
Postumuzu kaptırmışsak ya da onu göz kamaştırıcı şeyler için feda etmişsek zamanla yorulmaya başlarız. İçimizde bir arketip canlanmaya, bizi rüyalarımızda ya da günlük işlerimizi yaparken rahatsız etmeye başlar. Bu gezgin arketipi bizi tek bir şeye motive etmek üzere içgüdülerimizi aktive eder: Arayış! Bir zamanlar bizim olan ama şimdi sahip olmadığımız ve hatta ne olduğunu bile unuttuğumuz bir şeyi aramaya başlarız. Ruh derimizi, benliğimizi ararız. Bazen bu arayışın daha başında vazgeçeriz. Çünkü rollerimiz ve sorumluluklarımız vardır. “Ben olmazsam onlara ne olacak” dediğimiz, çocuklarımız, çiçeklerimiz, işlerimiz, eşlerimiz vardır. Kendi derimizi aramaya çıkmış olmaktan bile suçluluk hissettiğimiz, hissettirildiğimiz manipülasyonlara maruz kalırız. Bazen de bize zor gelir aramak, vazgeçeriz. Postumuzu kendi ellerimizle teslim ettiğimiz pek çok yanılsamaya kapılıvermek çok daha kolaydır, zahmetsiz ve risksizdir.
Dişil doğamızın içinde sağlıklı bir animus geliştirmek için, yaratıcı, girişimci, güçlü, üretken, vahşi doğasıyla temasını kaybetmemiş bir bütünlük geliştirebilmek için evimize geri dönmekten başka çaremiz yoktur.
Peki eve nasıl döneriz?
Prodüksiyon, müzik, düzenleme ve yayın: Kürşat Gürçay
https://www.instagram.com/kursatgurcay