
Ece bu bölümde, hayatımız boyunca olmasını beklediğimiz, olması için uğraştığımız; mum üflerken yeni yaşımızdan, kayan bir yıldızdan ya da yeni yıldan bize getirmesini istediğimiz dileklerimizden, onlarla karşılaşınca ne yaptığımızdan ve doldurmaya çalıştığımız boşluklardan bahsediyor.
Gerçekleşmesini beklediğimiz bir hayalin, gerçeğinden daha parlak olması gibi; kaybettiğimiz bir şeyin arkasında bıraktığı boşluk da kaybedilenin kendisinden büyük olabiliyor.
Gelecek, önümüzde, vaatlerle dolu, açılmasını beklediğimiz bütün kapıların anahtarını saklayan “harika bir karmaşa” gibi gözüküyor ve biz bazen; ona ulaşmak yerine sadece yaklaşmaya devam etmek istiyoruz.
Olmasını çok istediğimiz, her anını her detayını ince ince düşündüğümüz bir şey gerçekten önümüze geldiğinde öylece durup kalışımız ve hatta bazen önümüzden geçip gitmesini izlememiz; açılmasını çok uzun süre beklediğimiz bir kapı açıldığında hızlıca içeri dalmayıp eşikte durarak, şimdi artık sanki daha parlak gelen geçmişe biraz uzun bakmamız bu yüzden.