Home
Categories
EXPLORE
True Crime
Comedy
Business
Society & Culture
Sports
Health & Fitness
Technology
About Us
Contact Us
Copyright
© 2024 PodJoint
Loading...
0:00 / 0:00
Podjoint Logo
US
Sign in

or

Don't have an account?
Sign up
Forgot password
https://is1-ssl.mzstatic.com/image/thumb/Podcasts211/v4/a9/fd/11/a9fd11a6-8475-3d40-4383-d311c5035d6e/mza_7291008196342077168.jpg/600x600bb.jpg
Ben bi kitap okudum
B.S.
68 episodes
2 days ago
Yılda 35-40 kadar kitap okuyorum ben. Okuduktan sonra kütüphanede öyle tozlanıp gitmesinler istiyorum. Okuduğum son kitabı içselleştirebilmek için bu sesli kayıt arşivini tutuyorum. HOŞGELDİNİZ.
Show more...
Books
Arts
RSS
All content for Ben bi kitap okudum is the property of B.S. and is served directly from their servers with no modification, redirects, or rehosting. The podcast is not affiliated with or endorsed by Podjoint in any way.
Yılda 35-40 kadar kitap okuyorum ben. Okuduktan sonra kütüphanede öyle tozlanıp gitmesinler istiyorum. Okuduğum son kitabı içselleştirebilmek için bu sesli kayıt arşivini tutuyorum. HOŞGELDİNİZ.
Show more...
Books
Arts
Episodes (20/68)
Ben bi kitap okudum
Huzur - Ahmet Hamdi Tanpınar

Başıma bi şey gelmeyecekse tüm karakterler ak pak çizilmişken Tanpınar’ın ideal Türkiye’sine uymayan, sorgulayan tek karakter olan Suat’ın tüm kötülüklerin yuvası haline gelmesini fazla manipülatif buldum.

Tanpınar tüm kitap boyunca yeni Türkiye’nin geçmiş mirasını unutmadan modernleşmesi gerektiğini oldukça didaktik bir ifadeyle savunmuş. Sahip çıkmak istediği geçmiş mirası da sadece Osmanlı Müslüman geleneklere sıkışmış. Başka türlüsü mümkün mü, eskiye dair bir bağ hissetmiyorum, diyen Suat zaten hızlıca dinsiz, hemen arkasından da çapkın ve şerefsiz olup ölürken bile milletin mutluluğunun ortasına incir ağacı dikmeyi becermiş. Uyum sağlamayanı, sağlayamayanı böyle şeytanlaştırmak, geçiş süreçleri, bir şeye bağlanmadan yaşanabilecek arada bir yerler olması imkansızmış gibi hemen diğer uca savurmak bana tehlikeli geldi açıkçası.


Kitaba ve bölüme dair fikirlerinizi aşağıdaki linkten instagram hesabımıza giderek bölüme ilişkin postun altına bırakabilirsiniz.


Show more...
3 days ago
28 minutes 51 seconds

Ben bi kitap okudum
Çocuk Yasası - Ian McEwan

Tıp- Hukuk-İnançlar ekseninde erdemli davranışı bulma çabası…

Çocuğun yüksek hayrını gözeterek onu ailesinden, hatta inancından korumak hukukun görevi. Ama yasa koyucu ve uygulayıcı böyle önemli kararlar alabilecek kadar üstün bir kişi mi? Neticede bu kararları veren de kusurlu bir insan değil mi?

Ian McEwan rahattayken erdemli olmanın kolay olduğunu ama şartlar çetrefilli hale gelince doğru davranış diye bir şeyin pek de olmadığını tüm insanlığa kanıtlamak istercesine üretken bir yazar. Her kitabı ayrı bir vicdani paradoks.

Kitapla ilgili fikirlerinizi aşağıdaki linkten instagram hesabımıza giderek bölüme ilişkin postun altına bırakabilirsiniz.


Show more...
1 week ago
30 minutes 34 seconds

Ben bi kitap okudum
Ruhlar Evi - Isabel Allende

Şili’de uzun yıllar toprak ve nüfuz sahibi liberaller, en azından ortada bir sandık olduğu için, seçimle yönetimdeydiler. Topraklarında çalışan işçilerin nasıl yaşaması, düşünmesi gerektiğine tabii ki toprak sahipleri karar verirdi; uzun yıllar bu korku ikliminde özgürce patronlara oy verdiler.

