
Orman sözcüğünün zihnimizde uyardığı ilk kavram -ne yazıkki- yangındır. Bu eşleştirmeyi kuş sesleri, gökyüzü mavisinin yer yer görülebildiği bir çatı vb iyi hissettiren şeylerle değiştirebilsek ne kadar güzel olurdu. Bu bölümde konuğum orman yangınları ekolojisi alanında çalışmaları olan genç bir araştırmacı Uzm. Biyolog Tuğkan Özdöl. Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümündeki Yüksek Lisans Tez çalışmaları sırasında, florasını belirlemek üzere üstünde bulunduğu alan büyük bir yangın geçirince yangın sonrasında doğanın kendini yenileme gücünü izleme olanağı buldu. Doğal yangınların aslında doğanın içinde gizli kalmış, ekolojik rekabetten dolayı kendini ifade etme şansı bulamamış kimi canlılara nasıl da var olma hakkı tanıdığının gözlemlerini yapmış. Bu söyleşi 2021 yılının mayıs ayında gerçekleştirildi. Lakin dünyanın kendi seyri içinde insan ömrünün çok da kayda değer olmadığına inanan bizler, biyologlar devamlılığı, sürekliliğin önemini de çok iyi biliriz. Paylaşılan gözlem ve bilgiler onlarca, yüzlerce yıl sonra mana bulacağına göre zamanın insanından geleceğin insanına doğru bir ses izi bırakmak en değerlisi olmalı. Nitekim Instagramdan canlı yayınlanmış bu söyleşiyi izleyen ve katkıda bulunmak için yayına katılan ÇÜ Em. Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atabay Düzenli hocamız da buna vurgu yaparak kendi gözlem ve deneyimleri ışığında bizlere ve gelecek nesle bir yol göstericilik yaptı. Bu keyifli söyleşiyi yangın eğer doğal akıştan vuku bulduysa iyidir aslında fikriyle dinlemenizi isteriz. Oysa insan eliyle ortaya konan pek çok şey gibi yangının da dünyadaki doğal yaşamın düşmanı olduğu aşikardır.