Bu defa tezahür ettirme sürecinden önce gelen istemek eylemine odaklanıyoruz. İsteklerimizin kaynağında ne var? İçsel ve dışsal motivasyonları öz belirleme teorisi ve Budist psikoloji ekseninde incelediğimiz bu bölümde, yaşamınıza bir de bu perspektiften bakmanız kendinizle daha dürüst bir yerden bağlantı kurmanızı sağlayabilir.
Maneviyatın bilimi üzerine başladığımız yeni serinin ilk bölümünde tezahür ettirmek, diğer adıyla manifeste etmek mümkün mü? sorusunun peşine düşüyoruz. İstek ve arzularımızı hayata geçirmenin yolu olarak son yıllarda epey gündemde olan bu kavramı nörobilimsel açıdan ele aldığım bu bölümde bilgelik geleneklerindeki karşılığına da değiniyorum.
Bu meditasyona acil yardım kiti diyorum. Zorlayıcı bir deneyimin içerisinden geçerken ya da her gün kendinle bağlantı kurmak için uygulayabilirsin. Duygu farkındalığını geliştirmeye muazzam bir katkısı var. 4 aşamalı bu pratiğin ismi de aşamaların İngilizce adlarından geliyor.
R: Recognize (farket)
I : Investigate ( incele)
A : Acknowledge ( kabul et)
N : Nurture ( besle)
Begüm Erenler Soylu ile travma, beden, hastalıklar ve utanç ekseninde keyifli bir sohbet yaptık. Ayrıca bu bölümde Begüm'ün Ya Yoksa! Podcast dinleyicilerine güzel bir armağanı da oldu.
Baykuş Okulu : https://www.youtube.com/watch?v=_TcTDha6wHo
Hayatımız Çorba ve Konuşmada Şibumi kitaplarının yazarı, eğitmen Nihal Şirin Yücelgen ile şefkat ve dharma üzerinden dolu dolu bir sohbet gerçekleştirdik. Şefkat ve merhamet arasındaki farkı hem etimolojik açıdan hem de yaygın kullanımının yarattığı kavram karmaşası açısından ele aldık. Şefkatin bilimine ve maneviyatına yönelik aradığınız her şey bu bölümde :)
Fulya Nanba "Ya bildiğimiz anlamda zaman yoksa?" diye sordu ve cevaba dair keşiflerimizi sinir sistemi, travma ve kadim öğretiler ekseninde yaptık. Sohbetimizin sonunda Zaman = Güven formülü çıktı, nedenini merak ediyorsan seni de sohbetimize bekleriz :)
Berna Köker Poljak, ölüm ve yas konuları üzerine farkındalığımızı bileyen, bu konuda çalışmalar yapan bir ölüm eşlikçisi. Kendisiyle bu bölümde Ölüm Yaşamın Mührü adlı yeni kitabı üzerinden sohbet ettik. Sıkı bir bölüm oldu. Yas cahilliği, ölümün medikalleşmesi, Ebedi Umut Masalı ve yasın vahşiliği gezindiğimiz kıyılar oldu.
"tek başına da güçlüsün" "ilişkiler ayak bağı" gibi zamanın yaygın söylemi giderek yalnızlığı yüceltirken ve buradan bir tek başınalık miti yaratırken Berna ile bunun ne kadar mümkün olduğunu sinir sistemimiz üzerinden konuştuk. Zorluklar karşısında bir yabancının dahi elimizi tutması o zorluğa dair algımızı değiştirirken bu yalnızlık miti nasıl ortaya çıktı?
Yeni ilişkilenme şekli "Situationship" ise bonus olarak bu keyifli sohbete dahil oldu :)
Mutluluk kavramına dair ortak bir fikir birliğine varmak zor olsa da hepimiz ona ulaşmaya çalışıyoruz. Bu bölümde mutluluk kavramına hem doğu hem de batı felsefesi ekseninde bakmayı denedim. Aristotales'ten Lama Alan Wallace'a uzanan kısa ama yoğun bir inceleme oldu, keyifli dinlemeler.
Didem ile özgüven, kendini bulma, kendini gerçekleştirme temaları üzerinden " Ya sandığımız gibi sabit, kalıcı, değişmeyen bir öz, bir benlik yoksa.." dedik. İnsanın kendilik algısını derinden sarsan deneyimlerden biri; başka diyarları gezmek, başka kültürlere ve insanlara tanıklık etmek. İşten çıkarıldıktan sonra yollara düşen seyyah Didem Mollaoğlu ile bu kendilik algısına ve modern bireyin kanayan yaralarına dair samimi ve keyifli bir sohbet oldu.
Kendimize dair, nasıl olduğumuza, kim olduğumuza dair yapmaya gönüllü olduğumuz değişimlerle daha iyi bir varolma haline geçeceğimizi yaş aldıkça farketmişizdir.En çok da ilişkilerdeki zorlanmalarımız sanırım bizi değişmeye yönlendirmiştir. Kısacası öyle ya da böyle bir şekilde hepimiz değişim isteriz, değişmek isteriz. Ve yine hepimiz bilir ki çoğu zaman bunu gerçekleştirmek o kadar da kolay değildir. İstesek de değişemeyiz. Peki ama neden?
Değişime dair, şifalanmaya, iyileşmeye dair süreçlerden bahsedeceğim bu bölümde referans olarak da psikolog Rick Hanson'a başvuruyorum. Kendisinin Buda’nın Beyni adında Türkçe’ye de çevrilmiş harika bir kitabı da var.
Lama Alan Wallace'tan öğrendiğim bu meditasyon, metta pratiğine farklı bir yaklaşım içeriyor. Kalbimizdeki şefkatin bulunduğumuz odadan tüm dünyayı kapsayacak şekilde yayılmasına vesile olan güçlü bir pratik.
Dipa Ma : Işığın Annesi kitabının çevirmeni Ayşıl Tokcan ile Dipa Ma'nın hayatını, öğretilerini ve bizlere nasıl ilham olabileceğini konuştuğumuz keyifli bir sohbet oldu. Dipa Ma, manastıra kapanmak yerine ev işlerinin ortasında, çocuğunu büyüten bir anne olarak farkındalık ve meditasyon çalışan ve kendisini ziyareten gelen batılı gençlere de hem annelik hem de öğretmenlik yapan bir dharma öğretmeni.
İçinden geçtiği tüm zorluklara rağmen kısa sürede derin içgörü seviyelerine ulaşmış eşsiz bir bilge kadın öğretmen, ev kadını, anne ve şefkatli bir kalp olarak hala bizlere ilham olmaya devam ediyor.
Budist psikoloji, insanların temelde iyi olduğu fikrine dayanır, ve dünyayı da iyi bir yer olarak deneyimlemenin mümkün oluşundan bahseder. Basic Goodness (temel iyilik) olarak geçen bu kavrama bakıyoruz.
Girişte Chögyam Trungpa'dan Türkçe'ye çevirdiğim bir pasajı okuyorum. Chogyam Trungpa kendinle arkadaş olmak ne demek çok sade bir dille anlatıyor. İkinci bölüm de ise kendinle arkadaş olmanın adımlarına bakıyoruz.
Kalbindeki arzu ne? Dünyaya sunmak istediğin armağanını biliyor musun? Kendinle bağlantıya geçeceğin bu meditasyonla armağanlarını keşfe çıkıyoruz.
