Kent sosyoloğu Yasemin Bahçekapılı, “yürümek deyince aklıma keşfetmek geliyor” diyor. Yürümeye kitap okuyarak başlayan Yasemin, tek başına seyahat etmeye 19 yaşında başlamış. 11 yıldır şehirlerden köylere, dağlardan vadilere kadar farklı yerlerde gezmiş ve yaşamış. Bu 11 yılın 14 ayını; 18 ülke, 67 şehir/köy olarak rakamlandırsa da; yaşadığı şehrin içinde de seyahat edenlerden.
Yasemin ile yürüme ve seyahat ilişkisini de konuştuk, gece ve doğa yürüyüşleri ile tek ve grup yürüyüşlerini de, kadınların sokakta var olmalarının yollarını ve de bu konuda yaratılan kamu politikalarını da. Flanözlüğü konuşmayı es geçmedik! Kadınlardan niye flanöz olamazmış, nasıl olunuru da konuştuk.
Asla yalnız yürümeyeceksin! diyerek, kadınlar olarak devam eden şiddet döngüsüne karşı çıkmak için birlikte nasıl güvenli alanlar yatabileceğimizi de konuştuk. İçinde kendimizi var edebileceğimiz gruplarla olmanın önemi kadar “yaratıcı yalnızlık” da sohbetimizdeydi. İlk deneyimin devam etmek için öneminden, kendi deneyimlerimizi yaratmaktan konuştuk uzun uzun.
“Dış dünyayla ilişkilenmenin en derin eylemlerinden biri” olarak değerlendirdiği yürümeye devam edecek Yasemin. Sokağı, geceyi, doğayı kendisi ve de kadınlar için talepetmeye de devam edecek. Tek başına olmayacak. Ben de, siz de, hep birlikte! Yürüyeceğiz!
Kadınların sokağa veya doğaya çıkıp yürümeleri, bilinçli veya bilinç dışı bir şekilde “Ben buradayım” deme hali. Yasemin, “Ben buradayım”ı haykırmak istediğimizde birlikte yürüyeceğimiz kadın toplulukları her zaman olacak; öte yandan bu cümledeki “Ben”i keşfetmek ve daha iyi anlamak için ise tek başına yürüyüşler ve seyahatler en güzel anları yaratacak diyor.
Yayında bahsettiklerimizden:
Gece, İstanbul veKadınlar - Yasemin Bahçekapılı - Burcu Tüm https://ipa.istanbul/uploads/2025/02/07/202dosyayasemin-burcupdf-07022025_091920-3824.pdf
Özgürlük Yolunda Birlikte Yürüdüğüm Kadınlar
https://www.tasarimrehberleri.com/kolektifhareket/ozgurluk-yolunda-birlikte-yurudugum-kadinlar/
Mekan ve İnsan:Karanlıkta ve kentte kadınlar- Yasemin Bahçekapılı ve Burcu Tüm ile söyleşi
https://www.youtube.com/watch?v=l3ZUdbex2l0
Mekan ve İnsan -232: İstanbullu Kadınların Gece Algısı ve Deneyimleri
https://www.youtube.com/watch?v=cTpbYmYzFB4
Flanöz: Şehirde Yürüyen Kadınlar, Lauren Elkin - PalomaYayınevi (2018) Çeviren: Doğacan Dilcun Doğan ///// Flâneuse: Women Walk the City, Lauren Elkin - Farrar, Straus and Giroux (2017)
Sanatçının yolu, Julia Cameron – Butik yayınevi (2009) ///// The artist”s way, Julia Cameron - TarcherPerigee (1992)
“Yürümek, hareket etmek bana durmaktan daha fazla yol açıyor yaşamakla ilgili” diyor Nefes.
Anlatılacak hikayelerin anlatılmasına vesile olan, hayal dünyalarını buluşturan biri olarak tanımlıyor işini, film yapımcısı Nefes Polat. Yürürken yaratıcılığının arttığını bir çok defa deneyimlemiş: bir film senaryosunu kurarken de, üniversite öğrencilerine bitirme projelerinde rehber olurken de, kızının kendi bedenini keşfetmesine vesile olurken de… Bir fikri geliştirmek için hem fiziksel odalardan hem de zihnindeki odalardan çıkmak gerektiğini ve açıkhavada yürümenin bunun için uygun olduğunu tüm hayatı boyunca görmüş. Kızının da bedeni ile kurduğu ilişkinin doğru olabilmesi için onun bolca açıkhavada olmasını ve herşeyi avucuyla, ayaklarının altı ile, ağzıyla deneyimlesini istiyor.
