Bu bölümde sizi İstanbul’un kalabalık ama bir o kadar da büyülü sokaklarına, Boğaz’a nazır bir restorana götürüyoruz. Hikâyemiz, bir adamın içinde büyüttüğü, yıllarca dile getiremediği aşkını nihayet itiraf etmesiyle başlıyor. Tek taraflı bir sevdanın sessizliğini, cesaretle bozduğu o an…
Ama her aşk karşılık bulmaz. Kadın, kalbinin derinliklerinde bir kıpırtı hissetse de, hayal kırıklığı korkusuyla bu sevgiyi reddeder. Belki de aşkın en hüzünlü hali, ihtimali bile yaşanamadan yitirilenidir.
Bir aşk itirafının, bir reddedişin ve ayrılığın İstanbul fonunda geçen sade ama etkileyici hikâyesi…
“Ayrılık ayrı, aşk bitişik yazılır” – çünkü bazen bir kelimenin yazılışı bile hissettiklerimizi anlatmaya yetmez.
An`da mutlu olmak. Insan bir olayı deneyimler ve gecmise atar. Fakat sürekli zihninde tekrarlayarak taze tutar. Beyin neyi tuttuğu ile ilgilenmez. Aci ya da haz fark etmiyor. Beyin ne kadar tekrarladigi ile ilgileniyor. Yani gecmisteki sizi mutlu eden ya da mutsuz eden seylerin kullanama tarihi gecmistir. Eger siz gecmisteki mutlu an`larin aynisini yasamaya beklerseniz, yenilenemezsiniz.