Patronlar kibirliydi; seçimlerde defalarca kez alt ettikleri sosyalist adayın, her seçim gezisinde işçilerine daha fazla temas ettiğini fark edemediler. 1970 seçimlerinde yoldaş başkan Salvador Allende seçimle yönetime geldi.

Toprak sahipleri kızgındı. Ekonomik güç onlardaydı. Ülkede insan hakları konusunda ilerleme yaşanıyor ama para kaybetmeyi göze alan patronlar piyasaya mal sürülmesini engelliyordu. İşçiler ilk defa doğru düzgün para kazanıyor ama kazandıkları para ile satın alacak mal bulamıyor, yokluk çekiyorlardı. Amerika, yanıbaşında filizlenen bu sosyalist hareketi, patronlara ve askere maddi destek sağlayarak baltalıyordu. Asker yasa dışı yollarla güçlendirilmişti.

1973’te askeri darbe ile yoldaş başkanın yönetimi sona erdi. Yoldaş başkanın intihar ettiği söylentisi vardır ama kimse de bilemedi. Sosyalist liderler işkenceler görerek öldürüldü, sosyalist görüşü benimsemiz kişiler işkenceler görerek öldürüldü… Yakalanırsa öleceğini ve bu düzenin değişmesi için kendilerinin de silahlanması gerektiğine inanan sağ kalan sosyalistler militarize oldular. Ülkede bir gelecek kalmadığını fark edenler büyük elçiliklere kaçak yollarla sığınıp mülteci oldular.

Bu mültecilerden biri de yoldaş başkanın kuzeninin kızı Isabel Allende’ydi. 1981 yılında 8 ocakta ölüm döşeğindeki dedesine bir mektup yazmaya başlayan Allende, kendisini bir aile ve ülke geçmişini kurgulayarak sağaltırken bulmuş. O zamandan beri Isabel Allende yeni kitaplarına başlamak üzere 8 ocaklarda hep masasının başında hazır bulunmuş.


Kalınca bir kitap bu. İlk 400 sayfada büyülü bir dünya, mistik ögeler, imkansız aşklar yaşanırken dipten akan politika, son 150 sayfada brüt bir gerçeklik olarak tüm olayların üstünde yaşanan, tüm olayları kaplayıp değersiz kılan soğuk gücünü gösteriyor. Aşk yaşayabilmek bile politiktir.


Beni Allende ile tanıştıran sevgili Defne Çizakça’ya sevgiler.


Kitap hakkındaki görüşlerinizi paylaşmak isterseniz aşağıdaki linkten instagram hesabımıza giderek bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.


Show more...
2 weeks ago
42 minutes 56 seconds

Ben bi kitap okudum
Amerika’ya Hoş Geldiniz - Linda Boström Knausgard

Olaylara kapılıp giden hayatımız üzerinde o kadar az söz hakkımız var ki, bunu ancak bir mahrumiyet grevi sırasında fark ediyoruz. Susarak cezalandırmanın yaygın olduğu bir toplumuz biz, konuyu biliriz.

Bizim eylemlerimizin, sonucu etkilemediğini hissedersek yokluğumuzu bir eyleme dönüştürmeyi biliriz.

Kaydı 20 gün kadar önce almıştım ama bugünkü Satın Almama Günü ile derinden bir bağı olduğunu hissediyorum.

Siz bizi duymuyorsanız, biz de sizi yokluğumuzla sınıyoruz.


Kitaba dair bir yorumunuz varsa aşağıdaki linkten instagram’a giderek bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.

https://www.instagram.com/benbikitapokudum?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA%3D%3D&utm_source=qr

Show more...
3 weeks ago
14 minutes 47 seconds

Ben bi kitap okudum
Ölü Yıldızlar - Alvaro Bisama

Bu kaydı 15-20 gün önce almıştım.

Kayıtta diyorum ki:

“Eğer bi siyasi ideolojinin merkezindeki kişilerden değil de

en dış halkasındaki üyelerinden (mesela öğrencilerden) çok şey bekleniyorsa emek verilen şeyin samimiyetini ve gücünü sorgulamak lazım; kişisel olarak kaybettiğiniz şeyleri size kimse geri vermeyecek.”

Bugün de hala böyle düşünüyorum.

Özel bir süreçten geçiyoruz ve şimdiye kadar görmediğim, yapıcı bir siyasi temas gözlemliyorum.

