Türkiye mimarlık kültüründe çok önemli yeri olan, 1989 yılından beri yayımlanan Arredamento Mimarlık dergisi, mevcut ekonomik koşulların ağırlığı gerçekçesiyle mayıs ayında yayınına "mola" verdiğini duyurdu. Yayına ara verme kararı nasıl alındı, bu duyurudan sonra hangi gelişmeler oldu? Bu durum bize mimarlık yayıncılığının bugünüyle ilgili neler gösteriyor, Türkiye'de ve dünyada durum nasıl, yeni eğilimler ve potansiyeller neler? Arredamento Mimarlık, Betonart ve bi_özet’i yayımlayan Binat Mimarlık Medya Grubu kurucusu Banu Binat ile konuşuyoruz.
Cenk Dereli ile her ayın son haftası mimarlık gündeminden gelişmeleri değerlendirdiğimiz programlardan bir yenisini sunuyoruz. 2-5 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen ve Cenk'in de bir panelinde yer aldığı Kayseri Mimarlık Festivali'nden izlenimleri, 3-9 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek Antalya Mimarlık Bienali'nden haberleri paylaşıyoruz. Malatya'nın Darende ilçesindeki 4 bin yıllık tarihe sahip Aslantaş heykellerinin Malatya Müzesi'ne taşınması kararı sonrasındaki tepkileri, Göbeklitepe'deki GT2 alanının ziyarete açılmasını konuşuyoruz. Paris'teki Centre Pompidou'nun Moreau Kusunoki ve Frida Escobedo tarafından yenilenmek üzere 5 yıllığına ziyarete kapanması üzerinden yapının mimarlık tarihindeki önemini, yeni müze projesini, benzer başka örnekleri tartışıyoruz.
İlhan Tekeli Şehircilik Kültürü Vakfı'nın düzenlediği Ankara Şehircilik Bienali, bu yıl 13-19 Ekim tarihleri arasında gerçekleşti. Paneller, kent yürüyüşleri, belgesel gösterimleri, odak grup çalışmaları, yuvarlak masa tartışmaları gibi farklı etkinliklerin olduğu bienal ayrıca, şehircilik ve kent tarihi alanlarında emek vermiş hocaların armağan kitaplarının lansmanlarına ev sahipliği yaptı. Ali Cengizkan, Ayda Eraydın, Murat Güvenç, Semahat Özdemir, Ali Türel'in armağan kitapları İdealkent Yayınları'ndan çıktı. Konuğumuz Ankara Şehircilik Bienali genel koordinatörü Funda Erkal ile bienali değerlendiriyor ve geleceğe dair düşüncelerini konuşuyoruz.
1985 yılından beri her yıl ekim ayının ilk pazartesi günü Dünya Mimarlık Günü olarak kutlanıyor ve her yıl bu gün farklı bir tema taşıyor. Uluslararası Mimarlık Birliği, bu yılın Mimarlık Günü temasını "Design for Strength" (Güç için Tasarım) olarak belirledi. Bu tema, bugünün sosyal, ekonomik, ekolojik krizler çağında mimarlığın toplulukları güçlendirmek, onarmak ve restore etmek, yeni koşullara adapte olmak için potansiyellerine işaret ediyor. Dünya Mimarlık Günü vesilesiyle de pek çok ülkede mimarlıkla ilgili çok çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bu programda Türkiye'nin farklı şehirlerinde devam eden ya da yakın zamanda gerçekleşecek olan mimarlık etkinliklerine yer veriyoruz; Kayseri Mimarlık Festivali, Açık Kapı Mimarlık Festivali, Adana Mimarlık Festivali, Antalya Mimarlık Bienali bunlar arasında. Programın ikinci yarısında, Türkiye'deki mimarlık festivallerinin en gençlerinden olan, bu yıl ikincisi düzenlenen Adana Mimarlık Festivali'ne kulak veriyoruz. 23-25 Ekim tarihleri arasında "Güneye Bakmak" temasıyla gerçekleşecek olan festivali, küratörü Heval Zeliha Yüksel anlatıyor.
