*Aile Dizimi Nedir?*
Aile dizimi, bireylerin aile içindeki dinamikleri, ilişkileri ve etkileşimleri anlamalarına yardımcı olan bir terapi yöntemidir. Bu yöntem, bireyin aile geçmişinde yer alan duygusal bağları, kalıpları ve sorunları keşfetmesine olanak tanır. Aile dizimi, genellikle grup ortamında, temsilcilerin (katılımcıların) belirli bir aile yapısını veya ilişkileri temsil ettiği seanslarla gerçekleştirilir. Bu süreçte, katılımcılar kendi aileleriyle ilgili gizli kalmış dinamikleri ve duygusal yaraları ortaya çıkarabilirler.
*Hangi Durumlarda Aile Dizimi Yapılır?*
Aile dizimi, çeşitli durumlar ve ihtiyaçlar için uygulanabilir. İşte bu durumlara dair bazı örnekler:
Duygusal Sorunlar: Kaygı, depresyon, yalnızlık gibi duygusal zorluklar yaşayan bireyler.
Aile İlişkileri: Ebeveyn-çocuk veya kardeşler arası çatışmalar ve sorunlar.
Bağlanma Problemleri: Sağlıklı ilişkiler kurmada güçlük çeken bireyler.
Geçmiş Travmalar: Aile geçmişinden kaynaklanan travmaların etkin olduğu durumlar.
Kayıp ve Yas Süreci: Aile üyelerinin kaybı sonrası yaşanan yas süreci.
Kişisel Gelişim: Kendi kimliğini bulma veya yaşam amacını keşfetme arayışında olan bireyler.
Davranışsal Sorunlar: Alkol bağımlılığı, yeme bozuklukları gibi davranışsal sorunları olan bireyler.
*Aile Dizimi Seansına Katılmanın Faydaları Nelerdir?*
Aile dizimi seansları, katılımcılara birçok fayda sunabilir. İşte bu faydalardan bazıları:
Duygusal Farkındalık: Katılımcılar, kendi duygusal durumlarını ve aile dinamiklerini daha iyi anlayabilirler.
Bağlantı Kurma: Aile içindeki ilişkileri ve bağlılıkları keşfederek, bireyler arası anlayışı artırabilirler.
Geçmişle Yüzleşme: Aile geçmişindeki sorunları ve travmaları yüzeye çıkararak, bireylerin bu konularla yüzleşmelerine yardımcı olur.
İletişim Geliştirme: Aile üyeleriyle daha sağlıklı ve açık bir iletişim kurma fırsatı sunar.
Duygusal İyileşme: Travmalar ve duygusal yaralar üzerinde çalışma fırsatı vererek, iyileşmeyi destekler.
Yeni Bakış Açıları: Kendi durumlarına yeni perspektiflerden bakarak, çözümler geliştirme imkanı sağlar.
Grup Desteği: Benzer sorunlarla başa çıkan diğer bireylerle bir araya gelerek, destek hissiyatı artırılabilir.
**Sonuç: Aile dizimi, bireylerin aile içinde ve dışındaki ilişkilerini, duygusal bağlarını ve kalıplarını anlamalarına yardımcı olan etkili bir terapi yöntemidir. Belirli durumlarda uygulanabilen bu yöntem, katılımcılara birçok fayda sağlayarak, duygusal iyileşme ve kişisel gelişim süreçlerini destekler.*Aile Dizimi Nedir?, Hangi Durumlarda Aile Dizimi Yapılır?, Aile Dizimi Seansına Katılmanın Faydaları Nelerdir? vb konular için benimle iletişime geçiniz 05447243650.*
Çocuk Koçluğu Nedir?, Ergen Koçluğu Nedir?
Çocuk Koçluğu Nedir?
**Çocuk Koçluğu**, çocukların gelişim süreçlerinde onlara rehberlik eden bir destek sistemidir. Bu süreçte, koçlar çocukların sosyal, duygusal ve akademik becerilerini geliştirmeye yardımcı olurlar. Çocuk koçluğu, aşağıdaki unsurları içerir:
1. **Bireysel Gelişim**: Çocukların yeteneklerini ve potansiyellerini keşfetmelerine yardımcı olur.
2. **Hedef Belirleme**: Çocukların kişisel hedefler belirlemesine ve bu hedeflere ulaşmalarına yönelik stratejiler geliştirmelerine destek olur.
3. **İletişim Becerileri**: Çocukların etkili iletişim kurma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur.
4. **Duygusal Destek**: Çocukların duygusal zorluklarla başa çıkmalarına ve öz farkındalıklarını artırmalarına yardımcı olur.
### Ergen Koçluğu Nedir?
**Ergen Koçluğu**, ergenlik dönemindeki gençlerin yaşadıkları değişimlerle başa çıkmalarına yardımcı olan bir süreçtir. Bu dönemde gençler, kimlik arayışı, sosyal ilişkiler ve gelecekle ilgili kaygılar gibi birçok zorlukla karşılaşabilirler. Ergen koçluğu, şu unsurları içerir:
1. **Kimlik Gelişimi**: Gençlerin kendilerini tanımalarına ve kimliklerini oluşturmalarına yardımcı olur.
2. **Hedef Belirleme**: Eğitim, kariyer ve kişisel yaşam hedefleri belirlemeleri için rehberlik eder.
3. **Duygusal Yönetim**: Stres, kaygı ve duygusal zorluklarla başa çıkma konusunda destek sağlar.
4. **İletişim ve İlişki Becerileri**: Sosyal becerileri geliştirmelerine ve sağlıklı ilişkiler kurmalarına yardımcı olur.
### Sonuç
Her iki koçluk türü de çocukların ve gençlerin sağlıklı bir şekilde gelişmelerine, potansiyellerini keşfetmelerine ve yaşam becerilerini geliştirmelerine katkı sağlar. Bu süreçler, bireylerin kendi güçlü yönlerini tanımalarına ve hayatlarının çeşitli alanlarında daha başarılı olmalarına yardımcı olur.
Çocuk istismarını engellemek için çocuklar ne yapmalı? Neler yapmamalı? 👇👇👇 Çocuk istismarını engellemek için çocuklar aşağıdaki önlemleri alabilir:
Vücut bölgelerinin özel olduğunu bilmeli: Çocuklar, vücut bölgelerinin özel olduğunu ve kimse tarafından izinsiz olarak dokunulmaması gerektiğini öğrenmelidir. Bu konuda aileleri veya güvendikleri yetişkinleriyle konuşmalı ve rahatsız edici davranışlara karşı farkındalık geliştirmelidirler.
Güvendikleri yetişkinlere başvurmalı: Çocuklar, kendilerine dokunan, tacizde bulunan veya rahatsızlık veren herhangi bir durumu güvendikleri bir yetişkine bildirmelidir. Bu yetişkin, genellikle anne, baba, öğretmen veya okul rehberlik danışmanı gibi güvendikleri bir kişi olabilir.
