
Hiç düşündünüz mü; sesiniz aslında sizin farkında bile olmadığınız bir kimlik kartınız olabilir mi? Bu bölümde, konuşurken sesimizin tonuyla, kelimelerimizin titreşimiyle, cümlelerimizin yarım kalmışlığıyla nasıl sessizce kimliğimizi dünyaya ilan ettiğimizi konuşuyoruz. Sesimiz, yalnızca biyolojik bir titreşim değil; aynı zamanda çocukluk travmalarımızın, büyüdüğümüz sokakların, içinde susturulduğumuz sofraların ve içinde sıkışıp kaldığımız toplumsal sınıfın da taşıyıcısıdır. Peki ya sessiz kalmayı tercih edenler? Kısık sesle konuşanlar? Kelimelerini sürekli yutanlar? Onların suskunluklarının ardında hangi hikâyeler saklıdır?