Çocukken bulduğu, Kuzguncuk’un sırtlarında yürümeye ve dertlerini toparlayıp Boğaz’ın sularına, suya bırakma yöntemi hayatının farklı dönemlerinde ziyaret etmiş onu.
Camino’da yükseklik korkusu yüzünden dünyanın ucuna gidemediğinde, o yürüyüşte bu korkusu üzerine yürümeye karar verip, bir sonraki yürüyüşünü Gürcistan, Ushguli’de 2100-2300 metrelerde yapıyor. Buz gibi sulara bırakıyor bu sefer de yükseklik korkusunu.
“Benim bedenimin deneyimine sahip birinin bana konuşmasına çok açım” diyor ve beden üzerinden aktarılan korkuları, artık başkalarına aktarmamız için bedenlerimiz hakkında fikir sahibi olabilmemiz gerektiğini savunuyor. Kadınları korkutmak, onların hareketliliğine engel olmak için uydurulmuş mitlerle, yürümemizi etkileyen/engelleyen çevresel, sosyal ve kültürel etkileri de konuştuk.
Tabii ki 8 Mart feminist gece yürüyüşlerine de selam gönderdik. “Hareket etmenin birşeyleri değiştirme amacı taşıdığını, o değişiminde ancak sen adım atarsan olduğunubiliyorum ve bence o yüzden de yürüyorum.”
Tek, grupla, partnerli, ikili ve toplu yürüyüşleri de konuştuk. Bunların hangi hallerde nasıl farklı işlevler görebildiklerini de.
“Kendimizden başka birşeye bakma cesareti göstermemizi sağlıyor yürümek” diyen Nefes'in bu bölümde bahsettiği film ve kitap linkleri aşağıda:
Mariam Khatchvani’nin yaptığı Dede filmi: https://www.imdb.com/title/tt5638952/
Türkçe: Ina May’in Doğuma Hazırlık Rehberi, 2014, Sinek Sekiz Yayınevi, Çeviri: Özge Altınkaya Erkök, Zeynep Gülerİngilizce: Ina May's Guide to Childbirth, 2012, New York: Bantam Books
Roni Kolukısayan Fransa'da fizik okuyor. Yeni bir şehir, yeni bir hayat, o zaman yeni bir ulaşım biçimi de diyerek, ulaşımını da bisikletle sağlamaya başlıyor Grenoble'da. Bu sene yaz tatilinde eve dönmek için de bu ulaşım biçimini bırakmıyor ve Grenoble-İstanbul bisiklet yolcluluğu başlıyor.
Fransa, İtalya, Slovenya, Hırvatistan, Karadağ, Arnavutluk, Yunanistan ve Türkiye'den geçen 4500 kmlik bu yolculuğun Yunanistan bölümünde Roni ile Atina'da buluştuk. Rotasını, tatilini nasıl seyahate dönüştürdüğünü, yavaş seyahati, yoldaki tanıklıklarını, malzemelerinden yediklerine kadar bir çok konuyu konuştuk. Doğanın ve bisikletle yolculuğun insanın özüne dönmesiyle ilgisini de, gerçek ihtiyaçlarımızı da, yerel yönetimlerin doğayla-çevreyle ilişkimizi nasıl belirlediği de sohbetimizin içindeydi.
Kurtuluşlu olan Roni, Grenoble'dan başladığı yolulcuğu Topkapı'da bitirecek çünkü bu kişisel yolculuğu, sosyal bir faydaya da dönüştürmek istemiş. Sadece onu tanıyanlar değil, Levon Vartuhyan Okulu öğrencileri de onu heyecanla bekliyor. Eğitime destek olmak isterseniz, projeyle ilgili gerekli bilgileri aşağıda bulabilirsiniz.
Yolculuk bize gerçek ihtiyaçlarımızı gösteiryor diyor Roni. Denemeden bilemeyeceği ve belki şehirde yıllar içinde öğrenebileceği bir çok şeyi tatmış bu yolculukta. "Bunu kimseye kelimelerle anlatamam. Güvenli desem 10-15 defa desem bile, bu değişmeyecek insanlarda. O yüzden denemek gerek" diyor. Başkalarının fikrini sahiplenmiyor, yolculukta kendi fikirlerini, deneyimlerini oluşturuyor. Başkalarının sözleriyle-korkularıyla değil, kendi deneyimini yaratarak yolunu buluyor hayatta.
