzakta, kendi yaşamımızı sıkışıp kalmış bir hale getirebiliyoruz.

Peki neler yapabiliriz?

Keyifli dinlemeler olsun.

Duygusal olarak yaşanılan bir uyarılmanın zihinsel boyutta halledilemeyeceğini biliyor muydunuz? Zihinsel boyutta en donanımlı insan olsanız bile birçok ilişkide ihtiyaç bambaşka bir boyutta olabilir.

Bu bölümde duygusal ihtiyacın karşılanabilmesine odaklanıyoruz.

Keyifli dinlemeler.

Gestalt bakış açısında "neden, n'için, niye?" sorularını kullanmıyoruz. Bunun altında yatan hem metodolojik hem de nörobilimsel sebepler var.

Hayatımızdan "niye?" sorusunu çıkartmak birçok ihtiyacımızın esas meselesine bizi götürebilir ve oraları kapsayıp aşarak büyümemize vesile olabilir.

Bu bölümde "niye?" sorusu üzerine konuşuyoruz.

Keyifli dinlemeler.