Mimarlıkta Rahatsız Edici Sorular ekibi bu ay mimarlıkta emek ilişkilerini ve sınıfsal pozisyonları eğitimden başlayıp çalışma yaşamına uzanacak biçimde tartışmaya açıyor. Mimarlıkta eğitimden itibaren başlayan kimlik inşası, çok çalışmaya övgü, yaratıcılık miti gibi olguların çalışma yaşamındaki güvencesizlik ve geleceksizlik koşulları ile ilişkisi, mimarlığın hangi sınıfa hizmet ettiği ve mimarın kendisinin günümüzdeki sınıfsal koşulları, “beyaz yaka”, “yaratıcı sınıf”, “entellektüel emek” kavramları ile “iyi mimarlık” ya da “biz mimarlar” tanımlarının içeriği hakkında akıl yürütüyor. Nihal Evirgen‘in moderatörlüğünde Utku Kan ve Berk Bulut eleştirel bir gözle mimarlığın medyadaki temsilinden mimarlık işçilerinin sınıf ve emek eksenli örgütlenme pratiklerine kadar pek çok konuyu ele alıyor.
Bu programda Esra Sert, Emel Öztürk ve Erva Sayar ile İstanbul’un kentsel metabolizması üzerine konuşuyoruz. Kentsel metabolizma kavramı, kenti tıpki bir organizmadaki gibi farklı sistemlerin ve akışların bir arada olduğu karmaşık bir yapı olarak görüyor, farklı zamanlardan olguların, canlı ve cansız varlıkların, ağların, mekanların birbiri ile ilişkisini inceliyor. İstanbul’un kentsel metabolizması üzerine doktora çalışmasının ardından Esra, bu ilişkileri interaktif ve dijital bir harita arayüzünde kullanıcılarla paylaşmak için bir araştırma projesi yürüttü ve bu araştırmanın çıktısı “Urban Metabolism of Istanbul” internet sitesi oldu. İnternet sitesinde İstanbul’un plajları, su yolları, bulvarları, taş ocakları, santralleri, depoları, rıhtımları, fidanlıkları, havalimanları, planlanan Kanal’ı gibi farklı mekanlarının birbirleriyle ve başka aktörlerle ilişkileri takip edilebiliyor. Bu ilişkilerin emek ve güç dinamikleri ile zaman zaman nasıl sekteye uğradığı, kontrol edildiği ya da manipüle edildiği keşfedilebiliyor. Esra ve proje ekibinden Emel ve Erva ile kentsel metabolizma kavramını, geliştirdikleri internet sitesinden kimi içerikleri, haritalama süreçlerini ve kenti böyle bir perspektiften keşfetmenin potansiyelleri üzerine konuşuyoruz.
Cenk Dereli ve Yağmur Yıldırım mimarlık gündemini değerlendiriyor; sonbaharla hareketlenen İstanbul’da etkinlikler, İstanbul Bienali, MARUF, ve geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Nicholas Grimshaw...
Halk sağlığı ve kamusal hijyen endişeleri geç Osmanlı-erken Cumhuriyet İstanbul'unu nasıl şekillendirdi? Özellikle tüberküloz, frengi, fuhuş ve kürtaj üzerine resmi söylemler neydi, bunlar kent coğrafyasına ve gündelik yaşama nasıl yansıdı? Kamusal hijyenin ideoloji ve toplumsal cinsiyete ilişkisini nasıl takip edebiliriz? Konuğumuz Zehra Betül Atasoy ile bu sorularla modern İstanbul'a bakıyoruz.
Mimarlıkta Rahatsız Edici Sorular ekibi, bu ayki programda mimarlık eğitiminde müfredatın rolünü eleştirel biçimde ele alarak, sorunlar ve çözüm önerileri ile birlikte farklı açılardan tartışmaya açıyor. Mimarlığın tanımlanmasında müfredatın yeri, kapitalist piyasa mekanizmalarının müfredata etkisi, öğretim üyelerinin ve öğrencilerin karar süreçlerine katılımı, kurum kültürü, güvencesizlik ve belirsizlik ortamında eğitimin niteliği gibi başlıkları derinlikli biçimde değerlendirerek, müfredatta ne gibi onarımların mümkün olabileceğine dair akıl yürütüyor. Nihal Evirgen'in moderatörlüğünde Sezin Sarıca ve Ülkü Karakaş mimarlıkta değerlendirme kriterlerinden enformel eğitim ortamlarına, stajlarda işçi sağlığı ve iş güvenliğinden üniversite öncesi eğitimin önemine kadar müfredatı etkileyen ve ondan etkilenen çok sayıda konuya incelikli biçimde değiniyor.
