Boşluk istiyorum ve bağ kurmak istiyorum.
Ama boşluktur biraz da Bir kuşu biçimleyen, Bence böyle, seni bilemem.
Sanatın beni nasıl iyileştirdiğini anlatıyorum. Ceyhun Güneş'in gitar resitalinden, Kamelyalı Kadın balesinden bahsediyorum. Nihan Kaya'nın Yazma Cesareti kitabından alıntılarla sanat enerjisi üzerine konuşuyorum. Bölüm sonunda Nazım Hikmet'ten bir şiir okuyor ve Ceyhun Güneş'in Zambra Mora parçası ile sizleri uğurluyorum.
Seven sevdiğine bir sanat eseri göndersin.
Sanatla,
Eda
Zambra Mora: https://www.youtube.com/watch?v=CCGgbRt1n5g
Ceyhun Güneş instagram: ceyhungunesguitar
Oyun oynamaktan, Sırma Su Bilkent'ten, Türk dizilerinden, sevdiklerimize kek yapmaktan bahsediyorum. Bana iyi gelen şeyleri anlatıyorum.
Kolaylıklarımla,
Eda
Kış uykusuna yattım. Bir süre kendimle savaşmaya paydos! Haydi kendimize doğrulttuğumuz silahları yavaşça yere bırakalım. Hafifçe.
Eda
Neden artık aşık olamıyoruz? Bu virüs nasıl hepimize bulaştı ve toplumu ele geçirdi? Neden ilişkiler eskisi gibi değil? Bir ilişkimiz olması için önce yalnız olmayı mı öğrenmeliyiz? Sanmam. "Sen hissetmiyorsan ben hiç hissetmiyorum." oyunundan ben çıkıyorum. Ağlayan herkes lütfen çıksın. Biri ağlıyorsa artık o oyun değildir. Ben kış uykusuna geçiyorum.
Hepinize bol aşklar.
Ezgi Hoşçan'ın bahsettiğim bölümü: https://open.spotify.com/episode/6qfoHHrcn0Ht5JKhxl0aTQ?si=cM6HUhxnQxyXWdsFwBCJug
İyi değilim.
Donakaldım.
Beni ısıtan herkese çok teşekkür ederim.
Donakalan herkese 1 celsius dahi olsa ısı vermek dileğimle,
Eda
Yapamadığım birçok şey var:
Sakin kalamıyorum.
Dans edemiyorum.
İdare edemiyorum.
Yapamıyorum.
"Ama siz böyle atarsanız ben tutamam. "
Şakalarımla,
Eda
Deniz Dülgeroğlu - https://open.spotify.com/episode/0tWyModbo4kuuR41NJNQrt?si=LRbq7PLQS8S4sCg0FWLAMA
Evim neresi? Erzurum mu, Trabzon mu, Ankara mı? Sizin eviniz neresi?
Umarım evinizde dinliyorsunuzdur.
Evliliklerimle,
Eda
Mauritius tatilinin sağlığıma iyi gelmesinin nedenlerini anlamaya çalışıyorum.
Tatil sonrası aklıma düşen soruları Doç. Dr. Pamir Çerçi, Uzm. Dr. Zeynep Kulcu Kızılkaya, Uzm. Dr. Sabiha Tezcan Aydemir, Dr. Özgecan Keleş'e soruyorum.
Sağlıkla kalın,
Eda
Mauritius’a aniden tek başıma gittim. Adada neler yaptığımı, görülmesi gereken yerleri uzun uzun anlattım. Airbnb ev sahibim Florian’dan övgüyle bahsettim. Zebralarla safariyi, yunuslarla dansı, balıklarla sohbetimi paylaştım. “My African Dream” adını verdiğim bu deneyimi sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Hayatlarımızdan macera hiç eksik olmasın.
Deliliklerimle,
Eda
Mauritius'ta yediğim pankek üzerinden terapiyi nasıl bıraktığımı anlattım. Ne alaka diye sormamayı öğrendimiz artık. Me too hareketinden bahsettim. Eat, Pray, Love ve Under the Tuscan Sun filmlerinden bahsettim. Fleabag üzerinden konuştum. Kendi hikayemi anlattım.
Kafedeki kadının bana "I will see you later" diye ısrar etmesine en sonda değinmeyi unuttum. Eğer öyle bakarsak hayatta her şeyin bir anlamı vardır, eğer öyle bakmazsak hayatta her şey anlamsızdır. Ben öyle bakanlardanım.
Sırtınıza bir yastık koyarak dinleyin.
Mauritius'tan şefkatlerimle,
Eda
Ani bir kararla Mauritius'a gelişimi anlatıyorum...
Macerayla kalın...
Kendimden ve hayatımdan seri şikayet ediyorum.
Bence dinlemeyin.
Kaygılarımla,
Eda
Kahve falı baktırdım ve ses kaydı aldım.
Ses kaydını beraber dinliyor ve yorumluyoruz!
