Reenkarnasyona inanır mısınız? Farklı şekillerde yeniden hayat bulmaya? Ya da ikinci bir şansa? Peki bunu nesneler, kullanıp attığımız eşyalar, evde kullanılmayan ve bir köşede öylece duran eşyalar için hiç düşündünüz mü?  Biri bunu düşündü. Gardırobunu açtığında renk tonuna göre özenle dizdiği ve uzun süre giyinmediği onlarca kot ona bir şeyler fısıldıyordu. Bir gün hepsini alıp parçalara ayırdı; düğmeler, cepler, paçalar, fermuarlar hepsi karşısında durup, yeni bir şeye dönüşmek için harekete geçmesini bekliyorlardı sanki. Yıllarca biriktirdiği tüm gözlemlerini, ilhamını, yaratıcılığını bir sanat eserine dönüştürdü. Bu tutkusu gittikçe önünü alamadığı bir boyuta ulaştı, içindeki heyecan onu hiç durmadan üretmeye, dönüştürmeye itiyordu. Sayesinde yaşamaya bir şekilde devam eden kotlarla hem sürdürebilirliğe katkıda bulunup hem de sanatı belli bir yalınlığa indirgeyerek ulaşılabilir malzemelerle ve geniş kitlelere hitap ediyordu. Denimi herkesin anlayabileceği sade ve erişilebilir bir şekilde sunarak her ülkede, her ırkta, yaşta ve cinsiyette kullanılabilir özelliğini eserlerine ve kitlelere de entegre ediyordu. Bugünkü konuğumuz sürdürülebilir sanatın en önemli isimlerinden Deniz Sağdıç.