
Bazı şeyler mantığıma yatmadığı sürece, gerçeklikle ilgili olan bağını kuramıyorum. Ruhaniyet (umarım böyle bir kelime vardır) "pek" bana göre bir şey değil. Amber'le konuştuktan sonra aslında kişiliğimizi ilgilendiren her şeyde çok seçici olmamız gerektiğini düşündüm.
Ben kendi adıma yaptığım seçimlerde genelde özensiz davranıyorum ve sonrasında pişmanlıklar da yaşıyorum. Bir başkasına hediye alırken mesela çok zorlanıyorum çünkü birisine hediye almak büyük bir mesele benim için. Konumuz her ne kadar hediyeler olmasa da, Amberin kariyeri üzerindeki deneyimleri ve bir psikoloğun (umarim böyle yaziliyordur) çalışma şeklini duyduktan sonra kendime çıkardığım pay bu.
Teknolojiyle birlikte değişen yaşamlarda, terapiler değişmiş midir? Ve bel altı çizgisi nerededir? Psikologları her kriz anında aramamız doğru mudur? Sorular sorular...
Beş yıl önce Amber'in doğum hikayesi beni hayalperestliğimden, gerçeklere getirmişti ve ben bunu gerçekleri çok sevmiştim. Hayatta her şey başımıza gelebilecekken, bir çok şeyi çok uzak görüyoruz - yaşarken bunu farkında bile değiliz - hoş, insan başına gelen şeylere de bir şekilde hiç fark etmeden uyum sağlayabiliyor - tıpkı bu evde kalma süreci gibi. Bu yüzden bölümün sonuna doğru bahsettiğimiz Duru'yu dinleyin, bana hem sohbet ederken hemde bölümü dinlerken, çok iyi gelmisti.
Bu kaydı Mayıs başında yapmışsız, üstünden tekrar bir ay geçmiş neredeyse.
Haziran kapıda.