Sır tutmamalı: Çocuklar, kendilerine yapılan taciz veya istismarla ilgili olarak kendilerine "sır" olarak sunulan herhangi bir bilgiyi paylaşmalıdır. Tacizciler, çocukları sessiz kÇocuk istismarını engellemek için çocuklar aşağıdaki önlemleri alabilir:
Vücut bölgelerinin özel olduğunu bilmeli: Çocuklar, vücut bölgelerinin özel olduğunu ve kimse tarafından izinsiz olarak dokunulmaması gerektiğini öğrenmelidir. Bu konuda aileleri veya güvendikleri yetişkinleriyle konuşmalı ve rahatsız edici davranışlara karşı farkındalık geliştirmelidirler.
Güvendikleri yetişkinlere başvurmalı: Çocuklar, kendilerine dokunan, tacizde bulunan veya rahatsızlık veren herhangi bir durumu güvendikleri bir yetişkine bildirmelidir. Bu yetişkin, genellikle anne, baba, öğretmen veya okul rehberlik danışmanı gibi güvendikleri bir kişi olabilir.
Sır tutmamalı: Çocuklar, kendilerine yapılan taciz veya istismarla ilgili olarak kendilerine "sır" olarak sunulan herhangi bir bilgiyi paylaşmalıdır. Tacizciler, çocukları sessiz kalmaları için korkutabilir veya tehdit edebilir. Ancak, çocuklar bu tür sırları yetişkinlere açmalı ve güvendikleri kişilerle iletişim kurmalıdır.
Kişisel sınırlarını öğrenmeli: Çocuklar, kişisel sınırlarını belirlemeyi öğrenmelidir. BaşkÇocuk istismarını engellemek için çocuklar aşağıdaki önlemleri alabilir:
Vücut bölgelerinin özel olduğunu bilmeli: Çocuklar, vücut bölgelerinin özel olduğunu ve kimse tarafından izinsiz olarak dokunulmaması gerektiğini öğrenmelidir. Bu konuda aileleri veya güvendikleri yetişkinleriyle konuşmalı ve rahatsız edici davranışlara karşı farkındalık geliştirmelidirler.
Güvendikleri yetişkinlere başvurmalı: Çocuklar, kendilerine dokunan, tacizde bulunan veya rahatsızlık veren herhangi bir durumu güvendikleri bir yetişkine bildirmelidir. Bu yetişkin, genellikle anne, baba, öğretmen veya okul rehberlik danışmanı gibi güvendikleri bir kişi olabilir.
Sır tutmamalı: Çocuklar, kendilerine yapılan taciz veya istismarla ilgili olarak kendilerine "sır" olarak sunulan herhangi bir bilgiyi paylaşmalıdır. Tacizciler, çocukları sessiz kalmaları için korkutabilir veya tehdit edebilir. Ancak, çocuklar bu tür sırları yetişkinlere açmalı ve güvendikleri kişilerle iletişim kurmalıdır.
Kişisel sınırlarını öğrenmeli: Çocuklar, kişisel sınırlarını belirlemeyi öğrenmelidir. Başkalarının onları rahatsız etmesine veya sınırlarını aşmasına izin vermemelidirler. Kendi bedenlerine ve kişisel alanlarına saygı göstermeyi öğrenmeli ve gerektiğinde "Hayır" demeyi bilmelidirler.
İyi ve kötü dokunuşları ayırt etmeyi öğrenmeli: Çocuklar, iyi ve kötü dokunuşları ayırt etmeyi öğrenmelidir. İyi dokunuşlar sevgi dolu, güvenli ve rahatlatıcı olmalıdır. Kötü dokunuşlar ise rahatsız edici, zorlayıcı veya istenmeyen olabilir. Çocuklar bu farklılıkları anlamayı ve kendilerini korumayı öğrenmelidirler.
Çocuklar ayrıca aşağıdaki davranışları da yapmamalıdır:
Kendi kendilerine suç atmayı veya utanmayı: Çocuklar, kendilerine yönelik istismar durumlarında suçlu olduklarını düşünmemeli veya utanç duymamalıdır. İstismarın sorumlusu her zaman çocuk değildir ve çocuklar bunun farkında olmalıdır.
Çocuk istismarını engellemek için çocuklar ne yapmalı? Neler yapmamalı? 👇👇👇
Çocuk istismarını engellemek için çocuklar aşağıdaki önlemleri alabilir:
Vücut bölgelerinin özel olduğunu bilmeli: Çocuklar, vücut bölgelerinin özel olduğunu ve kimse tarafından izinsiz olarak dokunulmaması gerektiğini öğrenmelidir. Bu konuda aileleri veya güvendikleri yetişkinleriyle konuşmalı ve rahatsız edici davranışlara karşı farkındalık geliştirmelidirler.
Güvendikleri yetişkinlere başvurmalı: Çocuklar, kendilerine dokunan, tacizde bulunan veya rahatsızlık veren herhangi bir durumu güvendikleri bir yetişkine bildirmelidir. Bu yetişkin, genellikle anne, baba, öğretmen veya okul rehberlik danışmanı gibi güvendikleri bir kişi olabilir.
Sır tutmamalı: Çocuklar, kendilerine yapılan taciz veya istismarla ilgili olarak kendilerine "sır" olarak sunulan herhangi bir bilgiyi paylaşmalıdır. Tacizciler, çocukları sessiz kÇocuk istismarını engellemek için çocuklar aşağıdaki önlemleri alabilir:
Vücut bölgelerinin özel olduğunu bilmeli: Çocuklar, vücut bölgelerinin özel olduğunu ve kimse tarafından izinsiz olarak dokunulmaması gerektiğini öğrenmelidir. Bu konuda aileleri veya güvendikleri yetişkinleriyle konuşmalı ve rahatsız edici davranışlara karşı farkındalık geliştirmelidirler.
Güvendikleri yetişkinlere başvurmalı: Çocuklar, kendilerine dokunan, tacizde bulunan veya rahatsızlık veren herhangi bir durumu güvendikleri bir yetişkine bildirmelidir. Bu yetişkin, genellikle anne, baba, öğretmen veya okul rehberlik danışmanı gibi güvendikleri bir kişi olabilir.
Sır tutmamalı: Çocuklar, kendilerine yapılan taciz veya istismarla ilgili olarak kendilerine "sır" olarak sunulan herhangi bir bilgiyi paylaşmalıdır. Tacizciler, çocukları sessiz kalmaları için korkutabilir veya tehdit edebilir. Ancak, çocuklar bu tür sırları yetişkinlere açmalı ve güvendikleri kişilerle iletişim kurmalıdır.
