
Bazen bir alkış, bir zincirin ilk halkasıdır. Onaylanmak, sevilmek, görülmek… Ne kadar insanca değil mi? Ama ya bu ihtiyaç bir noktadan sonra içsel pusulamızı susturuyorsa? Bu bölümde, alkışla kurulan kimlikleri, beğeniyle büyüyen bağımlılıkları ve görünmeyen ama çok güçlü bir esaret biçimini konuşuyoruz. Kendi sesimizi bastırıp başkasının beğenisine göre yaşamaya başladığımızda, özgürlük dediğimiz şey sadece bir illüzyona dönüşüyor. Sosyal medyadan çocuklukta duyduğumuz “aferin”lere, modern bireyin içsel yalnızlığına kadar uzanan bu yolculukta, asıl soruyu soruyoruz: Kim alkışlıyorsa, biz gerçekten orada mı olmalıyız?
İpin Ucu Podcast’te, zincirlerin en sessizini birlikte keşfediyoruz.