Yine de kaydı editlemeyeceğim, fikrimi değiştirmeyeceğim.

Herkes kaybedebileceği şeyin riskini ölçüp biçerek almalı.

Kimseye güvenmemek gerektiğini, insanların değişebileceğini, feda edilebilirliğimizi maalesef daha önce çok iyi öğrendik. Umarım bu sefer her şey çok güzel olur.


Söylemek istediğiniz bir şey olursa aşağıdaki linkten instagram hesabımıza giderek bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.


Show more...
1 month ago
23 minutes 33 seconds

Ben bi kitap okudum
Batı’dan Önce - Ayşe Zarakol

Tarihi bugünden geriye doğru okumaya çalıştığımızda sanki “Büyük Güç” olmak Batı’nın hamurunda varmış, başka türlü olması düşünülemezmiş gibi yanılsamalara düşebiliyoruz. Oysa 18. yy’a kadar dünya yönetiminde, sanatında, ticaretinde Batı’nın neredeyse adı bile anılmazken 13. yy’a damgasını vurmuş Cengiz’in dünyayı yöneten tek bir lider olma düsturunun etkileri 5 yüzyıl boyunca etkisini sürdürdü.

Düzenler gelir, geçer, değişir, etkilenir…

Bu dünya Cengiz’e kalmamış,

Batı medeniyetlerine hiç kalmaz, diyebilir miyiz?


Konuya dair söylemek istedikleriniz olursa aşağıdaki linkten instagram profilimize giderek bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.



Show more...
1 month ago
33 minutes 53 seconds

Ben bi kitap okudum
Usta ile Margarita - Mihail Bulgakov

Kendinizi akışa bırakırsanız harika bir sirk gösterisi izlemiş gibi olacaksınız. Ama gösteri çıkışında “bana anlatılmak istenen neydi?” diye sorduğunuzda Ateist Rejimi, bürokrasiyi, niteliksizleşmiş yandaş edebiyatı eleştirdiği için yazarı hayattayken basılamamış, sonunda basıldığındaysa sansüre uğramış ama bu yüzden de 20. yüzyılın en önemli yasaklı kitaplarından biri olarak popülerleşmiş bir kitapla karşılaşacaksınız.

İsa’yı çarmıha gönderdiği için içi rahat olmayan Roma Valisi’ni konu alan bir roman yazdığı için ateist sansürcü eleştirilere maruz kalan Usta, en sonunda akıl hastanesine kaldırıldı. Sevgilisinin birden ortadan kaybolmasının ardından derin bir yas süreci yaşayan Margarita ise sevgilisine tekrar kavuşabilmek karşılığında ruhunu Şeytan’a sattı. Şeytan’la yaptıkları anlaşma sonucu kavuşan çifte bir ödül de romanı okuyan İsa tarafından verildi, Şeytan’dan çifti hizmetine almasını ve ödüllendirmesini istedi. Huzuru hak etmişlerdi ama ebedi mutluluğu değil…


Varsa yorumlarınızı aşağıdaki linkten instagram hesabımıza giderek bölüme ilişkin postun altına bırakabilirsiniz.

https://www.instagram.com/benbikitapokudum?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA%3D%3D&utm_source=qr

Show more...
1 month ago
23 minutes 29 seconds

Ben bi kitap okudum
Nisvan-ı İslam (İslam Kadınları) - Fatma Aliye Hanım

Haremlerin mahremiyeti, dışarıdan gelen seyyahların bilgi almasını zorlaştırınca boşlukları hayalgücü tamamlamış, biraz da fantazi katılmış. Böyle olunca Osmanlı’nın son döneminde müslüman bir Osmanlı kadınının yaşayışı ile ilgili yanlış bilgiler yayılmış. Fatma Aliye iyi eğitim almış, dil bilen az sayıda Osmanlı kadınından biri olarak seyyahların eşlerine ya da o dönemde yaygınlaşmaya başlayan hanım gezginlere refakat ediyor, onları evlerinde ağırlıyor, yaşayışlarının aslını sergileyip soruları yanıtlıyor.

Cariyelik, çokeşlilik ve giyim konuları üzerinde yoğunlaşarak bu yabancı hanımların ziyaretlerinden kesitler paylaşıyor.