Kişisel sınırlarını öğrenmeli: Çocuklar, kişisel sınırlarını belirlemeyi öğrenmelidir. BaşkÇocuk istismarını engellemek için çocuklar aşağıdaki önlemleri alabilir:
Vücut bölgelerinin özel olduğunu bilmeli: Çocuklar, vücut bölgelerinin özel olduğunu ve kimse tarafından izinsiz olarak dokunulmaması gerektiğini öğrenmelidir. Bu konuda aileleri veya güvendikleri yetişkinleriyle konuşmalı ve rahatsız edici davranışlara karşı farkındalık geliştirmelidirler.
Güvendikleri yetişkinlere başvurmalı: Çocuklar, kendilerine dokunan, tacizde bulunan veya rahatsızlık veren herhangi bir durumu güvendikleri bir yetişkine bildirmelidir. Bu yetişkin, genellikle anne, baba, öğretmen veya okul rehberlik danışmanı gibi güvendikleri bir kişi olabilir.
Sır tutmamalı: Çocuklar, kendilerine yapılan taciz veya istismarla ilgili olarak kendilerine "sır" olarak sunulan herhangi bir bilgiyi paylaşmalıdır. Tacizciler, çocukları sessiz kalmaları için korkutabilir veya tehdit edebilir. Ancak, çocuklar bu tür sırları yetişkinlere açmalı ve güvendikleri kişilerle iletişim kurmalıdır.
Kişisel sınırlarını öğrenmeli: Çocuklar, kişisel sınırlarını belirlemeyi öğrenmelidir. Başkalarının onları rahatsız etmesine veya sınırlarını aşmasına izin vermemelidirler. Kendi bedenlerine ve kişisel alanlarına saygı göstermeyi öğrenmeli ve gerektiğinde "Hayır" demeyi bilmelidirler.
İyi ve kötü dokunuşları ayırt etmeyi öğrenmeli: Çocuklar, iyi ve kötü dokunuşları ayırt etmeyi öğrenmelidir. İyi dokunuşlar sevgi dolu, güvenli ve rahatlatıcı olmalıdır. Kötü dokunuşlar ise rahatsız edici, zorlayıcı veya istenmeyen olabilir. Çocuklar bu farklılıkları anlamayı ve kendilerini korumayı öğrenmelidirler.
Çocuklar ayrıca aşağıdaki davranışları da yapmamalıdır:
Kendi kendilerine suç atmayı veya utanmayı: Çocuklar, kendilerine yönelik istismar durumlarında suçlu olduklarını düşünmemeli veya utanç duymamalıdır. İstismarın sorumlusu her zaman çocuk değildir ve çocuklar bunun farkında olmalıdır.
Çocuk istismarını engellemek için çocuklar ne yapmalı? Neler yapmamalı?
Çocuk istismarını engellemek için çocuklar aşağıdaki önlemleri alabilir:
Vücut bölgelerinin özel olduğunu bilmeli: Çocuklar, vücut bölgelerinin özel olduğunu ve kimse tarafından izinsiz olarak dokunulmaması gerektiğini öğrenmelidir. Bu konuda aileleri veya güvendikleri yetişkinleriyle konuşmalı ve rahatsız edici davranışlara karşı farkındalık geliştirmelidirler.
Güvendikleri yetişkinlere başvurmalı: Çocuklar, kendilerine dokunan, tacizde bulunan veya rahatsızlık veren herhangi bir durumu güvendikleri bir yetişkine bildirmelidir. Bu yetişkin, genellikle anne, baba, öğretmen veya okul rehberlik danışmanı gibi güvendikleri bir kişi olabilir.
Sır tutmamalı: Çocuklar, kendilerine yapılan taciz veya istismarla ilgili olarak kendilerine "sır" olarak sunulan herhangi bir bilgiyi paylaşmalıdır. Tacizciler, çocukları sessiz kÇocuk istismarını engellemek için çocuklar aşağıdaki önlemleri alabilir:
Vücut bölgelerinin özel olduğunu bilmeli: Çocuklar, vücut bölgelerinin özel olduğunu ve kimse tarafından izinsiz olarak dokunulmaması gerektiğini öğrenmelidir. Bu konuda aileleri veya güvendikleri yetişkinleriyle konuşmalı ve rahatsız edici davranışlara karşı farkındalık geliştirmelidirler.
Güvendikleri yetişkinlere başvurmalı: Çocuklar, kendilerine dokunan, tacizde bulunan veya rahatsızlık veren herhangi bir durumu güvendikleri bir yetişkine bildirmelidir. Bu yetişkin, genellikle anne, baba, öğretmen veya okul rehberlik danışmanı gibi güvendikleri bir kişi olabilir.
Sır tutmamalı: Çocuklar, kendilerine yapılan taciz veya istismarla ilgili olarak kendilerine "sır" olarak sunulan herhangi bir bilgiyi paylaşmalıdır. Tacizciler, çocukları sessiz kalmaları için korkutabilir veya tehdit edebilir. Ancak, çocuklar bu tür sırları yetişkinlere açmalı ve güvendikleri kişilerle iletişim kurmalıdır.
Kişisel sınırlarını öğrenmeli: Çocuklar, kişisel sınırlarını belirlemeyi öğrenmelidir.
Çocuk istismarını engellemek için çocuklar aşağıdaki önlemleri alabilir:
Vücut bölgelerinin özel olduğunu bilmeli: Çocuklar, vücut bölgelerinin özel olduğunu ve kimse tarafından izinsiz olarak dokunulmaması gerektiğini öğrenmelidir. Bu konuda aileleri veya güvendikleri yetişkinleriyle konuşmalı ve rahatsız edici davranışlara karşı farkındalık geliştirmelidirler.
Güvendikleri yetişkinlere başvurmalı: Çocuklar, kendilerine dokunan, tacizde bulunan veya rahatsızlık veren herhangi bir durumu güvendikleri bir yetişkine bildirmelidir. Bu yetişkin, genellikle anne, baba, öğretmen veya okul rehberlik danışmanı gibi güvendikleri bir kişi olabilir.
Sır tutmamalı: Çocuklar, kendilerine yapılan taciz veya istismarla ilgili olarak kendilerine "sır" olarak sunulan herhangi bir bilgiyi paylaşmalıdır. Tacizciler, çocukları sessiz kalmaları için korkutabilir veya tehdit edebilir. Ancak, çocuklar bu tür sırları yetişkinlere açmalı ve güvendikleri kişilerle iletişim kurmalıdır.
Kişisel sınırlarını öğrenmeli: Çocuklar, kişisel sınırlarını belirlemeyi öğrenmelidir. Başkalarının onları rahatsız etmesine veya sınırlarını aşmasına izin vermemelidirler. Kendi bedenlerine ve kişisel alanlarına saygı göstermeyi öğrenmeli ve gerektiğinde "Hayır" demeyi bilmelidirler.
