
Göç etmiş olalım ya da yerimizde kalmış, hayat bize mutlaka bir ötekilik duygusu yaşatıyor. Yabancı bir dili, kültürü, bakışı anlamaya çalışırken ya da sadece “farklı” hissettiğimizde... Bu bölümde sanatçı ve akademisyen Işıl Eğrikavuk’un hikâyesinden yola çıkarak “öteki” olmayı, göçün görünmeyen katmanlarını ve bu deneyimi nasıl bir dönüşüm alanına çevirebileceğimizi konuştuk.
Işıl Eğrikavuk, Almanya’da akademik kariyerine başladığında kendini işe yaramaz bir yabancı ot gibi hissetti. Ama sonra bu hissi sahiplenip, literal anlamda yabani otlardan oluşan bir bahçe kurdu: Öteki Bahçe. Bu bahçede insanlar, bitkiler, fikirler ve duygular bir araya geldi. Yoga yapıldı, sanat konuşuldu, sofralar kuruldu. Ve ötekilik, yalnızlık değil; bir birliktelik alanına dönüştü.
Bu bölüm, yalnızca göçü değil, ait olamamayı, yabancılığı ve o tuhaf “eksik olma” hissini tanıyan herkes için…
Çünkü belki de en çok “yabani” olanlar büyümeye en çok alan açanlardır. Yorum ve görüşlerinizi paylaşıp Kendine Tanı’yı Instagram üzerinden takip etmeyi unutmayın!