Cenk Dereli ile her ay yaptığımız gündem değerlendirmesi programlarının bir yenisinde daha çeşitli güncel konulara değiniyoruz; su kıtlığı, İzmir Fuarı ve Kültürpark'taki restorasyon çalışmaları, ekolojik sürdürülebilirlik, "geleceğin kenti" fenomeni, Kadıköy Caferağa Mahallesi'nde afet toplanma alanının Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce lüks konut projesi ihalesine çıkarılması, son günlerde farklı şehirlerde yolumuzun kesiştiği tasarım ve sanat programlarını konuşuyoruz.
Bu programda Cenk Dereli, Mert Eyiler, Sinan Omacan, Yıldız Salman ile beraberiz; depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle hakkında yıkım kararı verilerek kamuya kapatılan ve eserlerinin taşınmasına başlanan Antalya Arkeoloji Müzesi gündemimizde. Tekeli-Sisa-Hepgüler tasarımı yapının niçin ve nasıl kültür varlığı olarak korunması gerektiğini, yıkım kararının nasıl verildiğini, yerine bedelsiz olarak projelendirilmiş olan yeni müze yapısını, müzenin yıkılmaması için sivil toplumda devam eden girişimleri konuşuyoruz.
Beykoz'daki tarihi Sümerbank fabrikasında Kundura Hafıza Arşiv ve Araştırma Merkezi, 14-17 yaşındaki gençler için beş günlük bir yaz okulu düzenliyor. Bu okul, yakın zamanda dernekleşen Kundura Hafıza'nın kültürel mirasla ilgili yürüttüğü çeşitli çalışmaların bir parçası. 18 Ağustos'ta başlayan yaz okulu programını ve devam eden çalışmaları ekipten Figen Tokgöz ve Nurtaç Buluç ile konuşuyoruz.
Programın ikinci yarısında ise Hülya Ertaş ve Cenk Dereli ile beraberiz; tescil başvurusu reddedilerek hakkında yıkım kararı verilen ve yerine yeni bir müze yapısı projelendirilmiş olan Antalya Arkeoloji Müzesi'ni "yapmama" fikri üzerinden konuşuyoruz. Avrupa'da son dönemde yeni bina yapmama akımının nasıl ve niçin etkili olduğuna, bu konudaki güncel tartışmalara, yerel yönetimler ve sivil toplumdaki uygulamalara değiniyoruz.
Mimarlıkta Rahatsız Edici Sorular ekibi, The Architecture Lobby’nin 19. Venedik Mimarlık Bienali’nde yer alan “Organizing in the Lobby” başlıklı sergisinin bir paydaşı olarak Temmuz ayında gerçekleştirdiği bienal ziyaretini ve izlenimlerini açılış dönemi ile karşılaştırmalı biçimde aktarıyor. Bienale eleştirel bir gözle yaklaşırken onu aynı zamanda bir örgütlenme zemini olarak değerlendiren mimarlık işçilerinin buluşmasında da Türkiye’yi temsilen bulunan ekip, dünyanın farklı yerlerinden mimarlık pratiği ve çalışma rejimine dair tabloyu değerlendiriyor. Uluslararası mimarlık işçileri ve emek örgütleri ile gerçekleştirdikleri toplantıdan öne çıkan farklı strateji ve yöntemleri, mimarlık eğitimi, sendikalaşma, iklim krizi ve uluslararası örgütlenme başlıkları altındaki tartışmaları ve bu etkileşimin gelecek adımlar için sunabileceği katkıları tartışmaya açıyor.