İyi ve kötü dokunuşları ayırt etmeyi öğrenmeli: Çocuklar, iyi ve kötü dokunuşları ayırt etmeyi öğrenmelidir. İyi dokunuşlar sevgi dolu, güvenli ve rahatlatıcı olmalıdır. Kötü dokunuşlar ise rahatsız edici, zorlayıcı veya istenmeyen olabilir. Çocuklar bu farklılıkları anlamayı ve kendilerini korumayı öğrenmelidirler.
Çocuklar ayrıca aşağıdaki davranışları da yapmamalıdır:
Kendi kendilerine suç atmayı veya utanmayı: Çocuklar, kendilerine yönelik istismar durumlarında suçlu olduklarını düşünmemeli veya utanç duymamalıdır. İstismarın sorumlusu her zaman çocuk değildir ve çocuklar bunun farkında olmalıdır.
İlahi Aşk Nedir, Vatan Aşkı Nedir?, Bayrak Aşkı Nedir?, İş Meslek Aşkı Nedir?, Evlat Aşkı Nedir?, Karı Koca Aşkı Nedir? Bu aşkları yaşarken neler yapmalıyız? Neler yapmamalıyız? 👇👇👇
İlahi Aşk: İlahi aşk, tanrısal veya manevi bir varlıkla derin bir bağlantı hissetme ve sevgi duyma halidir. Bu tür bir aşk, bireyin kendi manevi yolculuğuna odaklanmasını, içsel bir dönüşümü deneyimlemesini ve kendini evrensel bir sevgi ve anlayışla bağlantıda hissetmesini sağlar. İlahi aşk, kişinin içsel keşif ve ruhsal büyüme yolunda derin bir anlam ve amaç bulma sürecidir.
İlahi aşkı yaşarken, aşağıdaki adımlar size yardımcı olabilir:
Kendinize zaman ayırın: Düzenli bir meditasyon, dua veya içsel keşif pratiği yapmak, ilahi aşka daha fazla bağlanmanıza yardımcı olabilir.
Kendinizi evrensel sevgiye açın: Sevgi, kabul ve anlayışla başkalarına ve dünyaya karşı daha açık olun.
Manevi kaynaklardan beslenin: İlahi aşkı beslemek için manevi kitaplar, öğretiler, seminerler veya topluluklarla bağlantı kurun.
Kendinizi doğaya bağlayın: Doğayla temas kurmak, içsel huzur ve bütünlük hissiyatını artırabilir.
İçsel sessizliğe zaman ayırın: Zihinsel gürültüden uzaklaşmak ve sessizliği deneyimlemek, ilahi aşkın farkındalığını artırabilir.
Neler Yapmamalıyız:
Kendinizi eleştirmeyin: Kendi manevi yolculuğunuzda ilerlerken olumsuz kendilik yargılarından kaçının. Kendinizi kabul etme ve sevgiyle yaklaşma konusunda nazik olun.
Başkaları üzerinde kontrol kurmaya çalışmayın: Herkesin kendi manevi yolculuğu ve inançları vardır. Başkalarını değiştirmeye veya kontrol etmeye çalışmak yerine, kendi özgürlüğünüze ve başkalarının da kendi yolculuklarına saygı gösterin.
Ego odaklı olmaktan kaçının: İlahi aşk yolunda ego tuzaklarına düşmek kolay olabilir. Kendinizi üstün hissetmek, başkalarını yargılamak veya önemli olma arzusu gibi ego odaklı davranışlardan kaçının.
Sabırlı olun: İlahi aşkın derin bir deneyimine ulaşmak zaman alabilir. Sabırlı olun, kendi hızınıza ve sürecinize güvenin.
Vatan Aşkı: Vatan aşkı, bir kişinin doğduğu veya büyüdüğü topraklara, kültüre ve insanlara olan derin sevgi ve bağlılık hissidir.
Bayrak Aşkı: Bayrak aşkı, bir kişinin ulusal sembol olan bayrağa duyduğu sevgi ve bağlılık hissidir. Bayrak, bir ülkeyi temsil eder ve bu aşk genellikle bir kişinin vatanına olan aşkla bağlantılıdır.
İş Meslek Aşkı: İş meslek aşkı, bir kişinin yaptığı işe, mesleğine veya kariyerine duyduğu derin sevgi ve tutkudur. İş meslek aşkı, kişinin işini keyifle yaptığı ve içsel tatmini bulduğu bir durumu ifade eder.
Evlat Aşkı: Evlat aşkı, bir ebeveynin çocuklarına duyduğu derin sevgi ve bağlılık hissidir. Bu aşk, ebeveynin çocuklarına koruma, rehberlik, destek ve sevgi sunma isteğiyle karakterizedir.
Karı Koca Aşkı: Karı koca aşkı, evli veya birlikte olan partnerlere duyulan romantik ve derin sevgi hissidir. Bu aşk, iki insan arasındaki bağın, sevginin, sadakatin ve paylaşımın ifadesidir.
Saygı ve anlayış: Her türlü aşk ilişkisinde, karşılıklı saygı ve anlayış temel bir öneme sahiptir. Birbirinizin duygularını, görüşlerini ve sınırlarını anlamaya çalışmak önemlidir.
Destek ve Empati: Birbirinizi desteklemek, duygusal ve zorlu zamanlarda birlikte olmak ve empati göstermek önemlidir. Karşılıklı olarak birbirinizi güçlendirmek ve desteklemek, ilişkinin büyümesini sağlar.
Bağımsızlık ve Alan: Her türlü aşk ilişkisinde, bireysel kimlikleri ve bağımsızlığı korumak önemlidir. Birbirinize alan vermek, kişisel hedeflerinizi takip etmenizi sağlar.
Sevgi ve Romantizm: Tüm aşk ilişkilerinde sevgi, şefkat ve romantizm önemlidir. Birbirinize zaman ayırmak, jestler yapmak ve sevginizi ifade etmek ilişkinizi güçlendirir.
Her aşk türü benzersizdir ve kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Önemli olan, karşılıklı sevgi, anlayış ve saygı temelinde sağlıklı bir ilişki inşa etmektir. Aşk Doktoru Ekrem Çulfa ( Aile Evlilik İlişki Terapisti / Aile Evlilik İlişki Danışmanı / Aile Evlilik İlişki Koçu ) podcast'ini dinle
Karı koca beraber iş yapmak veya ticaret yapmak, bazı faydalar sağlayabilirken aynı zamanda bazı zorluklar da getirebilir. İşte eşinizle iş yapmanın faydaları ve zararlarına dair bazı önemli noktalar:
Karı koca beraber iş yapmak veya ticaret yapmanın faydaları:
Ortak hedefler ve vizyon: Eşinizle iş yapmak, ortak hedefler ve vizyonlar oluşturmanızı sağlar. Birlikte çalışarak, ortak bir amaca yönelik birlikte ilerleyebilir ve birbirinizi destekleyebilirsiniz.
