Yeni bölümleri kaçırmamak için bildirimlerinizi açmayı ve takip etmeyi unutmayın.
Instagram:Budaboyleolsunpodcast
Youtube: @BuDaBöyleOlsunPodcast
Youtube Linki: https://www.youtube.com/@BuDaBöyleOlsunPodcast
Hayatımın en zor kaybı olan annemin vefatının ardından yaşadıklarımı, hissettiklerimi ve bu süreçteki bocalamalarımı anlattığım, oldukça kişisel ve duygusal bir iç döküş oldu.
Eğer siz de bir kayıp yaşadıysanız, bu konular sizi derinden etkileyebilir. Lütfen kendinizi hazır hissetmiyorsanız dinlemeyin.
Yok, ben dinleyeceğim diyorsanız da ağlamalarıma ve arada burnumu çekişlerime kusura bakmayın. Bi de yaklaşık 3 haftadır hasta olduğum için sesim zaten kötü geliyordu ama ne diyorum hep?
Bu bölüm de böyle olsun…
Bu bölüm de böyle oldu.
Yeni bölümleri kaçırmamak için bildirimlerinizi açmayı ve takip etmeyi unutmayın.
Instagram:Budaboyleolsunpodcast
Youtube: @BuDaBöyleOlsunPodcast
Youtube Linki: https://www.youtube.com/@BuDaBöyleOlsunPodcast
“Sınırlar iyidir.” Her şeyi yapamayacağımızı bilmek, bizi bazı şeyleri yapabileceğimize yönlendirir. İstanbul'dan taşındıktan sonra sınırlı bir alanda olduğumu bilmek, bana daha önceden hiç denemediğim yeni şeyleri yapma cesareti verdi.Yaşadığım şeyden çıkardığım bir ders var. Olasılıkların çokluğu, derinleşmeyi engelliyor. Çünkü seçim yapmanın bir bedeli var: Diğer ihtimallerden vazgeçmek. Bu nedenle, sınırların her zaman kötü olmadığını ve bizi daraltmadığını, tam aksine derinleştirdiğini unutmamak gerekir.Yeni bölümleri kaçırmamak için bildirimlerinizi açmayı ve takip etmeyi unutmayın. Instagram:Budaboyleolsunpodcast Youtube: @BuDaBoyleOlsunPodcast Spotify: Bu Da Böyle OlsunApple Podcasts: Bu Da Böyle Olsun
9. bölümden herkese selamlar,
Şaşkınlıklar içerisinde ilk video-podcast kaydımı yap-tım! Vatana millete hayırlı olsun. Artık beni Youtube kanalımda da dinleyebilirsiniz.
Bu bölümde gurbetçiliğin “getir-götür” ekonomisini ele alıyorum. Türkiye’ye her gidişimde yaptığım alışveriş ritüellerini, Eminönü turlarını, 3 harfli market seferlerini ve tabii ki filtre kahve krizlerimi anlatıyorum.
Bölümü dinleyenlere ve özellikle de izleyenlere selam olsun. İzlemezseniz de sorun değil… Ama Ezine peyniri yemeye de utanmadan devam ediyorsanız… Neyse, demiyorum işte.
Hazırsanız, basıverin Play'e.
Yeni bölümleri kaçırmamak için bildirimlerinizi açmayı ve takip etmeyi unutmayın.
Instagram:Budaboyleolsunpodcast
Youtube: @BuDaBöyleOlsunPodcast
Youtube Linki: https://www.youtube.com/@BuDaBöyleOlsunPodcast
Selamm,
“İnsanı mutlu eden şey eşyalar değil, bizde bıraktıkları hatıralar ve güzel deneyimler.”
Bu bölümde hatıra biriktirmenin ne kadar kıymetli olduğundan bahsetmek isterken; kendimle konuşurken laf lafı açıyor, ve o hatırayı oluşturan sesin volümü biraz yükselince oraya yöneliyorum.
Çoğunlukla yapacağım şeylerin sonuçlarını düşünerek, kendime en başında engel oluyorum.
Ve şu soru benim aydınlanmamı sağladı:
“Endişe ettiğim şeyi yaparsam ne olur?”
Gerçekten en kötü ne olabilir? Bu sorunun cevabını ciddiyetle düşünmek hayata farklı bir bakış kazanmamıza sebep olabilir.
Herkese keyifli dinlemeler.