Roni'nin instagram hesabında yolculuğunu izleyebilir ve bağış bilgilerini bulabilirsiniz:
https://www.instagram.com/le.gastrovelo/
https://linktr.ee/le.gastrovelo
Nasıl gidilir'in eski bölümlerinde farklı dillerde "nasıl gidilir" denildiğini soruyordum konuklarıma. Bu bölümde Ermenice.
nasıl gidilir: Ինչպե՞ս հասնել։
bisikletle nasıl gidilir: Ինչպե՞ս հասնել հեճելանիւով։
Bölüm içinde okunuşlarını bulabilirsiniz :)
Sevgili Hüseyin Irmak'ın şu iki kitabının linkini de bu vesileyle şuraya koymak isterim:
Tatavla'dan Kurtuluş'a https://www.arasyayincilik.com/urun/tatavladan-kurtulusa/
Gidelim Tatavla'ya - görkemini yitirmeyen semt Kurtuluş
https://istospoli.com/product/gidelim-tatavlaya-gorkemini-yitirmeyen-semt-kurtulus/
Bu bölümde Camino de Santiago'yu ve bu sene rotada yapmaya başladığımız yürüyüşleri konuştuk.
Manevi ihtiyaçlarla yürünen yollardan biri İspanya'daki Santiago de Compostela şehrinde biten camino rotaları. Sadece dini ve manevi ihtiyaçlarla değil; rutinden uzaklaşmak, kendinle başbaşa kalabilmek, doğa içinde yürümek gibi birçok nedenle yürümek isteyen herkese açık olan bir yol. Yüzyıllardır kendi kendine var olsa da, İspanya hükümeti, yolu geliştirmek için çalışıyor: koruyor, bakıyor. Bu da bu yolu güvenli hale getiren faktörlerden bir tanesi.
Mayıs 2025te Türkiye'den 22 kadın birlikte yürüdük bu yolda. Yılda yarım milyon kişinin (ve bazen de köpeklerin ve atların) yürüdüğü bu rotada yürüyenlerin %54ü kadın. Kadınları outdoor faaliyetlerine teşvik etmek için seçtiğimiz bu rotayla ilgili bilgi de bulacaksınız bu bölümde, kutsal yollarda yürümenin trekkingden farkını da.
Bu bireysel çağda, toplu yürüyüşler ne ifade ediyor? Modern dünyada insan kalabalıkları yorarken, camino'daki yürüyüşçü sayısı yormaktan ziyade ne kadar uyum içinde bazı şeylerin yapılabileceğini gösteriyor. Bu nasıl oluyor? Bedenimizi; zihnimizi ve bireyliğimizi geliştirmek için nasıl kullanabiliriz?
Önce sizi bu podcasti dinlemeye, sonra da toplumsal rollerimizin, mesleklerimizin, mahalle baskılarının olmadığı bu yollarda yürüyerek nehir olup akmaya davet ediyoruz sizi.
https://www.instagram.com/camino_dostlari/
Camino de Santiago - kadınlar için ruhsal ve bedensel güçlenme yolculukları
https://aposto.com/s/avrupada-sembollerle-bezeli-ruhani-bir-rota-camino-de-santiago
Ayaklarımız sadece bedenimizi değil; aklımızı, fikrimizi, düşüncelerimizi, isteklerimizi, kısıtlarımızı, ruhumuzu, benliğimizi de götürür başka yerlere, ayaklandırır içimizde kalanları, yola düşmek isteyenleri.
İrem Çağıl ile yürümek üzerine sohbet edelim diyerek başladığımız konuşmadan bazı sorular:
Yürümek bir kadının hayatında neler değiştirir?
Hareket etme hakkımız neye denk gelir?
Devrimci bir hareket midir bu basit ve doğal eylem?
Kelebek etkisi mi yaratır o ilk adım?
Sokaklar geri alınabilir mi?
Utanç yer değiştirir mi?
Annelikle yürümenin ne ilgisi var?
Yürümenin, sözcüklerin cinsiyeti var mı?
Solo ve grup yürüyüşleri?
Güvenli ortamda yürümek neleri görmemize vesile olur?
Feminist outdoor ne demek?
Yeni başlayanlar için ilk adımlar?
Birey olmanın hakikati hangi adımlarla başlar?
