
Dr. William Li’nin “Hastalığı Yenmek İçin Ye” adlı kitabı, besinleri yalnızca enerji ve beslenme kaynağı değil, aynı zamanda bir tür ilaç olarak gören devrimci bir bakış açısı sunar. Kitap, insan vücudunun beş temel savunma sistemini—anjiyogenez (damar oluşumu), yenilenme (kök hücreler), mikrobiyom, DNA koruması ve bağışıklık—besinler aracılığıyla nasıl harekete geçirilebileceğini ve güçlendirilebileceğini anlatır. Dr. Li, kişisel deneyimlerinden ve bilimsel araştırmalardan yola çıkarak, sağlığın yalnızca hastalıkların yokluğu değil, aynı zamanda bu savunma sistemlerinin dengeli çalışması olduğunu vurgular.
Anjiyogenez, vücudun yeni damarlar oluşturarak dokulara oksijen ve besin taşımasını sağlar. Soya fasulyesi, yeşil çay, nar, kakao, böğürtlen, zerdeçal ve baharatlardaki bileşikler, damarlanmayı gerektiğinde uyarabilir ya da baskılayabilir. Böylece hem kalp krizi sonrası iyileşme süreci desteklenir hem de kanser gibi hastalıkların damar oluşumuyla beslenmesi engellenebilir.
Yenilenme sistemi, kök hücreler sayesinde dokuları sürekli onarır ve yeniler. Dr. Li, bitter çikolata, balık yağı, tam tahıllar, kahve, yaban mersini gibi gıdaların kök hücrelerin işlevini artırdığını, mor patates, soya, resveratrol gibi bileşiklerin ise kanser kök hücrelerini baskıladığını aktarır. Buna karşılık şekerli ve yağlı beslenmenin kök hücrelere zarar vererek yaşlanmayı hızlandırdığına dikkat çeker.
Mikrobiyom, trilyonlarca bakteriden oluşan ve bağışıklık ile metabolizmayı doğrudan etkileyen bir ekosistemdir. Lifli tam gıdalar, yoğurt, lahana turşusu, kimchi gibi fermente yiyecekler bağırsak florasını destekler. Nar, kızılcık ve ceviz gibi besinler faydalı bakteri çeşitliliğini artırırken, işlenmiş gıdalar ve yapay tatlandırıcılar bu dengeyi bozarak obezite, diyabet ve bağışıklık zayıflığına yol açabilir.
DNA koruması, genetik yapımızın sürekliliği için kritik öneme sahiptir. Domates ve karpuzdaki likopen, soya, yeşil çay ve zerdeçal gibi gıdalar DNA hasarını önler, epigenetik mekanizmalar yoluyla koruyucu genleri aktive eder. Brokoli gibi sebzeler tümör baskılayıcı genleri harekete geçirirken, Akdeniz diyeti telomerleri koruyarak yaşlanma sürecini yavaşlatır.
Bağışıklık sistemi ise vücudu virüsler, bakteriler ve kansere karşı korur. Yaşlı sarımsak özü ve kızılcık polifenolleri bağışıklığı güçlendirirken, yeşil çay ve zeytinyağı otoimmün hastalıklarda aşırı bağışıklık tepkisini sakinleştirebilir. Böylece hem savunma hem de denge sağlanır.
Dr. Li’nin geliştirdiği “5 x 5 x 5 Çerçevesi”, her gün beş farklı savunma dostu besini beş öğüne yayarak tüketmeyi önerir. Bu yaklaşım, yasaklar yerine kişisel tercihlere dayalıdır: bireyler geniş bir “Tercih Edilen Gıdalar Listesi”nden sevdiklerini seçer. Dr. Li, “Ne yememeliyim?” yerine “Hangi faydalı besinleri ekleyebilirim?” sorusunu sorarak pozitif bir yaklaşım geliştirir.
Kitap ayrıca yaşam tarzı faktörlerine de dikkat çeker. Sigara, alkol ve şekerli içeceklerin kök hücreleri ve DNA’yı tahrip ettiği; işlenmiş etlerin telomerleri kısalttığı; yapay tatlandırıcıların mikrobiyomu bozduğu anlatılır. Buna karşılık düzenli egzersiz, yeterli uyku, stresin azaltılması ve zaman zaman uygulanan açlık döngülerinin vücudu yenilediği vurgulanır.
Sonuç olarak, “Hastalığı Yenmek İçin Ye”, gıdaları birer ilaç gibi kullanarak vücudun doğal savunma mekanizmalarını destekleyen bütüncül ve kişiselleştirilebilir bir rehberdir. Dr. William Li, bilimin ışığında, her bireyin kendi zevkleri ve imkanları doğrultusunda sağlığını kontrol etmesini sağlayan güçlü bir yol haritası sunar. Böylece insanlar, pasif birer hasta adayı olmak yerine, aktif birer sağlık mimarı haline gelir.