
Bu bölümde katlanmanın ağırlığını, izlerini ve dönüştürücü gücünü konuşuyoruz.
Görmezden gelinen pencerelerden, ellerinde mendil satan hikâyelere;
küflenmeye bırakılmış hatıralardan, doğru yerden katlanınca uçağa, şiire, mektuba dönüşen kâğıtlara…
Katlanmak bazen bir çile değil, hayata karşı sessiz bir direnişin, kendi kendini yeniden şekillendirmenin sanatıdır.
Her kırışıklık, bir yol haritası; her iz, hafızanın sessiz bir yeminidir.
Bugün kelimeleri katlayıp cebimize koyuyoruz.
Ve biliyoruz ki, bu cebimizde biriken kelimeler,
her bölümde katlanarak daha da çoğalacak.
Katlanarak dinlemeniz dileğiyle...