İletişim ve güven: İş ortağı olarak eşinizle çalışmak, iletişim becerilerinizi geliştirmenize ve birbirinizle daha iyi iletişim kurmanıza yardımcı olabilir. Ayrıca, iş ortağınızın eşiniz olması, güven ilişkisi oluşturmanızı kolaylaştırabilir.
İşbirliği ve takım çalışması: Eşinizle iş yapmak, birlikte çalışma ve takım çalışması becerilerinizi geliştirmenize yardımcı olabilir. Birbirinizi tamamlayabilir, güçlü yönlerinizi birleştirebilir ve daha etkili bir şekilde işbirliği yapabilirsiniz.
Daha fazla zaman birlikteliği: Eşinizle iş yapmak, daha fazla zamanı birlikte geçirmenizi sağlar. İş ve aile yaşamınızı daha iyi dengeleyebilir ve birlikte vakit geçirmekten keyif alabilirsiniz.
Karı koca beraber iş yapmak veya ticaret yapmanın zararları ve zorlukları:
İş ve özel hayat dengesi: Eşinizle iş yapmanın zorluklarından biri, iş ve özel hayat dengesini korumaktır. İş konularını sürekli olarak ev yaşamına taşımak veya aile sorunlarını işe yansıtmak, ilişkinizi olumsuz etkileyebilir.
Farklı fikirler ve çatışmalar: İş ortağı olarak eşinizle farklı fikirler ve bakış açıları ortaya çıkabilir. Farklılıkların yönetimi ve çatışmaların çözümü, ilişkinizi etkileyebilir ve iş ortamında olumsuz bir atmosfer yaratabilir.
İş ve özel hayat ayrımı: İş ortağı olarak eşinizle beraber çalışırken, iş ve özel hayat ayrımını korumak zor olabilir. Sürekli olarak işle ilgili konuları evde tartışmak veya iş sorunlarıyla ilgili stresi ev ortamına taşımak, ilişkinizi olumsuz etkileyebilir.
Karı koca beraber iş yapmak veya ticaret yapmanın faydalardan nasıl faydalanabilirsiniz?
İletişimi güçlendirin: Açık ve dürüst iletişim kurmak, işbirliğini ve anlayışı artırır. Sorunları erken aşamada konuşun ve birbirinizi dinlemeye özen gösterin.
Rolleri belirleyin: İşte ve evdeki rolleri net bir şekilde belirleyin. Görev ve sorumlulukların paylaşımı açık ve adil olmalıdır.
Yetenekleri birleştirin: Birbirinizin güçlü yönlerini tanıyın ve bu güçlü yönleri birleştirerek daha verimli bir ekip oluşturun.
Birlikte mola verin: İşle ilgili konular dışında zaman ayırın ve birlikte keyifli aktiviteler yapın. İş dışı zamanlarınızı ilişkinizi güçlendirmek için kullanın.
Zararlardan Nasıl Korunabilirsiniz?
Sınırları belirleyin: İş ve özel hayat arasında net sınırlar belirleyin. İş konularını belirli bir saat veya mekana sınırlayın ve evde aileile ilgili konulara odaklanın.
Çatışmaları yönetin: Farklı fikirler veya çatışmalar ortaya çıktığında, yapıcı bir şekilde iletişim kurun ve karşılıklı anlayışı sağlamaya çalışın. Ortak çözümler bulmak için işbirliği yapın.
Profesyonel Destek alın: Gerekirse bir iş koçu veya danışmanından destek alın. Dışarıdan bir perspektif, sorunları çözmede yardımcı olabilir ve ilişkinizi korumanıza yardımcı olabilir.
Dengeyi koruyun: İş ve özel hayat arasında dengeyi sağlamak için stratejiler geliştirin. Zaman yönetimi becerilerinizi kullanarak iş ve aile yaşamınızı dengede tutun.
İşten uzaklaşın: Zaman zaman işten uzaklaşmak için tatil veya dinlenme süreleri planlayın. Hem iş hem de ilişkiniz için yenilenmek önemlidir.
Sonuç olarak, eşinizle iş yapmanın faydaları ve zararları vardır. İyi iletişim, rollerin netleştirilmesi, birlikte mola verme ve dengeyi koruma gibi stratejilerle faydalardan faydalanabilir ve zararlardan korunabilirsiniz. Her iki tarafın da açık ve işbirlikçi olması, eşinizle beraber iş yapmanın başarılı olmasını sağlayabilir.
PSİKOLOJİK SIKINTI NEDİR?
Psikolojik sıkıntı toplumda yaygın bir ruh sağlığı sorunudur. Psikolojik sıkıntı işlev düzeyini etkileyen genellikle depresyon ve anksiyete belirtileri ile karakterize olan bir durumdur. Başka bir deyişle, günlük yaşam faaliyetlerinizi engelleyen psikolojik rahatsızlıktır. Bu belirtiler genellikle bir arada ve ortak somatik şikayetler ve kronik koşullarla birlikte ortaya çıkmaktadır. Risk faktörleri arasında strese bağlı ve sosyodemografik faktörler ile yetersiz iç ve dış kaynaklar yer almaktadır. Stresin özellikle depresyon, anksiyete ve tükenmişlikle ilişkili olduğu bilinmektedir.
Fiziksel ve duygusal sağlığımızın karşısına çıkan zorluklar başa çıkma kaynaklarımızı ve yeteneklerimizi aştığı zaman yaşanan psikolojik durum genellikle stres olarak adlandırılmaktadır. Stresin yalnızca olumsuz koşullarda değil, olumlu koşullarda da ortaya çıkabileceğini belirtmektedir. Her iki stres türü de kişinin kaynaklarını ve başa çıkma becerilerini zorlamaktadır ancak kötücül stres yani sıkıntı genellikle daha fazla hasar yaratmaktadır.
Psikolojik sıkıntı büyük ölçüde depresyon belirtileri ile karakterize duygusal bir acı çekme durumu yani ilgi kaybı, üzüntü ve umutsuzluk ve anksiyete yani huzursuzluk olarak tanımlanmaktadır.
Psikolojik sıkıntı, bazı psikiyatrik bozukluklar için tanısal bir kriterdir ve günlük yaşamdaki bozulma ile diğer bozukluklardaki semptomların şiddetinin bir göstergesidir. Psikolojik sıkıntı, depresyon bozuklukları ve genel anksiyete bozukluğunu değerlendirmek için kullanılan ölçeklerin ortak noktaları bulunmaktadır. Bu nedenle, psikolojik sıkıntı ve bu psikiyatrik bozukluklar farklı olgular olmasına rağmen, birbirlerinden tamamen bağımsız değildirler.
