Bu bölümde, alternatif tarih üzerinden "Benim distopyam başkasının ütopyası olabilir mi?" sorusunu cevaplamaya çalıştık. Philip K. Dick’in Yüksek Şatodaki Adam, Katharine Burdekin'in Swastika Geceleri ve Mussolini'nin yazmak istediği Europa 2000 eserlerinden bahsettik. 700 yıl süren Nazi iktidarını anlatan Swastika Geceleri'nin distopyalardaki öncü niteliğinden, Yüksek Şatodaki Adam'daki Nazi Amerikası'nın neo-Nazilerce bir ütopya gibi görüldüğünden de söz ettik. Keyifli dinlemeler!

Bu bölümde ütopya ve distopya kavramlarının doğuşundan ve gelişiminden bahsettik. Birlikte "Benim ütopyam başka birisinin distopyası olabilir mi?" sorusuna cevap aradık. More'un 1516'da ütopya kelimesini icat etmesinden 20. yüzyıla gittik. Oradan da MÖ 4. yüzyıla, Platon'un Devlet ve Yasalar eserlerine döndük. Zamyatin'den yine söz ettik; David Hume'e saygı duruşunu da ihmal etmedik. Keyifli dinlemeler! Bölümde sözü geçen eser: Cambridge Edebiyat Araştırmaları: Ütopya Edebiyatı, haz. Gregory Claeys, çev. Zeynep Demirsü ve Damla Göl (İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021).

Bu bölümde, 1945'ten sonra Rus bilim kurgu edebiyatının önde gelen isimleri hakkında konuştuk. 1920'lerdeki uzayda devrim yapma hayalleri, 1950'lerden itibaren gerçekçi bir hal almaya başladı. İnsanların geleceği uzayda tasavvur ettiği yepyeni bir dönem açıldı. Biz de bu bölümde uzay yarışının edebiyata yansımaları hakkında konuştuk. Keyifli dinlemeler!

Bu bölümde, Rus bilim kurgu edebiyatını bilimsel sosyalizm bağlamında iki ana eğilim üzerinden değerlendirdik; biri Sovyet yanlısı, diğeri Sovyet rejimi karşıtı alt metinlere sahip bilim kurgu eserleri. Aleksey Tolstoy, Aleksandr Belyaev, Yevgeni Zamyatin, Mihail Bulgakov, bu bölümde değindiğimiz yazarlar oldular. Rus bilim kurgusuna giriş mahiyetindeki bu bölümümüzün ardından, gelecek hafta uzay yarışı ve Rus bilim kurgusu arasındaki ilişkiden bahsedeceğiz. Keyifli dinlemeler!

Podcastımızın ilk bölümünde, geçen hafta birinci sezon finalini yapan House of the Dragon'ı konuştuk. Politik doğruculuk ve Slavoj Zizek'in Game of Thrones yorumlarından girdik, casting tercihlerinden feminizme kadar uzandık. İyi dinlemeler!