Fatma Aliye’nin hem eğitimi hem de ekonomik gücü dolayısıyla oldukça ayrıcalıklı ve küçük bir zümreye tabii olduğunu, dinini ve ülkesini temsil göreviyle suistimal edilmeye yatkın konuların hedeflenen ideal hallerini izah ettiğini unutmamak gerek.


Paylaşmak istediğiniz fikirleriniz varsa aşağıdaki linkten instagram profilimize gidebilir, bölüme ilişki postun altına yorum bırakabilirsiniz.


Show more...
1 month ago
24 minutes 59 seconds

Ben bi kitap okudum
Kadimzamanlar ve Diğer Vakitler - Olga Tokarczuk

Müthiş masalsı bir dil kullanımı olduğu için olayların fasülye sırığına tırmanıp gittiğiniz devler ülkesinde yaşandığını sanabilirsiniz ama 1. Dünya Savaşı’nın başından 1970’lere doğru uzanırken Polonya’nın bir köyündeyiz. Sıradan bir ailenin yaşam çizgisi üzerinden hikayeyi takip edebilecek olsak da beni en çok etkileyenler, toplumun dışına itilmiş ama kendi içinde tutarlı yaşamları olan yan karakterlerdi.

Hayat kadını olduğu için köyden uzaklaştırılıp ormanda yaşamaya başlayan Başak birlikte olduğu adamların onun üzerine çıkmasına hiç izin vermedi, çünkü onlarla eşitti.

Delirmek için çok sebebi olsa da bir günde değil, gökteki ay onu dikizlemeye başlayınca yavaş yavaş hayvanlarla iletişim kurmaya başlayan nineyi köpekler insanlardan daha kolay anladı.

Atalarından yadigar malına, mülküne genç Sovyet Devlet tarafından el konulurken Toprak Sahibi, varoluşsal sorularına cevap aradığı Oyun sayesinde rüyalarını kontrol edebilmeyi öğrendi. Sahip olduğu her şeyi alsınlar, rüyaları sayesinde istediği her şeye o zaten sahipti.


Kitap üzerine konuşmak isterseniz instagram linki aşağıda; bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.


Show more...
1 month ago
31 minutes 48 seconds

Ben bi kitap okudum
Doğum Gününün İcadı - Jean-Claude Schmitt

Doğumgünü kutlayabilmek için öncelikle bir takvime ve hesap yapabilecek kadar matematiğe ihtiyaç var. Yani çok uzun süre sadece hükümdarların ve çevrelerindekinin erişebileceği eğitim ve imkanlardan bahsediyoruz.

Antik Roma’da da yöneticilerin ve soyluların erişebildiği bu imkanların sonucu olan kutlamalar Hristiyanlıkla beraber OrtaÇağ boyunca neredeyse tamamen yok olmuş. Hristiyanlıkta doğum, ilk günahın nihai sonucu olduğu için doğumgünü kutlamak yasaklanmış. Bazı kraliyet mensuplarının ara ara doğumgünü anılıyor olsa da kutlama diyebileceğimiz en eski belgelerden biri Marco Polo’nun Kubilay Han’ın doğumgünü için verilen ziyafet tasvirleriymiş.

Yine de temel hayatta kalma dertlerinden arınmış bazı soyluların hayatlarındaki ilerlemeyi belgeleme isteği bazı günlükler, hatıratlar yaratmalarına sebep olmuş.

Doğumgünü konusunun Rönesans döneminde tekrar popülerleşmesinin en büyük nedenlerinden biri soyluların astrolojiye olan meraklarıyken, doğumgünü kavramının halka inmesi - her konuda olduğu gibi - Fransız Devrimi’ni bulmuş.

Pastasına yaşı kadar mum dikilip hemen her yıl doğumgünü kutladığı belgelenen ilk kişi ise 1802’de Goethe kabul edilmiş.


Hangi ekin zamanı doğduğunuzu biliyorsanız aşağıda instagram linkimiz var, bölüme ilişkin postun altında yorumlarda buluşabiliriz.


