Bu hafta; Schopenhauer'ın Kirpi İkilemi üzerinden ikili ilişkilerimizi konuşuyoruz. Bazı sırlar ortaya dökülüyor yine:)
Yaşam, hep birliktelik umutları vermeyecek. Umduracak sana, sonra onları alacak. Yalnızlık kuyusuna atıp boğacak. O kuyudan da nasıl çıkabilirsin ya da orada yaşamayı nasıl öğrenebilirsin? Allah bilir...
Ki yaşamakta olman bile bir önyargıdır belki...
Bir sabah uyanıyorsunuz ve dünyadasınız. Varlığınızın tanımından bile haberiniz yok.
İnsan nedir? Ben neyim? Burası neresi?...
Ve bir dünya düzeni kurmanız gerekiyor. Sizce nasıl bir serüven olurdu?
Korku, beynin tehlike karşısında verdiği en eski tepkilerden biri. Ve hayatta kalmamız için de gerekli.
Ama şöyle bir fark var: Korkunun doğduğu yerde gerçekten bir tehlike mi var, yoksa sadece zihnimiz mi alarm veriyor?
Evet, fark etmeye başladığında acı, sahtelik, boşluk, yüzeysellik, dış dünyanın duyarsızlığı ya da kendi içindeki karanlık her şey seni biraz daha yakar.
Bilmek hafiflik değil, bazen bir ağırlıktır.
Ama işte bu korkudan dolayı yaşamayı reddetmek, sırf acımasın diye gözünü kapatmak...
Gerçekten bu bir yaşam mı? Yoksa bir tür bilinçli uyku mu?
Bu bölümde görünmez olma isteğimizin altında yatan duyguları konuşuyoruz. Görünmenin neden bu kadar zorlayıcı olduğunu, çocukluk deneyimlerinin üzerimizdeki izini, gölge benlik kavramının bize ne anlatmaya çalıştığını keşfetmeye çalışıyoruz.
Bugün biraz istemekten, beklemekten, vazgeçmekten bahsedeceğim.
Belki de hepimizin hayatında en az bir kere kendine sorduğu o sorudan: İstemek yeter mi?
Teyzeler, amcalar ve yengelerin elinde taşıdığı takvime ve bizi düşürdükleri yanılgılara sallıyorum biraz.
İnstagram: @zatenbilmiyordum
Tiktok: @zaten.bilmiyordum
Her şey herhangi bir şey olabilirdi ve yine aynı şekilde anlamlı olurdu.
Şimdi sormamız gereken soru şu; objektif ya da realist olmak bize doğuştan yüklenen bir özellik değilse -ki değil- hayatın bize getirdiği şeylere göre önyargılarımızı ya da duygusal tepkilerimizi nasıl kenara bırakıp ona göre şekillendirebiliriz?
Ama kimsenin konuşmadığı bir şey var; insan tarihindeki her dönüştürücü an, birinin sürüye sırtını dönmeye cesaret etmesiyle doğdu.
Umarım kendimizi bulduğumuz, hayattaki gereksiz çabalardan kurtulduğumuz ve gerçek özbenliğimizi ortaya koyduğumuz bir yolculuk gerçekleştiririz birlikte.