
Kanuni Sultan Süleyman, yalnızca imparatorluğu değil, kalbini de fetheden bir kadına rastladı: Hürrem Sultan. Aslen Ukraynalı bir cariyeydi; saraya köle olarak girmişti. Ama zekâsı, nüktedanlığı ve gözlerindeki ateş, Süleyman’ın dikkatini çekti. Onu sadece sevmedi, aynı zamanda kendisine eş seçti. Osmanlı geleneğini yıkarak tek eşliliği benimsedi ve Hürrem’i nikâhına aldı.
Sarayda bu aşk herkesi şaşırttı. Çünkü padişahlar genellikle cariyelerle birlikte olur, ama resmî nikâh kıymazdı. Hürrem ise bu gücüyle hem dost kazandı hem de düşman. Onların aşkı, şiirlere, mektuplara konu oldu. Süleyman, ona yazdığı dizelerde "Gözlerimin nuru, sultanım" diyerek duygularını saklamadı.
Ama bu masalsı sevdanın gölgesinde büyük acılar da vardı. Taht kavgaları başladı. Süleyman’ın oğulları birbirine düştü, şehzadeler arasında kan aktı. En sevilen oğlu Mustafa’nın idamı, Süleyman’ın kalbinde silinmez bir yara açtı. Hürrem’in aşkı, ona hem en huzurlu anları hem de en ağır bedelleri getirdi.
Sonunda, Osmanlı’nın en kudretli padişahı ile sarayın en güçlü kadını arasındaki bu aşk, tarihte hem büyüklüğü hem de trajedisiyle anılır oldu. Bir imparatorluk tahtında, kalpleri sarsan bir sevda yaşandı.
instagram erenktw