Show more...
2 months ago
22 minutes 28 seconds

Ben bi kitap okudum
Peygamberin Şarkısı - Paul Lynch

Kalbim paramparça; birilerinin distopyası, bizim hayatımız…

Kitabın distopik olan tek tarafı olayların İrlanda’da yaşanmasıydı sanırım. Normal bir hayatları olması gereken, eğitimli, orta gelirli, 4 çocuklu bir ailenin gittikçe otoriterleşen yönetimle beraber marjinalleşmesini, dağılmadını, azalmasını okuyoruz. Tahmin etmediğimiz hiçbir şey olmuyor. Anayasal hakların olağan üstü hal kanunlarıyla ihlal edilmesi, haberleşme ve bilgi alma özgürlüklerinin kısıtlanması, internet ve elektrik kesintileri, direniş gruplarının silahlanması, enflasyon, yetkili pozisyonlara rejim destekçilerinin getirilmesi, yargılanmadan yapılan tutuklamalar, yaşı büyütülmüş çocukları düşman bellemeler, krizi fırsata çevirmeyi akıllılık zanneden vicdansızlar, kıyıya vuran şişme botlar…

Orta Doğu’da yaşayan bir kadın olarak evlatlarını nedensiz yitiren annelerin sesini çok yakından duyuyorum ben. Edebi bir metin olarak, sanat haline getirilip estetize edilmesini, kurgulanmasını okuyabilecek mental stabilitede olmadığımı fark ettim bu vesileyle…


Instagram linki aşağıda, varsa demek istediğiniz gelin, konuşuruz.

https://www.instagram.com/benbikitapokudum?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA%3D%3D&utm_source=qr

Show more...
2 months ago
23 minutes 47 seconds

Ben bi kitap okudum
Resimleri Okumak- Alberto Manguel

Kelime dağarcığı gibi görsel bir dağarcığımız da var. Şimdiye kadar gördüklerimizin çeşitliliği, bunlara dair meraklarımız, meraklarımızın bizi götürdüğü yerde edindiğimiz bilgiler dünyayı görüşümüzü ve algılayışımızı etkiliyor. Bir görsel sanat eserinin karşısına geçtiğimizde onunla ilgili çıkarım yapmakta zorlanıyorsak kullanabileceğimiz bazı teknikler var.

Alberto Manguel, kendisi bir eserin karşısına geçtiğinde onu değerlendirirken nasıl süreçler izlediğini belli eserler üzerinden paylaşmış. Benim anladığım kadarıyla bu teknikler üzerine biraz konuştuk.

Eğer bölümle ilgili söylemek istediğiniz bir şey olursa aşağıdaki link instagram profilimize gidiyor; bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.


Show more...
2 months ago
30 minutes 22 seconds

Ben bi kitap okudum
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş - Jose Saramago

Öyle bir zamana denk geldi ki, ölüm kelimesi her geçtiğinde yüreğim sıkıştı. Kartalkaya’daki otel yangınında kaybettiğimiz her bir can için hala yas içindeyim. Toplum olarak beraber, huzurla yaşayabilmemiz adına bu önlenebilir kazaların tekrarlanmaması için hakkaniyetli sistemlerin en kısa sürede tekrar kurulmasını diliyorum.


Kitabın ilk kısmındaki toplum ve din eleştirileri oldukça direkt olduğu için ölümün tekrar geri dönmesi ile beraber başlayan kısma odaklanmak istiyorum. Ölümün ona verilen görevi her gün, tamı tamına yapan biriyken ona edilen sitemlere alınarak toplumu, yokluğu ile sınayan bir kadın oluşu, geri döndükten sonra sistemini daha kendine özgü bir romantizmle yapmak isteyişi ve her değişen düzende olduğu gibi bir hata oluşması, hatayı çözeyim derken hatasına aşık olması, işini didaktik bir şekilde yapan birinden kusurlarıyla yaşayan birine dönümünün tamamlanması… Ölüm okumaktan fazla kaçındığım için yanlışlıkla feminist okuma mı yaptım, ne oldu emin değilim… Bu sefer de böyle oldu…


Söylemek istediğiniz bir şey varsa aşağıdaki linkten instagram hesabımıza gidip bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.


https://www.instagram.com/benbikitapokudum?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA%3D%3D&utm_source=qrr

Show more...
2 months ago
24 minutes 4 seconds

Ben bi kitap okudum
Yenilgiden Sonra - Ayşe Zarakol

Sosyal, ekonomik, siyasal tüm değerlerimizi batıya odaklı kuruyoruz. Modern devlet yapısını ilk kuran Vestfalya Devletleri arasında olmayan “Doğulu”lar, aslında o kadar da Doğulu olmadıkları, onlardan Doğulu daha neler neler olduğu, kendilerinin neredeyse Batılı birer Doğulu olup Doğuluları medeniyete eriştirecek köprü görevi gördükleri iddialarıyla statülerini arttırmaya çalışıyorlar. Lekeli, lekeli olduğunun farkında… Ne kadar haksızlık olduğunu düşünse de lekeli olmanın utancını içselleştirmiş durumda.