Sevgi nedir?
Yürüyerek yaşama taraf olunabilir mi?
Büyürken hareket etmediğimiz/edemediğimiz için kaybettiğimiz yetilerimiz?
Bu soruları siz de kendinize sorduysanız, sormak isterseniz, sohbetimize eşlik edin ve cevaplarımızı birlikte bulalım, hatta birlikte yürürken konuşalım bunları.
Ha bir de hayal etmenin, ettirmenin bunlarla ne ilgisi var?
Bir de kahrolsun patriyarka!
"Doğurmak, beslemek, dünyaya getirmek ama sahiplenmemek, eylemek ama karşılık beklememek, yol göstermek ama hükmetmemek: Budur akıl sır ermez güç."
Lao Tzu
Ursula K. Le Guin
Lao Tzu: Tao Te Ching - Yol’a ve Yol’un Gücüne Dair
Özgün adı: Lao Tzu: Tao Te Ching - A Book about the Way and the Power of the Way
Çeviri: Bülent Somay, Ezgi Keskinsoy
#feministoutdoors
https://www.instagram.com/camino_dostlari/
Yürümek sadece yürümek mi? Yürümenin faydaları sadece fiziksel, rahatlatıcı mı yoksa yürürken başka kazanımlarımız da olabilir mi? Gökhan Kutluer ile kendi hayatından örneklerle yürüyerek kazandığı, geliştirdiği becerilerini, hayatı algılamasında, gözlem yeteneğinin oluşumunda yürümenin etkisini konuştuk.
Farklı ölçeklerdeki şehirlerde yaşayıp, bu şehirlerde yürüyen, bisiklet ve Vespa ile ulaşımını sağlayan Gökhan ile sohbetimizde durumsal farkındalıktan, kapitalizme, gelir adaletsizliğine, hayatta edilgen tarafta olmayı seçenlerden; ulaşım amaçlı, yolculukta, iş için, tek başına, sevgiliyle, arkadaşla, baka baka, dura dura, sohbet ede ede yürümeden bahsettik.
İster şehrinde yürüsün, ister La Via degli Dei (Tanrıların Yolu)'de, tüm bu yürüyüşlerin hayatını nasıl rengarenk hale getirdiği de var bu muhabbette, tavana bakıp "boş boş" düşüneceği zaman yaratması da.
Gökhan için yürüyüş sadece A noktasından B noktasına gitme değil. Etrafa bakınıp, kokuları almak, başka bir sokağa girmenin verdiği heyecan kadar bulunduğu noktanın da tadını çıkarmasını bilmek. Çocukken meraktan başka mahallelerdeki parklara yürüyen Gökhan, "büyüyünce" yürümeye devam edenlerden. Hızını kesenlerden. Bize, dünyaya iyi gelecek şeyleri fark edebilenlerden. Yürünmemiş yoldan yürümeye hevesli olanlardan.
Buone luce! :)
https://gokhankutluer.com/
Bahsi geçen ağaç ve diğer fotoğrafları için: https://kutluerphotography.com/
Merhaba, ben Seçil Öznur Yakan
Nasıl gidilir podcaste hoş geldiniz!
Bu podcast serisine “Ulaşım şeklimiz kimliğimizi belirlerse: şehirlerimiz nasıl olur?” sorusuyla başlamıştım.
"yürüyerek" özel serisiyle devam ediyorum.
Yürümenin, erişimin, güvenliğin, hareket etme hakkının kimin için ne anlama geldiğini ve binbir çeşit yürüme hallerini konuşacağız önümüzdeki bölümlerde!
Tekrar hoş geldiniz! :)
Anıl Şakrak, arabadan inip bisiklete binenlerden. Üniversite çağına kadar yürüme asıl ulaşım biçimi olmuş. Arabayla çok az temaslı bir çocukluk sırasında faytondan kaykaya, troleybüse, vapura kadar pek çok aracı deneyimledikten sonra kariyeri otomotiv sektöründe devam etmiş.
Şimdi Türkiye'de beyaz eşyacıdan alınan bisikleti başka bir noktaya, hak ettiği yere taşımak için çalışıyor. Çeşitli akrobatik hareketlerle furş takımı kırdığı günlerden kaliteli furş takımlı bisikletler üretiyor artık. Artık bisiklet ürettiği için değil, bir mühendis gözüyle sorunu gördüğü ve de tek yönde 2,5 saatlik servis yolcuklarını (her ne kadar sarma ziyafetli olsa da) yaşadığı için diyor ki: "Yol yapıldıkça trafik daha da kötüleşti. Yol yaptıkça bütünü sağlamadığı için tıkanmayı sadece başka bir noktaya atıyorsun ve o da zaten sistemi daha fazla tıkıyor."
