
İnanılmaz bir hızla gelişen ve değişen bilgi çağında, sayısız parçacığın birbiriyle etkileşim halinde bulunduğu bir karmaşık sistem içerisinde, zaman zaman hayatın genel resmini görebilmede zorlanabiliyor ve kendimizi bir karmaşa ve kaos içerisinde bulabiliyoruz.
Newton’un doğrusallığı öne çıkaran Klasik fizik kuramından doğrusal olmayan kuantum fizik kuramına geçiş ve bunun bir parçası olan belirsizlik ilkesi içinde, karmaşa ve koas içindeki yaşam döngümüz, yönetim ve diğer bilim alanlarında yeni bir dönemin önünü açmaktadır..
Günümüzde Newtoncu yaklaşımdan Kuantum Bilgeliğine geçiş sürecini yaşıyoruz. Hiçbir sistemde mutlak istikrar yoktur.. Değişim doğrusal olmayan süreçtir ve tüm sistemlerde var olan bir olgudur.
Kaos kuramı yöneticilere yeni bir yönetim paradigması sunmaktadır. Bu paradigma;
‘’Çok şey bilinmesine rağmen, BİLİNMEYEN bir şeylerin hala var olduğudur’’
İşletmelerin dinamik olan çevresini sürekli olarak takip etmeleri, olaylara farklı açılardan bakmaları, sürekli olarak veri toplamaları ve bu veriyi hızlıca paylaşmaları değişim dönemlerinin ön koşulu haline gelmektedir.
Çevresel faktörlerin etkisine karşı, insan kaynaklarına destek olacak teknolojik alt yapının varlığı ve karar destek sistemlerinin mevcudiyeti çalışan örgütleri daha dinamik bir yapıya taşıyacaktır.
Örgütler kaotik ortamlarda, sürekli öğrenme sayesinde sürekli ve ani değişikliklere adapte olacaklardır.
Örgüt yapılarının basit ve sade bir organizasyon yapısına dönüşmesi, organizasyondaki insan kaynaklarının çok boyutlu düşünebilmesi ve insan kaynaklarının değişime hazır olması kaotik ortamda ayakta kalmayı kolaylaştıracaktır.
Bu bağlamda; dinamik bir ortamda yaşayan diğer örgütler gibi SPOR örgütlerinin mekanik bir anlayışla yönetilmesi yerine, takım yapısı içinde, esnek, sürekli yeniden örgütlenebilen ve öğrenen örgüt konumuna gelmelerinin ve bireyleri güçlendirerek onların yaratıcılığından yararlanılmasının uygun olacağını düşünüyorum.