Arif Hikmet Koyunoğlu döneminin aykırı bir mimar karakteri; mimarlığın yanı sıra fotoğrafçılık, savaş muhabirliği, aşçılık, sporculuk, meyhanecilik, tayfalık, galericilik, tesisatçılık, antrenörlük, vaizlik gibi çok farklı işleri ömrüne sığdıran biri. Köklü bir aileye mensup, babasının on yaşındayken kendisine hediye ettiği fotoğraf makinesi ile fotoğrafa merak salıyor. Sanayi-i Nefise Mektebi'ndeki öğrencilik yıllarının ardından işgal İstanbul'unda iş bulamadığından Yeraltı Fotoğrafhanesi'ni açıyor ve fotoğrafçılıkla geçimini kazanıyor. Fransız işgal kuvvetleri ile sorun yaşıyor ve sahte kimlik çıkararak Ankara'ya gidiyor. Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas Cephesi'nde savaşıyor, cepheye giderken yolda Anadolu'yu fotoğraflıyor. Cumhuriyet döneminin ilk anıtı olarak Dumlupınar Anıtı projesi kendisine Atatürk tarafından veriliyor. Maarif Vekaleti Binası, Çocuk Esirgeme Kurumu, Türk Ocağı gibi yeni rejimin anıtsal yapılarını inşa ediyor. 1980 yılında Devlet Sanatçısı ünvanı alan ilk mimar oluyor. Bu ilginç mimarın Suna ve İnan Kıraç Vakfı'na bağışlanan arşivinden cam negatifler, asetatlar ve baskı fotoğraflarla kurgulanan bir sergi İstanbul Araştırmaları Enstitüsü'nde ziyarete açıldı; proje ekibinden Gülru Tanman ve Mustafa Ergül ile Arif Hikmet Koyunoğlu üzerine konuşuyoruz.
Cenk Dereli ile her ayın son haftasında gündemdeki konuları değerlendirirken bu ay Avrupa'daki aşırı turizm karşıtı kitlesel protestoları ve Antalya Arkeoloji Müzesi'nin yıkım kararını konuşuyoruz.
Dünyanın en zengin üçüncü kişisi Jeff Bezos ve Lauren Sanchez'in Haziran ayında Venedik'te gerçekleşen ve 40-48 milyon Euro harcandığı tahmin edilen düğün töreni kentte çok sayıda protesto gösterisine neden oldu. Düğün misafirlerinin kaldığı adaların kamuya kapatılması, alınan olağanüstü tedbirler ve Venedik'in kırılgan ekosisteminin aşırı turizmde daha da kırılgan hale gelmesi tepkilerin nedeniydi. Bu yaz Barcelona, Mallorca, Lizbon'da da aşırı turizme karşı binlerce kişinin katıldığı eylemler gerçekleşti, kimi kentlerin idareleri daha sürdürülebilir turizm modelleri için kimi kararlar aldı.
Bir başka konumuz ise 53 yıldır hizmet verdikten sonra depreme dayanıklı olmadığı gerekçesiyle hakkında yıkım kararı verilen, tescil başvurusu reddedilen Antalya Arkeoloji Müzesi. Tekeli-Sisa-Hepgüler tasarımı olan ve Türkiye'de yarışma ile yapılan ilk müze binası olan bu yapı, 1988 yılında Avrupa Konseyi Özel Ödülü'nü almıştı. Yapının mimarlarından Doğan Tekeli, yıkım kararını gazete haberinden öğrendiğini belirtirken yeni bir proje için 2,5 milyar liralık bütçe ayrılan müzenin mevcut yapısının 100 milyon TL ile güçlendirilebileceğine dikkat çekiyor.
Ertuğ Uçar ile Can Yayınları'ndan çıkan İstanbulin kitabını konuşuyoruz. Kendisinin İstanbul'da sık sık yaptığı yürüyüşler ve şehrin farklı anlarını çizdiği eskizlerden yola çıkarak yazdığı öykülerin ve çizimlerin bir araya geldiği kitap, İstanbul'u merdivenleri, yokuşları, kemerleri, sabah işe gidenleri, otobüs bekleyenleri, tamir atölyeleri, çaycıları, pasajları, köpekleri, kedileri ve pek çok başka sakiniyle anlatıyor.