Falcı Sezer beyin instagram hesabı: https://www.instagram.com/ossemankar?igsh=MWpmemY2dWdjMXBkbA==
Herkese selam! Bir şey dicem podcast’e hoşgeldiniz!
Ben Eda.
Yıllar önce sıcak bir temmuz akşamı, bilinmeyen bir amaç uğruna bu evrende var oldum. Küçük bir şehirde, büyük hayallerle büyüdüm. İlkokul ve ortaokul hayatımı sınıfın uslu ve başarılı öğrencisi olarak tamamlayıp liselere geçiş sınavında Galatasaray Lisesini kazandım. Okul yaşadığımız yere bin kilometre uzaklıkta olduğu ve ben 30 kilo olduğum için babam gitmemi istemedi. Yıllar sonra 375 gr bir kedi sahiplendiğimde babama hak verdim. Lise hayatım bir benzeri olmayan, yeni yapılandırılmış, bütün öğrencilerin Türk olduğu uluslar arası bir okulda geçti. Burada doğunun ve batının ahlaksızlığını sentezleyip kendime özgü bir ahlaksızlık edindim. Küçük bir şehrin küçük bir tıp fakültesinden mezun olup, tıp hekimi oldum. Mecburiyetten iki yıla yakın aktif savaşılmayan bir askeri birliğin pek uğranılmayan bir revirinde doktorluk yaptım. O yıllarda yoga yapmaya başlayınca doğu ve batı tıbbını sentezleyip, kendime ait bir iyileşememe yöntemi edindim. Yaşadığım şehri, arkadaşlarımı, alışkanlıklarımı ve hatta mesleğimi bırakıp kendime yeni bir hayat kurdum. Şimdi gelişmekte olan bir ülkenin en iyi üniversitelerinden birinde sinir bilim alanında doktora yapıyorum. Bilimle, yalancıktan bilimle, sanatla ve dikkatimi çeken her şeyle ilgileniyorum. Hiçbir tanımla kendimi sıkıştırmak istemediğim için, kendimi tanımlaması için kendime bile izin vermiyorum.
Bu podcast’te yaşadıklarımı anlatıyor, kimi zaman derin bir sessizlikte kayboluyor, kimi zaman hem kendimi hem sizi güldürüyorum. Düşüncelerimi sorguluyor, geçmişin tozlu raflarından sahneler indiriyor, geleceğe küçük notlar bırakıyorum. Uzun yolculuklarda yan koltukta oturuyor, yürüyüşlerinize adım uyduruyor, uykusuz gecelerinize arkadaş oluyorum.
Eğer dinlemek isterseniz, ben bir şey dicem!
1. Hissediyorum. 2. Ne hissediyorum? 3. Niye hissediyorum? soruları üzerine düşünüyorum. Hayal kırıklıklarımdan bahsediyorum. Niye hissettiğimi bulmak için yıllardır yazdığım hikayeleri anlatıyorum. Beliz Güçbilmez'in yazarlık kurslarından öğrendiğim birkaç şeyi sizlere aktarıyorum. Nihan Kaya'nın Yazma Cesareti adlı kitabından uzun bir kesit okuyarak sizlere veda ediyorum.
Sevgilerimle,
Eda
30. yaşımı anlatıyorum.
İyi ki doğdum!
Sevgilerimle,
Eda
En çok artık hayatımda olmayanlara sevgilerimle,
Eda
Uzun uzun neden tıp okumayı seçtiğimi ve neden sonra doktorluğu bıraktığımı anlattım.
İçimdeki bağıran kuzuları sakinleştirmek için neler yaptığımı anlatıyorum. Meditasyon ve oryantasyon tekniklerine değiniyorum. Geçen sene katıldığım sessizlik inzivasından ve benim üzerimde oluşturduğu etkilerden bahsediyorum. Kuzuların Sessizliği filminden bir alıntı yaparak kapatıyorum.
Sevgilerimle,
Eda
Kuzuların Sessizliği (The Silence of the Lambs) filminin ismi, filmdeki baş karakter Clarice Starling’in çocukluğuna dair bir travmatik anıya dayanır.
Filmde (ve Thomas Harris'in aynı adlı romanında), Clarice küçükken bir çiftlikte yaşamış ve bir gece koyunların (kuzuların) kesilmek üzere götürüldüğünü duymuştur. Bu olay onu derinden sarsar çünkü kuzuların çığlıklarını ve korkularını hisseder ama hiçbir şey yapamaz. Bir tanesini kurtarmaya çalışsa da başarılı olamaz. Bu olay, onun içinde derin bir suçluluk duygusu bırakır ve adalet arayışına yön verir.
Clarice, Dr. Hannibal Lecter ile yaptığı görüşmelerde bu anısından bahseder. Dr. Lecter ona, bu olayın hayatındaki motivasyonlardan biri olduğunu ve “kuzuların çığlıklarını dindirmek” için kurbanları kurtarma çabasında olduğunu söyler. Yani "kuzuların sessizliği", onun içsel huzura ulaşma arzusunun bir metaforudur: Adalet sağlandığında, içindeki çığlıklar da susacaktır.