
Kim, neye göre “normal”?
Yolda yüksek sesle konuşan biri mi daha tuhaf, yoksa içinden geçen her şeyi yutkunan biri mi daha garip?
Toplumun çizdiği sınırlar kimi dışarıda bırakıyor?
Delilik, sadece “ötekilerin” mi hikâyesi?
Bu bölümde Foucault ile akıl hastanelerinin tarihi koridorlarında yürüyor, Butler ile normalliğin cinsiyetlendirilmiş yüzüne bakıyor, Agamben ile istisnaların nasıl kurala dönüştüğünü konuşuyor ve Byung-Chul Han’ın çağdaş toplum analizleriyle norm takıntımızı sorguluyoruz.
“Garip” olan belki de yalnızca görünür olana sığmayanlardır.
Belki de senin normalin, bir başkasının ütopyasıdır.
Senin normalin neye benziyor – ve gerçekten sana mı ait?