
Geçmiş ziyaret etmeyi bırakmayacağımız bir yer. Burada girmediğimiz sokak, ayak basmadığımız bir nokta olmasa da. Hatta bütün bu yer bizim adımlarımızın çizdiği sınırlarla oluşmuş olsa da, biz her seferinde burada aynı heyecanla dolanıyoruz.
Bazen gördüğümüz bir fotoğraf, tesadüfen duyduğumuz bir şarkı, duyduğumuz bir koku ya da bir tat bizi o an bulunduğumuz andan alıp, geçmişe götürüp bırakıyor. Yani bizi saran nostalji, hem bizi şimdiki andan alıp geçmişe götüren bir zaman makinesi gibi işliyor, hem de, bizi bir noktada çok mutlu etmiş olan bir anı bugün acı verici bir şeye dönüştürebilen bir çeşit büyü gibi.
Peki ben bitmiş bir şeyi tekrar yaşarken, başka bir ses, beni bugüne geri getirdiğinde; biri bana hikâyenin sonunu hatırlattığında ve düşünmenin ya da her detayın üzerinden tekrar tekrar geçmenin o sonu değiştirmeyeceğini fark ettiğimde, o değiştiremeyeceğim ve birlikte yaşamak zorunda olduğum geçmişle ne yapacağım?