
Meselâ, elimizi kaldırmak istediğimizde, fizikî bir arıza söz konusu değilse, elimizi kaldırabilir; konuşmak istediğimizde de konuşabiliriz. Bu fiilleri işlemeye muktedir oluşumuz bize bir şeyi, yani bizde bir iradenin oluşunu ispat eder. İster buna irade, ister cüz-i ihtiyarî, isterse meşîet veya dileme deyin, netice değişmeyecektir. Mahiyetini bilmediğimiz bu şeyin varlığı her türlü ispat gayretinin üstünde, gün gibi ayândır.