Türkiye, Japonya ve Rusya’nın batılılaşma politikaları, Batı’ya yenilen büyük imparatorlukların devamı niteliğindeki bu ülkelerin izleyebilecekleri en iyi yöntem miydi?


Konuya dair fikirlerinizi paylaşmak isterseniz aşağıdaki linkten instagram hesabımıza gidebilir, bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.

https://www.instagram.com/benbikitapokudum?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA%3D%3D&utm_source=qr

Show more...
3 months ago
27 minutes 11 seconds

Ben bi kitap okudum
Kairos. - Jenny Erpenbeck

Aynı yüzyıl içinde 34 yıl arayla doğan Hans ve Katharina’nın Doğu Berlin’de duvar yıkılmadan önce başlayan ilişkileri, duvarın aksine bir günde değil yıllar içinde, günden güne, şiddetin farklı şekilleriyle örselenip yıkıldı.


Ne kadar çarpıcı izler bırakmış olsa da Sosyalist rejimden çıkan çoğu ülkenin söylediği gibi, Hans’ın Katharina’ya yaşattığı ilişki “o kadar da kötü değildi”.


Anlıyoruz ki kitap, adını aldığı “şanslı anlar tanrısı” ile pek çok kez karşılaşmış. Çevirmeni Regaip Minareci ile buluşması da bu anlardan biri olmalı. Mugamag kitap kulübünün davetiyle kitap üzerine konuştukları yayının linkini aşağıya bırakıyorum. Kitabı ve yazarı bu kadar sevip sahiplenen kaç çevirmen vardır, kaç kitap bu kadar şanslıdır bilemiyorum. Yayında öğrendim ki Erpenbeck’in dikkatli okuyucuları metindeki ipuçlarını takip ederek metinin otobiyografik ögeler taşıdığını ifşa etmişler. Bunun üzerine ilişki için söylenebilecek hiçbir şey kalmıyor benim için. Döneme dair ne söylediğini anlamaya odaklandım.

https://youtu.be/XWoFOrZG21k?si=aadh_DSlWdycz0RV


Kitaba dair söylemek istedikleriniz var aşağıdaki linkten instagram profilimize giderek bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.

https://www.instagram.com/benbikitapokudum?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA%3D%3D&utm_source=qr

Show more...
3 months ago
27 minutes 24 seconds

Ben bi kitap okudum
Normal Efsanesi - Gabor Mate

Bireyin sağlık ve mutluluğunun, politika ve ekonomiden ayrı düşünülemeyeceğinin manifestosu.

Travmanızın temeline inip baktığınızda orada toplumsal normlara dönüşmüş siyasi bir çıktı vardır. Irkçılık, sınıf ayrımı, toplumsal cinsiyet rolleri, bağımlılıklar, hastalıklar ve tedavi yöntemleri politiktir. Değiştirmeye gücümüzün yetmeyeceği hissiyle büyüdüğümüz bu düzenin içinde gösterebileceğimiz en büyük direniş ise özgünlüğümüze sahip çıkabilmektir.


Normal olduğunu iddia edenler aşağıdaki linkten instagram profilimize giderek bölüme ilişkin postun altına beyanlarını bırakabilirler.


https://www.instagram.com/benbikitapokudum?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA%3D%3D&utm_source=qr

Show more...
3 months ago
29 minutes 24 seconds

Ben bi kitap okudum
Sabahın Üçü - Gianrico Carofiglio

Bir baba-oğul, bir yol hikayesi…


Gerçekliğin çok küçük bir kısmına hakimiz; geri kalanını izlenimler, dedikodular, zanlarla dolduruyor ve temel değerlerimizi bu kısıtlı perspektifin üzerine kuruyoruz.


