
Roma İmparatoru Caracalla (MS 188–217), tarihin hem en acımasız hem de en saplantılı hükümdarlarından biri olarak bilinir. Ancak onun Anadolu’da geçirdiği dönem, yalnızca kişisel bir çöküşün değil, Roma İmparatorluğu’nun doğuya yönelen kaderinin de simgesidir.
Babası Septimius Severus’un ölümünden sonra kardeşi Geta’yı öldürerek iktidarı tek başına ele geçiren Caracalla, Roma’dan hızla uzaklaştı. Senato’ya güvenini kaybetti, orduya dayandı ve askeri despotizmini Anadolu üzerinden yeniden biçimlendirdi. MS 214’te Trakya üzerinden Anadolu’ya geçtiğinde, artık Batı’nın değil, Doğu’nun hükümdarı olmayı seçmişti.
Caracalla, Büyük İskender’e duyduğu hayranlığı bir devlet ideolojisine dönüştürdü. Anadolu’da, İskender’in anısını diriltmeye adanmış bir propaganda yürüttü. Nikomedia (İzmit) ve Nikaia (İznik) çevresinde kamp kurarak İskender’in Makedon falanksını örnek alan özel bir birlik oluşturdu. Kendi yüzünün yarısı İskender’e benzeyen heykeller yaptırdı; bu yalnızca sanat değil, bir kimlik inşasıydı — “İkinci İskender” olma iddiası.
En dramatik sahne, Truva ziyareti sırasında yaşandı. Homeros’un dizelerine duyduğu hayranlıkla Akhilleus’un mezarında kurbanlar sundu, ardından azatlı kölesi Festus’u “Patroklos’um” diyerek oraya gömdü. Bu sahne, onun artık tarihten çok mitolojiyle konuştuğunun göstergesiydi.
Caracalla’nın Anadolu’daki politikaları, yalnızca askeri değil, düşünsel bir hesaplaşmayı da içeriyordu. Aristoteles’in İskender’in ölümünde rol oynadığına inanarak Aristotelesçi filozoflara zulmetti, akıl yerine tutkuyu, ölçü yerine güç gösterisini yüceltti. Bu dönemde Anadolu kentlerinde dikilen anıtsal heykeller, tiranlığın estetik simgelerine dönüştü.
Caracalla’nın Anadolu’daki varlığı, yaklaşan Parthia (İran) Seferi’nin ön hazırlığıydı. Nikomedia’dan Antakya’ya uzanan hat boyunca ordusunu yeniden düzenledi; Anadolu, Roma’nın Doğu stratejisinin kalbi haline geldi. Ancak sefer başlamadan, MS 217’de Harran yakınlarında (Carrhae) kendi muhafızları tarafından öldürüldü. İskender’in izinden gitme hayali, tam da Doğu’nun eşiğinde son buldu.
Caracalla’nın Anadolu dönemi, Roma tarihinin psikolojik ve coğrafi eksenini değiştirdi.
Politik: Roma’nın yönetim ağırlığı Batı’dan Doğu’ya kaydı.
Kültürel: Mitoloji, devlet ideolojisinin parçası haline geldi.
Askerî: Anadolu, Roma ordularının yeni üssü oldu.
Sonunda Caracalla, yalnızca bir tiran değil, Roma’nın Doğu’ya yönelişini başlatan karanlık simge olarak anıldı. Onun deliliği, imparatorluğun gelecekteki dönüşümünü hazırladı. Tarih, bazen en çılgın saplantıların bile uygarlıkların yönünü değiştirdiğini gösterir. Caracalla’nın Anadolu’su, bunun en çarpıcı örneğidir.
(Kaynaklar: Cassius Dio, Herodian, Historia Augusta, Grant & Southern.)