Türkiye'de işe, restorana, toplantıya, pazara bisikletle giden genel müdürler arasında o da var artık. Evet sayımız fazla değil, her gün trafikte araba çarpması sonucu hayatını kaybeden bisikletlilerin ve yayaların haberlerini almaya devam ediyoruz ama her kademede bisiklete binenlerin, kısa mesafelerde özel araba kullanmak yerine farklı yöntemler arayanların, yaşanabilir şehirler için düşünmeye başlayanların sayısı da artmaya devam ediyor.
Sohbetimizde kullandığı cümleyi şuraya not edeyim. "Yavaşlığın nasıl hatırlattığını ve hızın nasıl unutturduğuna bizzat şahit oldum. Milan Kundera’nın Yavaşlık kitabından bir aforizmadır, Aydan Çelik sayesinde öğrendim. Ama bisiklet sayesinde deneyimledim." Yazının devamını ve dahasını okumak için: http://anilsakrak.com/arabadan-inip-bisiklete-binmek/
Haberler: http://anilsakrak.com/ • https://accellbisiklet.com.tr/
Çiğdem Akan, eskiden Samsun'un her yerine yürüyerek giderdim, buna 45 dakika yürüme mesafesindeki okulu da dahil diyerek başladığımız sohbette, yine yürünebiliyor ama araç trafiğinden dolayı eski gibi rahat, güvenli ve sağlıklı değil diyor. Bu yürünebilir şehirden İstanbul'da üniversiteye gidince hayatına otobüsler ve sürekli bir yere yetişmeye çalışan insanlar girmiş. Yine de 1 saate kadar yürümeye devam etmiş yaşadığı tüm şehirlerde; eğer yol sağlıklı ve emniyetli ise.
ABD'de birbirinden farklı şehirlerde yaşadığı birbirinden farklı ulaşım hallerini konuştuğumuz bir bölüm oldu. Bisiklet trenlerinden, toplu taşımada engellilere, toplu taşımanın engellendiği semtlerden gece kapıların kilitlenmediği mahallelere, ambulansa yol veren araçlara kadar farklı eyaletlerdeki halleri ve uygulamaları bize anlattı.
[ İngilizce : How does one get to ... ? ]
Haberler: bisiklet taksi kanguru İzmir https://www.instagram.com/kanguruizmir • Les Mercedes Barcelona https://www.instagram.com/lesmercedesbcn/
İrem Çağıl, çocukluğunu ve ilk gençliğini geçirdiği Ankara için, o zamanlar tüm şehri tek başıma yürüyebiliyordum diyor. Artık şehir merkezi insanların kullanımından uzaklaştı, şehir araba ile gidip gelmeye göre kurgulandı, yürünececek yerler kalmadı diye devam eden sohbetimizde pek çok şeyi (şehir, köy, yavaşlamak, süreç, canlılar, mimari, beslenme, yürümek, bisikletle yolculuk, çocuk, rant, ihtiyaçlar, güvenlik, çeşmeler, hareket ettiren mekanlar, yalnızlık...) konuştuk.
Dünyada bizi yaşatan şey ne, benim katkım ne olabilir buna sorusunu sorarken memnun olmadığımız şeyle ilgili öz eleştiri yapmadan hareket edince nasıl sonuçlara yol açacağımız konusunu ulaşım açısından da hayattaki diğer ilişkilerimiz açısından da beraber düşünmeye çalıştığımız kuş sesleri eşliğinde bir muhabbet oldu.
[ İtalyanca: Come si va? ]
Haberler: Yunan adalarında ulaşılabilir turizm ve erişilebilirlik • https://www.extramilers.eu/en/ • Agoni Grammi Gonimi - Άγονη Γραμμή Γόνιμη • https://www.sineksekiz.com/
Aafje Westeneng, o imrenerek izlediğimiz Hollanda videolarında bisikletle okula giden çocuklardan. Anaokuluna giderken annesi onu bisikletin arkasına, kardeşini de öne koyarak götürüyormuş okula. Daha sonra 8-10 arkadaş sohbet ederek okula giderdik diyor, yarım saat gidiş, yarım saat dönüş, tabii ki yine bisikletle.
