“Dur, gitme, ne kadar güzelsin!”
Peki ya koptuğunu sandığım kökler benim değilse?
Bir cümlenin gardırobunda, dünyadaki insanların sayısı kadar - hatta daha bile fazla - elbise var, merkez.
Don Quijote’nin karşısında en azından yel değirmenleri vardı; eni, boyu, yüksekliği olan, üç boyutlu yel değirmenleri.
Öyleyse soruyorum, Uranüs ile sonbahar nasıl oldu da farklı cümlelerin içinde defalarca bir arada bulundu?
Yıldızları kim sevmez ki?
Renklerin içinde siyah da var, karanlık da var. Kapkaranlık da var.
Mükemmelleşeceğim diye kendi kendimden mi kaçıyordum?
Tüm planlarınızın dışında bir rüzgâr, pusulaların henüz keşfetmediği bir yönden üzerinize üzerinize, hayatınızın tam ortasına estiğinde ne yaparsınız?
Karayı görmek zorunda değilsin.
Bir merkezkaç kuvveti oluştu sonra, kaçmadım merkez!
X - Y kromozomu fark etmeksizin, yeryüzünün tüm “Düşünen Leylalar”ından bahsediyorum.
Hazırsanız, başlıyoruz!
**
https://www.instagram.com/dusunenleylalar