Türkiye-Macaristan diplomatik ilişkilerinin yüzüncü yılı dolayısıyla geçtiğimiz yıl Macar-Türk kültür yılı ilan edildi ve pek çok etkinlik ve çalışma düzenlendi. Bunlardan biri de Macar mimarların Türkiye'deki gerçeklemiş ve gerçekleşmemiş çeşitli projelerini bir araya getiren ve İstanbul'daki Macar Kültür Merkezi'nden sonra iki ülkede çeşitli şehirleri dolaşan sergiydi. Serginin ardından, bu yıl "Macarların Tasarımları Türkiye'de: 19. ve 20. Yüzyılda Macar-Türk Mimarlık İlişkileri" kitabı Türkçe (YEM Yayın) ve Macarca olarak yayımlandı. Kitapta on dokuzuncu yüzyıldan bugüne, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Cumhuriyet'e, Macar mimarların bu coğrafyadaki projeleri tarihsel bağlamları ile tartışılıyor, mimari çizimler, fotoğraflar, belgeler inceleniyor. Bunların arasında József Vágó'nun TBMM binası projesi (1937), Alfréd Bardon ve Károly Dávid'in Karaköy’deki Uluslararası Liman Ziyaretçi Salonu yarışma projesi (1938), Bruno Taut'un öğrencisi olan Ferenc Hillinger'in Boğaziçi’nde konut projesi (1956), LAKÓTERV bürosunun Fenerbahçe'deki modern otel projesi (1957), Şandor ve Sevinç Hadi'nin 1960'dan günümüze çeşitli çalışmaları yer alıyor. Kitabın editörlerinden ve Lizst Enstitüsü-Macar Kültür Merkezi'nden Gergö Kovács bu programda konuğumuz.
Mimarlıkta Rahatsız Edici Sorular ekibi Temmuz ayında “Stüdyo Kültürü” teması kapsamında mimarlık eğitiminde Ankara’daki iki farklı ekol olarak öne çıkan ODTÜ ve Gazi Üniversitesi mimarlık bölümlerini ve stüdyo içeriklerini karşılaştırmalı olarak ele alıyor. “İnşa etmeyi bir anlığına bıraksak ne olur?” sorusuyla ateşlenen tartışmada tasarım ve yapı bilgisi arasındaki açı, eleştirel teori ile piyasa mimarlığının uzlaşmaz yapısı ve mimarlığın ne olduğuna dair mimarların zihnindeki farklı tanımların nasıl şekillendiği konu ediliyor. Nihal Evirgen’in moderatörlüğünde Eren Demirel ve Çiğdem Çalık stüdyonun içinde bulunduğumuz tüm olumsuz koşullara rağmen dayanışmacı ve katılımcı pratikleri üretebilecek bir potansiyel taşıdığını ve bu bilincin yükseltilmesi ile meslek pratiğinin de dönüşebileceğine dair ipuçlarını ortaya koyuyor.
Hrant Dink Vakfı'nın hazırladığı KarDes Çokkültürlü Hafıza Turları Rehberi, kentleri yürüyerek keşfederken eşlik etmek üzere tasarlanmış, ücretsiz bir mobil uygulama. İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır'da 40'ın üzerinde farklı rotada kentlerin çokkültürlü ve çokkatmanlı hafızalarına dair anlatımlar farklı anlatıcılardan dinlenebiliyor, çeşitli fotoğraf ve belgeler görülebiliyor. Bu programda KarDes uygulamasına yeni dahil olan turlardan ağırlıklı olarak İstanbul'un Su Mirası rotası üzerinde dursak da diğer yeni rotalardan Bağlarbaşı, İzmir ve Diyarbakır'a da yer veriyoruz. Tarihi yarımadadaki su mirası turunda 16 durak bulunuyor; bu üç saatlik rotaya kemerler, su terazileri, maksemler gibi su yapıları, toplumsal olaylar, pratikler gibi çeşitli içeriklerin anlatımları eşlik ediyor. Hrant Dink Vakfı proje ekibinden Damla Barın, İpek Mayıs Oğuz ve su mirası turunun proje partneri Hollanda Araştırma Enstitüsü'nden Aysel Arslan'dan dinliyoruz.
Her ayın son programında Cenk Dereli ile yaptığımız gündem değerlendirmesinde bu kez ağırlıklı konumuz Ortadoğu'daki savaş. Tehdit altındaki kültürel mirası, kentte değişen gündelik hayatı konuşuyor, soğuk savaş dönemindeki ve bilimkurgudaki temsilleri hatırlıyoruz.
Diğer konularımız arasında turizm amaçlı faaliyete açılmak üzere restore edileceği duyurulan Büyükada Rum Yetimhanesi, Ağa Han mimarlık ödüllerinin kısa listesinin açıklanması, yeni sonuçlanan Kadıköy Belediyesi mimari proje yarışması var.