Kitaba dair yorumlarınız varsa aşağıdaki linkten instagram hesabımıza gidebilir, bölüme ilişkin postun altına yorum bırakabilirsiniz.


https://www.instagram.com/benbikitapokudum/profilecard/?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA==

Show more...
3 months ago
25 minutes 18 seconds

Ben bi kitap okudum
Kayıp Kitapların İzinde - Giorgio Van Straten

Kayıp 8 romanla ilgili dedikoduların olduğu bu kitaptan birkaç söylenti paylaştım sizinle. Kimisi eski eşin trende çaldırdığı bavulda, kimisi ırkçılığın kol gezdiği dönemlerde yasadışı yollardan aşılmaya çalışılan sınırlarda kaybolmuşsa da yoklukları bile ilham vermelerini engelleyememiş. Bazılarının hiç var olmaması bile mümkünken, bazılarının görgü tanıkları bir kopyalarını almamak için etik savaşlar vermiş. Kimisi yazarının ölümünden sonra eşinin sadakatiyle imha edilmiş, kimisinin varlığı yazarın hareketli özel hayatı nedeniyle başkalarına yürek sektesi geçirtmiş.


Teknoloji öncesi dönemde bir belgeyi kaybetmek bir anlık mesele…

Üstelik kağıtların bu kadar yanıcı olduğunu da unutuyoruz günümüzde…


Bölüme ilişkin söylemek istediklerinizi ya da bu kayıp romanların akıbetine dair dedikoduları paylaşmak isterseniz aşağıdaki instagram linkinde bölüme ilişkin postun altında buluşabiliriz.


https://www.instagram.com/benbikitapokudum/profilecard/?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA==

Show more...
3 months ago
26 minutes 30 seconds

Ben bi kitap okudum
Veda Etmiyorum - Han Kang

Arkasında yası tutulması gereken toplumsal yaraları olmayan bir toplum yok maalesef. Bu yaraların yasını tutmak, kayıplarını onurlandırmak için bazı cesur insanlar kendilerini görevlendirilmiş hissediyor ya da bunu yapmadan yaşamalarının bir anlamı kalmıyor. Bu zor görevi tamamlasalar da gördükleri, bildikleri artık onların herhangi biri gibi yaşamasına izin vermiyor.


“Veda Etmiyorum”da Güney Kore’nin güneyindeki Jeju Adası’da 1948’de yaşanan sivil katliamının yasını tuttuk. Yaralı jenerasyonların çocuklarıyız. Yas tutmayı öğrenmek, acımızla yüzleşmek ve kayıplarımızı onurlandırmak zorundayız.


Kitapla, Han Kang’la ya da bölümde ifade ederken zorlandığım konularda söylemek istedikleriniz varsa aşağıdaki linkte kitaba ilişkin postun altında buluşabiliriz.


https://www.instagram.com/benbikitapokudum/profilecard/?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA==

Show more...
4 months ago
27 minutes 3 seconds

Ben bi kitap okudum
G. - John Berger

“Anlasalar, severlerdi bence…” diye düşnürüz ya bazen, bu sefer anlamak, sevmeye yetmedi…


Kurguyu bir kenara bırakıp bırakıp verdiği tarihi ve politik bilgilerin yanı sıra anlaşılmayı zorlaştırmak adına kurguladığı alegorik dili (eğretileme) tercih etme nedenini de okuyucuya birer bir anlatmayı seçmiş. Okuyucu dediğin dikizleyicidir Sayın Berger, öyle tak diye göz kontağı kurup bize kendinizi izah etmeye başlamanız çok rahatsız edici. Siz ne düşünerek yazdıysanız, biz de öyle düşünerek okumak zorunda mıyız? Belli ki öyleyiz, sizi anlamak zorunda bıraktınız beni. Anladım ama yine de sevmedim… Anne-baba travmalı anti-kahraman Don Juan’ınıza dair de ne bir öfke ne de bir sempati beslemedim.

Sanat, bugün halk için değil galiba…


Sizin kitaba, John Berger’e ve benim okumaktan fellik fellik kaçtığım kitabı “Görme Biçimleri”ne dair bir yorumunuz varsa aşağıdaki linkten instagram hesabımızdaki bölüme ilişkin postun altında buluşabiliriz.


https://www.instagram.com/benbikitapokudum/profilecard/?igsh=MWJmNXkwajJmdWRueA==

Show more...
4 months ago
25 minutes 46 seconds

Ben bi kitap okudum
Yılda 35-40 kadar kitap okuyorum ben. Okuduktan sonra kütüphanede öyle tozlanıp gitmesinler istiyorum. Okuduğum son kitabı içselleştirebilmek için bu sesli kayıt arşivini tutuyorum. HOŞGELDİNİZ.