
Nasıl Yazılır: 100. Bölüm ve Bir Veda Açıkçası, hikâyeyi daha iyi anlayabilmek için merak ettiğim soruları sormak amacıyla *Nasıl Yazılır* adlı podcast’i yapmaya başladım. Amacım öğrenmekti. Bu süreçte, podcast’in ne kadar karşılık bulduğuna ya da detaylarda kaybolmaya pek kafa yormadım. Bazen “Yap ve öğren!” demek yeterlidir. Ne maddi bir beklentim vardı ne de şaşalı alkışlar bekledim. Tam 2,5 yıl önce 100 bölüm çekeceğimi söylemiştim. İlk bölümleri Üsküdar’daki eski Fatih Mahkemesi salonunda kaydettim. Sonra, uzak şehirlerdeki arkadaşlarımı da davet edebilmek için Zoom’a geçtim. Ardından şehir şehir gezdim; bu, ülkeler ve kıtalara dönüştü. Epey farklı yerde kayıtlar aldım. Ama kayıt almak yetmiyor; hazırlık süreci, iki taraf için uygun zamanın bulunması, Adobe Audition ve Cubase ile ses düzenleme, Adobe Illustrator ile tasarım yapma, Movavi ile videoya dönüştürme ve Podcaster ile yükleme gibi birçok aşamayı öğrenmek ve uygulamak gerekti. Her bölüm için bu prosedürleri tekrarladım ve hepsini sırf *Nasıl Yazılır*’ı yapmak için öğrendim. 2024 yılı boyunca (bu bölüm hariç) her hafta, ne olursa olsun, cuma günleri bir bölüm yayımladım. Bu, kendimi takdir ettiğim bir husus oldu. Çünkü, hiçbir zorunluluğum ya da yaptırımı olmamasına rağmen, bunu bir alışkanlık haline getirdim. Zamanla, yemek yemek gibi sıradan ama bir o kadar değerli bir rutine dönüştü. Bu süreç bana çok şey öğretti. Ve şimdi, 100. bölümle bu yolculuğu sonlandırıyorum. Belki gelecekte *100+* adıyla birkaç bölüm daha eklerim. Ama şu an için veda etme zamanı. Çünkü, bir şeyleri bitirip başka şeylere yer açmak gerekiyor. Tadında bırakmak, her zaman en iyisi. Bu süreçte çok özel konuklarım oldu. O konuklardan bir kısmı dostlarıma dönüştü. 100. bölümü, yazı serüvenim ve hikâye düşüncelerim üzerine bir anlatıya ayırdım. Arkadaşlarımın ısrarıyla, bunun iyi bir kapanış olacağına karar verdim. Yanımda olan, destekleyen ve dinleyen herkese sonsuz teşekkür eder