Genel popülasyonda psikolojik sıkıntı epidemiyolojisi hakkındaki yapılan çalışmalardan çıkan sonuçlara göre risk ve koruyucu faktörler üç kategoriye ayrılmıştır. Bunlar, sosyodemografik faktörler, stresle ilgili faktörler ve kişisel kaynaklardır. Sosyodemografik faktörler, doğuştan (örneğin cinsiyet, yaş, etnik köken) veya bireylerin sosyal yapıdaki rolünü yansıtan özelliklerini yeniden gruplandırmaktadır. Bu faktörler, önleme veya müdahale programları için hedeflenebilecek psikolojik sıkıntı riski altındaki popülasyonların en yaygın göstergeleri olarak bilinmektedir. Stres kategorisi, bireylerin psikolojik iyiliği üzerinde stres yaratan olayları ve yaşam koşullarını kapsamaktadır. Sosyal kaynaklar kategorisi, psikolojik sıkıntıların oluşmasını önlemek için bireylerin kullanabileceği kaynakları kapsamaktadır. Bu üç tip faktör birbirini tamamlayıcı nitelikte olabilmektedir. Örneğin, yoksulluk stresli bir yaşam koşulu olarak görülürken, gelir kişisel bir kaynak olarak görülmektedir.
Yetişkinlerde, kronik sağlık sorunları ve günlük faaliyetlerde sınırlamaların kişinin kendisinde veya yakın bir aile üyesinde olup olmadığı psikolojik sıkıntı epidemiyolojisinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu ilişki yaşam kalitesinin düşmesine, sosyal rollerin bozulmasına ve ilacın yan etkilerine bağlanabilmektedir.
Genel popülasyonda stresli olaylar, yaşam koşulları ve değerli sosyal rollerin eksikliği psikolojik sıkıntı için önemli risk faktörleri olarak ortaya çıkarken, benlik saygısı gibi iç kaynaklar ve gelir gibi dış kaynaklar önemli koruyucu faktörlerdendir. İşçiler arasında yüksek iş talepleri, düşük karar özgürlüğü, iş hayatındaki zayıf sosyal destek ve asgari ödüller psikolojik sıkıntı riskini arttırmaktadır.
Her durumda, psikolojik sıkıntı ile ilişkili faktörler aynı zamanda akıl sağlığı ve akıl hastalığının diğer boyutlarını da etkilemektedir ve psikolojik sıkıntı epidemiyolojisi ile diğer akıl sağlığı sorunları arasındaki benzerlik ve farklılıkları tanımlamaya ihtiyaç vardır.
Uzm. Klinik Psk. Hatice Büşra KARA
Günümüzde oldukça önemli olan değerlerden bir tanesi de iletişimdir. İletişim olmadan diğer insanlarla anlaşmamız, etkileşmemiz, kendimizi ifade etmemiz oldukça zordur. Bu noktada kişiler arası iletişimin ilişkiler için en önemli unsurlardan biri olduğunu söyleyebiliriz. Peki iyi bir iletişim için gerekli olan şey nedir? Tabi ki iyi bir dinleyici ve iyi bir konuşmacıdır ve her iki taraf da bu özelliklere sahip olmalıdır.
Bireyler iletişim kurmakta zorlanmaya başladığında, aynı noktada buluşamadıklarını fark ettiklerinde ilişki ve iletişimleri zedelenmektedir. Peki bu durumlarda neler yapabiliriz?
Çift ve aile terapisi, çiftlerdeki ve aile bireylerindeki problemli durumların, davranışların olumlu yönde değişimi ve gelişimi adına çiftler ya da tüm aile bireyleri arasındaki ilişkinin yakından incelendiği, bunun üzerine çalışıldığı bir terapi biçimidir. Evlilik ve aile içindeki ilişkiyi besleyen olumlu yönleri güçlendirmeyi hedeflemektedir. Evlilik ve aile terapisi, aile danışmanlığı ve aile terapisi olarak da adlandırılır.
Çift ve aile terapisi dünyada pek çok ülkede yaygın olarak kullanılmaktadır. Psikolojik sorunların ilişkiler içinde işlevsel bir biçimde tedavi edilebileceğine dair bilimsel araştırmalar mevcuttur.
Çift terapisinde önemli unsurlardan bazıları çiftlerin iş birliği içinde, terapiye istekli ve inançlı olmasıdır. Bu unsurlar, terapide olumlu sonuç alma olasılığını artırır. Terapi, çiftler eşliğinde aile bireylerini de kapsıyorsa aile terapisi olarak adlandırılır; çiftin ilişkisi ve problemlerinden çok, aile bireyleri arasındaki ilişki ve problemlere odaklanılır.
Bireysel sorunlarla birlikte kişilerin aile içinde kurdukları ilişki çeşitleri de ruhsal durumlarına etki etmektedir. Aile içindeki zor zamanlar, travmalar, yaşanan sıkıntılı dönemler kişinin ruhsal durumunu etkiler ve çoğu zaman bireysel müdahale ile çözülmeyebilir. Bu sebeple çift ve aile terapilerinde amaç, partnerler ve aile arasında yaşanan problemleri herkesin açısından ele alarak anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak; olumlu değişim ve gelişim göstermelerini sağlamaktır.
Çift ve aile terapisi son yıllarda ülkemizde de oldukça tercih edilen bir terapi ekolüdür. Çiftleri anlaşmazlıklara sürükleyen, ilişkilerini bitme noktasında getiren sebepler üzerinde dahi oldukça etkin olduğu saptanmıştır.
Çift ve aile terapisi uzun vadede etkilidir. Bireyler terapi süresince farkındalık kazandığı, çeşitli işlevsel stratejiler edindiği için terapi bitiminde yeniden ortaya çıkabilecek olan sorunlarla baş etmede de zorluk çekmezler.
Aile içi ilişkilerde sorun yaşayan; eşler, çocuklar, ebeveynler; evliliğinde veya evlilik öncesinde partneriyle sorun yaşayan tüm bireyler çift ve aile terapi desteği alabilirler. Çift ve aile terapisinin kullanım alanı oldukça geniştir. Bu alanlardan bazıları:
Tüm bireyler ve ihtiyaçlar değişkenlik gösterir; fakat yapılan araştırmalar ışığında sık görülen bazı problemlerden bahsedebiliriz:
Hiçbir ilişki mükemmel değildir ve olamaz. Önemli olan ilişkimizde sorun yaşamaktan ziyade, bu sorun ve problemleri nasıl çözdüğümüz, stratejilerimiz ve çözüp çözemediğimizdir. Evlilik boyunca çokça problemle karşılaşabiliriz, bu da oldukça normaldir.
Eğer bir sorun yaşıyorsanız 0544 7243650 den bana ulaşabilirsiniz
Sınırlı ve Sinirli Zamanlarda Profesyonel Olabilmek...
