
Prof. Dr. Mustafa Sarı’nın “Balıkçılık: Sorunlar, Çözüm Önerileri ve Yönetim” başlıklı çalışması, Türkiye balıkçılığının içinde bulunduğu çok yönlü krizi ve bu krizden çıkış yollarını bütüncül bir yaklaşımla ele almaktadır. Eser, ekolojik, ekonomik ve yönetimsel sorunların birbiriyle olan derin bağını ortaya koyarak sektörde köklü bir dönüşümün kaçınılmaz olduğunu vurgulamaktadır.
Krizi Tetikleyen Sistematik Sorunlar
Çalışmaya göre Türkiye balıkçılığını sürdürülemez bir noktaya getiren kriz, birbiriyle ilişkili sorunlar zincirinden oluşmaktadır.
Yapısal ve Ekonomik Baskılar: Krizin temelinde, denizlerin biyolojik kapasitesini katbekat aşan avlanma filosu yer almaktadır. Sürdürülebilirliği değil, filo genişlemesini teşvik eden yanlış yapılandırılmış sübvansiyonlar, bu aşırı kapasiteyi körüklemektedir. Artan işletme maliyetleri (yakıt, malzeme) balıkçıları bir borç sarmalına sokmakta ve bu durum, kaynakların "kısa vadeli kazanç" odağıyla hızla tüketilmesine neden olmaktadır.
Yönetimsel Zafiyetler: Mevcut yönetim anlayışı, ekosistemi bir bütün olarak gören proaktif bir yaklaşımdan yoksundur. Bunun yerine, kriz anlarına tepki veren ve sadece belirli türlere odaklanan dar kapsamlı bir politika izlenmektedir. Yasa dışı, bildirilmemiş ve düzenlenmemiş (IUU) avcılıkla mücadelede denetim mekanizmaları yetersiz kalmakta; balıkçı loncaları, yerel yönetimler ve bilim insanlarını dışlayan merkeziyetçi karar alma yapısı, ortak akla dayalı çözümleri engellemektedir.
Ekolojik ve Sosyal Yıkım: Kıyıların kirlilik, sanayi atıkları ve plansız yapılaşma ile tahrip edilmesi, balıkların üreme ve beslenme alanlarını yok etmektedir. Marmara Denizi’ndeki müsilaj felaketi, bu ekolojik yıkımın en somut göstergesidir. Eş zamanlı olarak, azalan balık stokları, geçimini tamamen denize bağlamış kıyı topluluklarında yoksulluk, sosyal gerilim ve göç gibi sorunları tetikleyerek krizi daha da derinleştirmektedir.
Çözüm İçin Aşamalı Yol Haritası
Sarı, bu karmaşık krize karşı reaktif önlemlerin yetersiz kalacağını belirterek, üç aşamalı, proaktif ve bütüncül bir eylem planı önermektedir:
1. Acil Önlemler (Yıkımı Durdurma):İlk olarak, ekolojik yıkımı yavaşlatmak amacıyla kritik göç yollarında (İstanbul Boğazı vb.) avcılığın kısıtlanması, yavru balık avı ve nakliyesinin tamamen yasaklanması ve denetimlerin teknoloji destekli olarak (drone, liman kontrolü) sıkılaştırılması hedeflenir.
2. Kısa-Orta Vadeli Reformlar (Sistemi Onarma):Bu aşamada, yasalardaki çelişkilerin giderilmesi, filo kapasitesini düşürecek tekne geri alım programlarının uygulanması, sübvansiyonların sürdürülebilirlik odaklı hale getirilmesi ve yerel halkın katılımıyla Deniz Koruma Alanları (DKA) oluşturulması gibi kurumsal reformlar öngörülür.
3. Uzun Vadeli Dönüşüm (Dirençli Gelecek İnşası):Nihai hedef, Ekosistem Tabanlı Balıkçılık Yönetimi (EAF) modelini tam anlamıyla benimsemektir. Balıkçılığı iklim değişikliği, kirlilik ve habitat etkileşimleri gibi tüm değişkenleri dikkate alarak yöneten bu modele, tüm paydaşların (balıkçılar, bilim insanları, yerel yönetimler) karar süreçlerine katıldığı ortak yönetim anlayışı ve kıyı toplulukları için alternatif geçim kaynaklarının (ekoturizm, onarıcı su ürünleri yetiştiriciliği vb.) geliştirilmesi eşlik etmelidir.
Çalışmanın da net bir şekilde vurguladığı gibi, deniz ekosistemlerinin bekleyecek vakti kalmamıştır. Atılacak kararlı ve bilimsel temelli adımlar, Türkiye'nin deniz mirasının geleceği için hayati önem taşımaktadır.