Bu bölüm, “başlamak için mükemmel anı bekleyenler”e geliyor.
Çünkü o an hiç gelmeyecek.
Beynin seni korumak için yazdığı bahaneleri, konfor alanının görünmez sınırlarını, ve korkunun aslında nasıl bir yol arkadaşı olduğunu konuşuyoruz.
Başlamak neden bu kadar zor?
Neden aynı noktada kalmak bazen daha güvenli geliyor?
Ve neden “devam etmek” başarmaktan daha değerli bir eylem?
Bu bölümde kendi deneyimlerimden yola çıkarak başlamanın bilimi, motivasyonun psikolojisi ve devamlılığın sihrine dalıyoruz.
Çünkü motivasyon beklenmez — harekete geçilerek yaratılır.
Hazır olmayı bekleme.
Korkuyla birlikte başla.
Ben Serra Saygılı (@serrasaygili) — büyüme günlüğüme hoş geldin.
Bu bölümde hepimizin içinde bir noktada taşıdığı kurban psikolojisini konuşuyorum.
Gerçekten hayat bize mi oluyor, yoksa biz mi hayatı yaratıyoruz?
📌 Bu bölümde:– Türk toplumunda kurban psikolojisinin kökleri– Kendi evrenimizi kurmanın yolları– Hayal kurmanın ve aksiyon almanın gücü– Enerjiyi doğru yere akıtmak
Her gün dış dünyanın gürültüsüyle boğuluyoruz. Ama aslında tek gerçek şu:
👉 Sen kendi evreninde neye inanıyorsan, hayatın da sana onu yansıtıyor.
Dinlerken belki kendinden bir parça bulacak, belki de artık “kurban” olmaktan çıkıp kendi hayatının öznesi olmaya niyet edeceksin.
Ben, Serra Saygılı (@serrasaygili), bu bölümde sosyal medyadaki nefret yorumlarından yola çıkarak, hislerimizin gerçekten bize mi ait yoksa başkasından mı geçtiğini sorguluyorum.
Neden bazen bir başkasının öfkesini, kaygısını ya da yetersizlik hissini kendi duygumuzmuş gibi sahipleniyoruz?
Projection (yansıtma) mekanizması, ayna nöronlar, merkezde kalma teknikleri ve kendi içimizin yansımalarını fark etme üzerine hem bilimsel hem de günlük hayatın içinden örneklerle derin bir sohbet.
İçeriği dinlerken belki de kendinize şu soruyu soracaksınız: “Bu his gerçekten bana mı ait?”
Instagram büyüyor, ama en büyük değişim içimde.
Bu bölüm, “başlayınca geçiyor” dediğimiz o iç dirençle ilgili.
Tembelliğin neden oluştuğunu, nasıl kırıldığını ve
artık her gün 9 saat çalışabilen biri haline nasıl geldiğimi anlatıyorum.
Çünkü motivasyon gelmiyor.
Sen harekete geçince o seni buluyor.
Haydi beraber keşfedelim!
Bir şeyleri başardım ama hâlâ yeterli hissetmiyorum” diyorsan, yalnız değilsin.
Bu bölümde, sosyal medya büyümeme rağmen içimde zaman zaman neden hâlâ küçük hissettiğimi ve başarıyı neden kolay kolay sahiplenemediğimi konuştum.
İçten içe hep "daha fazlası olmalı" diyen o sesi tanıyorum. Ve bu bölümde tam da o sesle yüzleşiyorum.
Imposter sendromu, kıyasın tuzakları ve küçük kazanımları kutlamayı öğrenmenin ne kadar dönüştürücü olduğunu fark ettiğim yerlerde dolaştım.
Bazen kutlamak, sadece mutlu olmak değil; "devam edeceğim" demenin başka bir yoludur.
Belki bu bölüm, senin de kendini kutlaman için küçük bir başlangıç olur.
Hadi gel, birlikte bir kahve molası verelim.
İlk seferde tutturmak zorunda değiliz. Oyunda kalmak yeter."
Bu hafta “Kısık Ateşte 1 Milyon”da kendi içerik yolculuğumun tam ortasındayım.
Instagram’da izlenmeler düştü. Yeni bir konsept denedim. O da olmadı.
Sonra kamera karşısına geçtim, anlatmaya başladım. Etkileşim iki katına çıktı.
Ama mesele şu: Bu bir döngü.
Bir çözüm buluyorsun. Sonra başa dönüyorsun.
Yani mesele mükemmel yapmak değil — denemeye razı olmak.
Bu bölümde:
Bir yolculuğa başladığında hemen olmaz.Ama her düşüş, seni tekrar kendine yaklaştırır.
Yeter ki oyuna küsmeyesin.
Bu, “Kısık Ateşte 1 Milyon”un 6. bölümü.
Bu hafta yalnızca algoritmalardan değil, zihnimizden konuşuyoruz.
Instagram’da büyümek sadece stratejiyle olmuyor.
Yolda moral bozuluyor, işler beklediğimiz gibi gitmiyor, iç ses “olmayacak galiba” demeye başlıyor.
Peki o zaman ne yapıyoruz?
Kısacası:Bu bölüm sadece içerik üreticilerine değil, bir hedefin peşinden giden herkese.
Hayal eden, yorulan ama yine de devam etmek isteyen herkese.
Bu sadece algoritma değil, zihnin algoritması.Ve bazen büyümek, sadece “devam etme disiplini”dir.
🎧 Bu, “Kısık Ateşte 1 Milyon”un ikinci bölümü.
@serrasaygili (Serra Mutfakta) hesabıyla çıktığım yolculukta bu hafta şu sorunun peşindeyim:
Instagram’da büyümek için gerçekten reklam şart mı?
Aynı içeriği hem organik olarak paylaşıyorum, hem de reklamla destekliyorum.
Biri 5.000 kişiye ulaşıyor, sıfır takipçi getiriyor.Aynı video reklamla 50-70 kişiyi getiriyor.
Ama neden?
Bu bölümde:– Organik büyümenin sınırlarını,– Reklamın ne zaman işe yaradığını,– Algoritmanın seni neye göre sevip öne çıkardığını,– Ve “sadece iyi içerik yeter mi?” sorusunu birlikte sorguluyoruz.
Bu sadece bir içerik oyunu değil. Bu, bir algı yönetimi.
Gerçek zamanlı verilerle, deneme-yanılmayla büyümeyi birlikte çözüyoruz.
Hoş geldin. Kısık Ateş’te bu hafta erişim kazanma, ve güven inşasını konuşuyoruz.
Bu, “Kısık Ateşte 1 Milyon”un ilk bölümü.
@serramutfakta hesabıyla çıktığım bu yolculukta her hafta neler işe yaradı, ne olmadı birlikte bakacağız — ama önce şu sorunun altını çizmek istedim:
Instagram seni nasıl tanıyor ve neden bazen görmezden geliyor?
Bu bölümde, algoritma dostu bir profil kurmanın temel taşlarını konuşuyorum:
Hedef kitle, projenin amacı, strateji...
Ve en önemlisi: Instagram’ın dikkatini çekmek için neyi neye göre yapmak gerek?
Gerçek zamanlı bir büyüme günlüğü başlıyor — önce zemini sağlam kuruyoruz.
Haydi başlayalım 🎙️🔥