
Beğenilmek…
Bir ihtiyaç mı, bir tuzak mı, yoksa çağımızın yeni ibadeti mi?
Bu bölümde, dijital dünyada görünür olma arzusunun köklerine iniyoruz.
Rousseau’yla toplumun yargılayıcı bakışına, Lacan’la ayna karşısındaki benliğe, Foucault’yla gözetim düzenine, Arendt’le kamusal alanda görünür olmaya, Butler’la kimliğin performansına ve Byung-Chul Han’la narsisizmin şeffaf toplumuna bakıyoruz.
Beğenilmek istemeyen var mı gerçekten?
Ve ya beğenilmeyince neden bu kadar yıkılıyoruz?
Kendin gibi olmak mı, algoritmanın istediği gibi görünmek mi?