Öğrenci Koçluğu Sertifika Eğitimi için İletişim Numaramız 0544 724 3650 den bizi arayabilirsiniz...
“ Çekilin önünden, çocuğunuz yaşamını tribünlerde seyirci olarak değil; sahada oyuncu olarak icra etsin. “
Prof. Dr. Ekrem Çulfa
"Hata yapanı sürekli affedip, şans verirseniz, bir süre sonra bunu 'hak gibi' görebilir…" Prof. Dr. Ekrem Çulfa
" Sınırlı zaman sorunu zaman yönetimi ile zamanla çözülür ama sinirli zamanların kalıcı çözümü için profesyonel yardım almadan sağlıklı çözülmez "
Prof. Dr. Ekrem Çulfa
Özgüveni Arttırma Yolları Nelerdir ? Özgüvensizlik Neden Olur? Özgüven Kazanma Yolları Nelerdir? Çocuklarda Özgüven Nasıl Geliştirilir?
Acaba Neden Sorunlu İnsanlar İle Sürekli Karşılaşıyor Olabilirsin?
Neden Sürekli Sorunlu İnsanlar Bizi Buluyor ?
Eğer sorunlu insanlarla karşılaşıyor ve düzgün bir iliski yaşayamıyorsanız bunun iki sebebi olabilir:
1. Ya doğru insanları seçemiyorsunuz ya da
2. Daha önceki ilişkilerde yaptığınız hataları düzeltmiyorsunuz demektir...
" Kimlerin yanında kendinizi sık sık; eksik, kusurlu, yetersiz, değersiz ve haksızlığa uğramış hissediyorsanız yanlış kişilerin yanındasınız demektir.
Eğer görüşmeye devam etmeyi tercih ediyorsanız, onların yanında dik, omurgalı ve özgüvenli bir duruş sergileyin..."
Prof. Dr. Ekrem Çulfa
“ Nasıl bir hayat istediğine başka hayatlara bakarak rol model almaktan çok içine dönerek daha hızlı ulaşabilirsin. “
Prof Dr Ekrem ÇULFA
🌾🍀🌾🍀🌾🍀🌾🍀🌾🍀🌾
Mylife #İstanbul #PsikolojikDanışmanlık ve #KoçlukOkulu İstanbul
👉 Bilgi için arayın hatta bize yazın 📲0533 373 81 23
#istanbulda #psikolograndevutelefonu #anadoluyakasında #avrupayakasında #pedagogtelefonu #klinikpsikologlar #KoçlukOkulu #PsikolojiKliniği #UzmanPsikologlar #yasamkoclugueğitimleri #ögrencikoclugueğitimleri #ailekoclugueğitimleri #yasamkoçları #aileterapistleri #ailedanışmanları #evlilikterapistleri #çiftterapistleri #randevutelefonnumarası #kişiselgelişimuzmanlığı #sertifikaprogramları #seanstelefonnumarası #psikologlar #pedagoglar #çocukpsikologları #ergenpsikologları #ProfDrEkremÇulfa
Stres kelimesi günümüzde rutin olarak herkesin çocukların bile kullandığı kelime halini almıştır. İnsanın, canlının olduğu her yerde stres vardır. Gerçek hayatta hem kişisel hem de çevresel birçok engelle karşılaşırız. Yaşamın gerekleri uyum sağlamamızı gerektirir. Fiziksel ve duygusal sağlığımızın karşısında çıkan zorluklar başa çıkma kaynaklarımızı ve yeteneklerimizi aştığı zaman yaşanan psikolojik durum genellikle stres olarak adlandırılır.
Organizmanın, insanın dışsal tepkilere karşı verdiği uyum sağlayıcı bir tepkidir. Kişi, stres tepkisi vererek vücudunu, bütünlüğünü korumaya çalışır. Beyin stresi algıladığı zaman, vücudun hazır olması için bazı uyaranlar yollar. Bazı bölgelerdeki hücreler aktive olurlar. Stres anında vücudumuz bu stresle mücadele et veya stresten uzaklaş mesajı verir.
Stres aynı zamanda insana enerjide vermektedir. Örneğin; bisiklet kullanmak bir strestir. Eğer bisikleti amacınıza yönelik ve dengeli bir biçimde kullanıyorsanız, o stres sizi hedefinize götürür ve enerji verir. Panik olursanız, aceleci davranırsanız takla atarsınız. Enerji verici ve harekete geçirici stres faydalı bir strestir. Aynı zamanda yeterli seviyede stres kişinin yaşamını sürdürmesi için gereklidir.
Stresi pozitif ve negatif stres olarak ikiye ayırabiliriz. Pozitif stres başarılı olduğumuzda veya olumlu bir olayla karşılaştığımızda hissettiğimiz duygulardır. Örneğin; iş yerinde terfi almak, görev ve sorumluluk stres oluşturur. Pozitif olarak yaşıyorsak pozitif, negatif olarak yaşıyorsak negatif stres oluşturur.
Stres ayrıca genellikle depresyon ve endişe belirtileri olarak görülen psikolojik strese de katkıda bulunmaktadır. Depresyonun sıklıkla stresin bir sonucu olduğunu ve endişe ile stres arasındaki ilişki için benzer bulgular olduğunu ortaya koymaktadır. Stres herkes için aynı şekilde yaşanmamaktadır ve bazı kişilerin stresten kaynaklanan psikolojik stres yaşama riski diğerlerinden daha fazla olmaktadır.
İnsanın hayatında stres korkulacak bir şey değil, yönetilecek bir şeydir. Bir çoğumuz bu stresi yönetmek için adım atar, olumlu adım atıldığında stresi yönetmiş oluruz.
İnsanın hayatında stres korkulacak bir şey değil, yönetilecek bir şeydir. Bir çoğumuz bu stresi yönetmek için adım atar, olumlu adım atıldığında stresi yönetmiş oluruz. Eğer bir türlü stresinizi yenemiyor ve zor günlerden geçiyorsanız Profesyonel Yardım almalısınız. İletişim numaramız 0533 3738123 dan Psikologlarımıza ulaşabilirsiniz.
Neden Sürekli Sorunlu İnsanlar Bizi Buluyor ? Etrafımızdaki Arızalı İnsanları Nasıl Tespit Ederiz ? Doğru İnsanlar İle Karşılaşma Yolları Nelerdir?
Acaba Neden Sorunlu İnsanlar İle Sürekli Karşılaşıyor Olabilirsin?
Neden Sürekli Sorunlu İnsanlar Bizi Buluyor ?
Eğer sorunlu insanlarla karşılaşıyor ve düzgün bir iliski yaşayamıyorsanız bunun iki sebebi olabilir:
1. Ya doğru insanları seçemiyorsunuz ya da
2. Daha önceki ilişkilerde yaptığınız hataları düzeltmiyorsunuz demektir...
" Kimlerin yanında kendinizi sık sık; eksik, kusurlu, yetersiz, değersiz ve haksızlığa uğramış hissediyorsanız yanlış kişilerin yanındasınız demektir.
