
Her daim hayatımı aydınlatan arkadaşım, dostum Can'a ithafen. ✨
Hayatta bazen göz ardı ettiğimiz, belki de hiç fark etmediğimiz kelimeler vardır. Küçük, basit ama yüreklerde derin yankılar uyandıran kelimeler… 'Seninle gurur duyuyorum' da onlardan biri. Her zaman duymadığımız, belki de duymayı hiç beklemediğimiz bu cümle, duyduğumuz anda içimizde bir kapı açar. Bir an için dünya durur, tüm yorgunluklar, çabalar, yalnızlıklar anlam kazanır.
İnsan varlığı, doğası gereği onaylanmak, değer görmek ve kabul edilmek ister. Maslow, ihtiyaçlar hiyerarşisinde bu derin ihtiyaca işaret ederken, Viktor Frankl, insanın yaşamındaki anlam arayışının yalnızca başarıdan değil, başkalarının gözünde değer bulmaktan da geçtiğini vurgular. İşte bu yüzden, birinin bizimle gurur duyduğunu bilmek, varlığımızı daha derinden hissettirir; sanki ruhumuza sessizce bir nefes alınmış gibi.
Ancak ne tuhaftır ki, bu üç kelimeyi söylemekte bazen ne kadar zorlanırız. Sosyal normlar, dilimize yerleşmiş mesafeler, duygusal bariyerler… Belki de Sartre’ın dediği gibi, 'Cehennem başkalarıdır,' çünkü onların gözlerinde görmek istediğimiz onayı her zaman bulamayız.
Bugün burada, bu podcast'te, hep birlikte bu basit ama etkili ifadenin gücünü keşfedeceğiz. Neden sevdiklerimize, arkadaşlarımıza, hatta kendimize bile 'gurur duyuyorum' demekte tereddüt ederiz? Ve bunu söylediğimizde ne değişir?
Bu yolculukta, birlikte keşfedeceğimiz çok şey var. Belki de en önemlisi, dilimizin arka odalarında unuttuğumuz bu kelimelerin hayatlarımızdaki dönüştürücü gücüdür. O zaman, kelimelerin kapılarını aralamaya başlayalım…