Yeni bölümleri kaçırmamak için bildirimlerinizi açmayı ve takip etmeyi unutmayın.
Instagram:Budaboyleolsunpodcast
Düzeltme notu:Bölümde bir yerde 10 yıl önce Beşiktaş’tan 10 Euro’ya çanta aldığımı söylüyorum. 10 Euro değil tabi ki arkadaşlar, 10 TL.
Dil sürçmesi, sorry. :)
Bu bir itiraz kaydı.
Bu bölüm hem kişisel, bir o kadar da politik. Çünkü bazı şeyler sadece bize ait değil.
Çünkü artık susmak istemiyorum.
Sessizlik hakkımı kullanmıyorum.
Selamm,
Hayatın her anında verimli olmak zorunda olduğumuzu düşündüğümüz zamanlar oluyor. Ancak bazen durmanın, bir adım geri atmanın ve sadece var olmanın, en büyük ihtiyacımız olduğunu gözden kaçırıyoruz.
Bu bölümde, tembellik üzerine düşündüğümde fark ettiğim şeyleri paylaşmak istiyorum. Kendime verdiğim o kısa araların aslında ne kadar değerli olduğunu, tembelliğin bazen bir tür içsel yeniden doğuş olduğunu fark ettim. Bu süreçte kendime dair öğrendiklerimi ve tembelliğin aslında ne olduğunu anlatıyorum.
Keyifli dinlemeler!
Beşinci bölüme hoşgeldiniz.
Hepimizin zihninde zaman zaman sert, eleştirel ve yargılayıcı bir ses belirir. Bizi hata yapmaktan korkutan, yetersiz hissettiren ve hep daha fazlasını yapmamız gerektiğini söyleyen bir ses… “Bu yeterince iyi değil.”, “Daha çok çalışmalısın.”, “Ya başarısız olursan?” gibi cümleleri sıkça duyuyorsan, işte bu eleştirel içsel sesin ta kendisi.
Bu bölümde, eleştirel ebeveyn sesinin ne olduğunu, neden bu kadar baskın olabildiğini ve en önemlisi, bu sesi nasıl fark edip dönüştürebileceğimizi konuşacağız. Eğer iç sesin seni sürekli eleştiriyor ve durmadan daha fazlasını yapman gerektiğini söylüyorsa, belki de artık bu sesi sorgulamanın zamanı gelmiştir.
Hazırsan, başlayalım! 🎙️✨
Erteleyenler kulübünden herkese merhabalar!
Bu bölümde, erteleme ve mükemmeliyetçilik arasındaki karmaşık ilişkiyi ele alıyorum.
Eğer siz de "Yeterince iyi değil" diyerek işlerinizi erteliyorsanız, bu bölüm tam size göre!
İyi dinlemeler.
Bu Da Böyle Olsun'un 3. bölümünden herkese merhaba.
Bu bölümde, hayatın tekrarlayan döngüleriyle ilerlerken, erken yaşta olgunlaşmama rağmen, aynı zamanda yetişkinlik hissinin doğal akışta beraberinde gelmemesi, kendi kararlarımı verme sürecim ve yetişkin olma kavramını sorgulamam üzerine konuşuyorum.
*Not: Bölüm içinde, okuduğum üniversite ve ÖSS tercihinde bulunduğum birkaç okulun adını söyledim. #Reklam sayılmıyordur herhalde, değil mi??
**Not 2: Arada kedim Bonibon’un miyavlamalarıyla konuk olarak katıldığını duyacaksınız. “Yeter artık, benimle ilgilen humaann!!” dediğine eminim, ama ispat edemem :))
İyi dinlemeler.
İkinci bölümden merhaba.
Bu bölümde yoğun iş temposu, uzun çalışma saatleri ve monotonluk arasında sıkışmış bir beyaz yakalı olarak, hem zihinsel yorgunluk hem de gelecek kaygısı nedeniyle hayatımı sorgulama süreci üzerine konuşuyorum.
İyi dinlemeler.
İlk bölüme hoşgeldiniz. Bu bölümde beyaz yakalı olma sürecimi, yaşadığım zorlukları ve bu yolculuktan edindiğim dersleri paylaşacağım. İyi dinlemeler!
Selam,
Uzun süredir paylaşmaya cesaret edemediğim podcastim sonunda yayında! Sıfırıncı bölümle ufaktan bir giriş yapıyorum. Hepiniz hoşgeldiniz.