Eğer görüşmeye devam etmeyi tercih ediyorsanız, onların yanında dik, omurgalı ve özgüvenli bir duruş sergileyin..."
Prof. Dr. Ekrem Çulfa
“ Nasıl bir hayat istediğine başka hayatlara bakarak rol model almaktan çok içine dönerek daha hızlı ulaşabilirsin. “
Prof Dr Ekrem ÇULFA 🌾🍀🌾🍀🌾🍀🌾🍀🌾🍀🌾
Mylife #İstanbul #PsikolojikDanışmanlık ve #KoçlukOkulu İstanbul
👉 Bilgi için arayın hatta bize yazın 📲0533 373 81 23
#istanbulda #psikolograndevutelefonu #anadoluyakasında #avrupayakasında #pedagogtelefonu #klinikpsikologlar #KoçlukOkulu #PsikolojiKliniği #UzmanPsikologlar #yasamkoclugueğitimleri #ögrencikoclugueğitimleri #ailekoclugueğitimleri #yasamkoçları #aileterapistleri #ailedanışmanları #evlilikterapistleri #çiftterapistleri #randevutelefonnumarası #kişiselgelişimuzmanlığı #sertifikaprogramları #seanstelefonnumarası #psikologlar #pedagoglar #çocukpsikologları #ergenpsikologları #ProfDrEkremÇulfa
Psikolojik sıkıntı toplumda yaygın bir ruh sağlığı sorunudur. Psikolojik sıkıntı işlev düzeyini etkileyen genellikle depresyon ve anksiyete belirtileri ile karakterize olan bir durumdur. Başka bir deyişle, günlük yaşam faaliyetlerinizi engelleyen psikolojik rahatsızlıktır. Bu belirtiler genellikle bir arada ve ortak somatik şikayetler ve kronik koşullarla birlikte ortaya çıkmaktadır. Risk faktörleri arasında strese bağlı ve sosyodemografik faktörler ile yetersiz iç ve dış kaynaklar yer almaktadır. Stresin özellikle depresyon, anksiyete ve tükenmişlikle ilişkili olduğu bilinmektedir.
Fiziksel ve duygusal sağlığımızın karşısına çıkan zorluklar başa çıkma kaynaklarımızı ve yeteneklerimizi aştığı zaman yaşanan psikolojik durum genellikle stres olarak adlandırılmaktadır. Stresin yalnızca olumsuz koşullarda değil, olumlu koşullarda da ortaya çıkabileceğini belirtmektedir. Her iki stres türü de kişinin kaynaklarını ve başa çıkma becerilerini zorlamaktadır ancak kötücül stres yani sıkıntı genellikle daha fazla hasar yaratmaktadır.
Psikolojik sıkıntı büyük ölçüde depresyon belirtileri ile karakterize duygusal bir acı çekme durumu yani ilgi kaybı, üzüntü ve umutsuzluk ve anksiyete yani huzursuzluk olarak tanımlanmaktadır.
Psikolojik Sıkıntı Nedir ? Psikolojik Sıkıntı Çözüm Yolları için Uzman Klinik Psikolog Hatice Büşra Karaya ulaşabilirsiniz 0533 373 81 23Psikolojik sıkıntı, bazı psikiyatrik bozukluklar için tanısal bir kriterdir ve günlük yaşamdaki bozulma ile diğer bozukluklardaki semptomların şiddetinin bir göstergesidir. Psikolojik sıkıntı, depresyon bozuklukları ve genel anksiyete bozukluğunu değerlendirmek için kullanılan ölçeklerin ortak noktaları bulunmaktadır. Bu nedenle, psikolojik sıkıntı ve bu psikiyatrik bozukluklar farklı olgular olmasına rağmen, birbirlerinden tamamen bağımsız değildirler.
Genel popülasyonda psikolojik sıkıntı epidemiyolojisi hakkındaki yapılan çalışmalardan çıkan sonuçlara göre risk ve koruyucu faktörler üç kategoriye ayrılmıştır. Bunlar, sosyodemografik faktörler, stresle ilgili faktörler ve kişisel kaynaklardır. Sosyodemografik faktörler, doğuştan (örneğin cinsiyet, yaş, etnik köken) veya bireylerin sosyal yapıdaki rolünü yansıtan özelliklerini yeniden gruplandırmaktadır. Bu faktörler, önleme veya müdahale programları için hedeflenebilecek psikolojik sıkıntı riski altındaki popülasyonların en yaygın göstergeleri olarak bilinmektedir. Stres kategorisi, bireylerin psikolojik iyiliği üzerinde stres yaratan olayları ve yaşam koşullarını kapsamaktadır. Sosyal kaynaklar kategorisi, psikolojik sıkıntıların oluşmasını önlemek için bireylerin kullanabileceği kaynakları kapsamaktadır. Bu üç tip faktör birbirini tamamlayıcı nitelikte olabilmektedir. Örneğin, yoksulluk stresli bir yaşam koşulu olarak görülürken, gelir kişisel bir kaynak olarak görülmektedir.
Yetişkinlerde, kronik sağlık sorunları ve günlük faaliyetlerde sınırlamaların kişinin kendisinde veya yakın bir aile üyesinde olup olmadığı psikolojik sıkıntı epidemiyolojisinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu ilişki yaşam kalitesinin düşmesine, sosyal rollerin bozulmasına ve ilacın yan etkilerine bağlanabilmektedir.
Genel popülasyonda stresli olaylar, yaşam koşulları ve değerli sosyal rollerin eksikliği psikolojik sıkıntı için önemli risk faktörleri olarak ortaya çıkarken, benlik saygısı gibi iç kaynaklar ve gelir gibi dış kaynaklar önemli koruyucu faktörlerdendir. İşçiler arasında yüksek iş talepleri, düşük karar özgürlüğü, iş hayatındaki zayıf sosyal destek ve asgari ödüller psikolojik sıkıntı riskini arttırmaktadır.
Her durumda, psikolojik sıkıntı ile ilişkili faktörler aynı zamanda akıl sağlığı ve akıl hastalığının diğer boyutlarını da etkilemektedir ve psikolojik sıkıntı epidemiyolojisi ile diğer akıl sağlığı sorunları arasındaki benzerlik ve farklılıkları tanımlamaya i
Yazar Jim Rohn der ki, “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” Sahip olduğunuz zihin yapısının etrafınızda iletişimde olduğumuz beyinlerden etkilenip şekillendiğini unutmayın. Çünkü beynimiz sosyalleşmeye ve etrafındaki diğer beyinler ile senkronize olmaya bayılır. Nasıl mı? Dinleyin