Hollanda'dan Türkiye'ye ve Türkiye'deki uzun otobüs yolculuklarını, otobüslerdeki muhabbetleri de konuştuk, 90lı yıllarda İstanbul'da sahil yolunda karşıdan karşıya geç(eme)meyi, İstanbul'un minibüs rotalarını da, kaldırımlarını da. Pek tabii ki o güzel Boğaz vapurlarını da...
Hayatının neredeyse yarısını Türkiye'de geçiren Aafje, Hollanda'da geçen kendi çocukluğundaki ve İstanbul'da büyüyen çocuklarıyla yaşadığı ulaşım hikayelerini anlattı. Şimdi Flemenkçe dersleri veriyor ve bu dersleri yürüyerek yapıyor. :)
[ Flemenkçe: Hoe kom je daar? ]
Haberler: Parkinson • Cycling for Freezing Gait in Parkinson's Disease https://www.youtube.com/watch?v=aaY3gz5tJSk • Hotels on rails / Raylar üzerinde oteller
Aafje: "Bu fotoğrafta 'Fietstransferium Doornroosje'nın girişimde duruyorum. Bu Nijmegen'deki bisiklet park yerlerinden bir tanesi, ücretsiz, ve 24/7 açık. 4.000 bisiklet için yer var orada. Gördüğün gibi o anda 'sadece' 1.753 tane yer kalmış. Üstünde 'Doornroosje' adındaki konser salonu var, ve yanında da Nijmegen'ın tren istasyonlarından en büyük olanı var."
Uyarı: Levent Kömür, bu bölümde İstanbul vapurlarının verdiği özgürlük duygusunu öyle bir anlatıyor ki, vapura olan özlemimiz depreşiyor! İmkanı olanları hemen bunu tatmaları için "karşı"ya geçmeye davet ediyoruz.
Çocukken okuduğu Jules Verne kitapları, Alice Harikalar Düyarında, Gulliver'in Gezileri, Don Kişot, Robinson Crusoe gibi yolculuk temalı kitapların da etkisiyle farklı ülkelerdeki iş imkanlarını sadece kariyeri için değil gezme ve öğrenme merakını gidermek için de kullanmış biri. Bu sayede farklı coğrafyalardaki ulaşım biçimlerini de hem kullanmış hem de gözlemlemiş. Kitap demişken kendisinin lime lime ettiği Murat Belge'nin İstanbul Gezi Rehberi'ne de selam gönderelim.
Acıbadem'de ilkokula yürüyerek giderek başladığı ulaşım yolculuğunda kullandığı diğer araçlar: troleybüs, tramvay, otobüs, metrobüs, metro, banliyö trenleri, şehirler ve ülkeler arası trenler, dolmuş, minibüs, vapur, motor, otostop, taksi, araba, uçak olsa da yürümekten vazgeçemiyor, hatta pandemi sürecinde toplantılarını da yürüyerek yapmaya başlamış.
Tren restoranlarında demlenilen zamanlardan, Afrodisyas'a, Baalbek'e, "gece gündüz gittiğimiz iki kapılı han"a kadar dünyaları sığdırmaya çalıştığımız bir bölüm oldu.
[ Mısır Arapçası: أروح مصر إزاي ]
Haberler: Brüksel'de ayaklarınızı keşfedin kampanyası • Mısır'da toplu taşımada kadın • Dünya Bisiklet Günü
Emrah Gürsel, Adana'da arabanın çok kullanıldığı bir hayata doğmuş olsa da, oğlunu arabasız bir hayatta büyütüyor Berlin'de. Arabasız hayat alternatifi olup da yapmayanları anlayamıyorum sözüne o kadar katılıyorum ki. Hayatımızda ne değerli konusuna da girdiğimiz, İstanbul ve Berlin özelinde şehrin bize sunduğu imkanlar ve de zorluklarla beraber yaptığımız seçimleri de konuştuk. Kargo bisikletinden denge bisikletine, İstiklal Caddesi'nden Timbuktu'ya kadar Emek Sineması ile film festivalli ve trafik çileli şehir hayatına baktığımız anılarla dolu bir bölüm oldu.
[ Valensiyen: Com s'hi va? ]
Haberler: Paris'te kiralık kargo bisikletleri • IKEA Almanya ve İspanya'da kargo bisikleti hizmeti